Baykal'ın çıkışı ve CHP
CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal'ın çıkışı tartışılıyor. Sevenleri kadar sevmeyenlerinin bulunması son derece normal. Önemli olan söylediklerinin doğru olup olmadığıdır. Kimileri "AKP'ye stepne oldu" yorumu ile yüklenmeye devam etse de yıllarca emek verdiği partisine sahip çıkma refleksi ile hareket ettiği kanaatindeyim.
Evirip çevirip Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasağının kalkmasında yardımcı olduğu gündeme getirilerek Baykal'ın affedilemez olduğunu savunanlar, yapılan kamuoyu araştırmalarında CHP'nin Baykal'ın genel başkan olduğu günlerde çok daha başarılı oluşunun ortaya konduğunu da unutmamalı. Ve artık kimsenin inkâr edemediği CHP'deki ciddi eksen kaymasının yaşandığını da...
***
Bir hatırlatma ile devam edelim. 18 Mart 1999 seçimlerinde CHP, baraj altında kalınca sorumluluğu üstlenip istifa eden Deniz Baykal, partisinin bir türlü toparlanamaması üzerine yeniden hareketlenmişti. Başkentte bir sohbet esnasında "Evet, CHP'yi üç 'ist'ten kurtarmak için geri döneceğim" demişti. Üç 'ist'i ise "komünist, ateist, feminist" olarak nitelendirdiğini yıllar önce bu sütundan yazmıştım. Döndü de... Sebep ve sonuçları bugün daha belirgin olan kaset operasyonu ile görevinden istifa edene kadar da partisine önemli ölçüde ivme kazandırdığını kimse inkâr edemez. Bu arada Baykal'ın istifa etmemesi gerektiğini bu sütunlardan defalarca yazdığımızı da belirtmek isterim. Bugünlerde çok tartışılan "Yeni CHP" projesi için en büyük engel olan Baykal'ın iğrenç bir tezgâh ile görevden uzaklaştırılışının sonuçları ortada. Kemal Kılıçdaroğlu'nun partiye hâkim olamadığı gibi hâkim unsurların dümen suyuna girişinin sanırım CHP'liler de farkında. Yüzde 25'lere sabitlenen CHP'nin iktidar olabilme gibi bir amacının olmadığı ortada. Sineklerin örümcek ağına düşüşü misali yeni anayasa çalışmaları adı altında ikinci kez tezgâha gelip, daha sonra da masadan kalkışları AKP'nin ekmeğine yağ sürmekten öteye gitmedi. Sarayın planı olan yeni anayasa çalışmaları ve başkanlıktaki ısrar, CHP'yi yine ters köşeye yatırdı. Tayyip Erdoğan meydanlarda "Cehape zihniyeti" diyerek halka şikayet etmeye başladı bile. Halen masadan kalkmayan MHP ve HDP ile bu işin yürümeyeceği ortada. Önümüzdeki günlerde büyük ihtimalle MHP de komisyondan çekilecek. "Açılım süreci" adı altında HDP, önemli tavizler koparma adına AKP ile bir süre ittifaka devam etse bile ipleri sürekli elinde tutan Erdoğan, başkanlık için HDP'yi devre dışı bırakır gibi yaparak seçime gidecektir.
***
Aylardır Atatürk posteri krizini çözemeyen CHP'nin, Baykal çıkışı ile beraber şiddetli tartışmalar sürdüğü müddetçe ana muhalefet görevini yerine getiremeyişi de ortada. Hal böyle iken başkanlık sisteminin 2 partili hayatına teşne olan CHP, bir nevi kendisine verilen rolü oynamayı peşinen kabullenmiş demektir. Amerika'daki Cumhuriyetçiler, Demokratlar cephesine doğru kayışta kimin Cumhuriyetçi kimin Demokrat olacağı ise meçhul. Sonuç da maksat hasıl olup 2 partili sistem ile başkanlık... Keyifler keka...
Deniz Baykal ile başladığımız yazıyı yine Baykal ile bitirme zamanı geldi. Deniz Bey, kendisinin Genel Başkanlık beklentisi olmadığını vurgularken, değişimin kaçınılmaz olduğunun altını çiziyor. Lakin CHP'de kimin bayrak açacağını işaret edemedi. Zira henüz zemin oluşmuş değil. Fakat CHP'de sular gittikçe ısınıyor. Kemal Kılıçdaroğlu'nu sıkıntılı günler bekliyor. İzleyip göreceğiz.