Baykal gitmiş, Kemal gelmiş neyime!
Derdimiz ülke bütünlüğü.
Derdimiz, Türk milletine yakışır ve yaraşır bir devlet ve vatandaşlar haline gelmek, derdimiz, milletler ailesinin en üst sıralarında yer almak, derdimiz, kardeş olmak, mutlu yaşamak!
Yoksa “Bayram gelmiş neyime” sözleriyle başlayan o bağrı yanık Anadolu çocuğunun söylediği türküdeki gibi, ne giden Baykal’dan bir nemalanmamız vardı, ne gelen Kılıçdaroğlu’ndan bir beklenti içersindeyiz.
Hırsızlığın, yolsuzluğun önüne geçer, yoksulun ekmeğini büyütür, işsize bir tas sıcak çorba temin eder, ülkeyi ortadan ikiye bölecek şu meşum Türk-Kürt çatışması tezgâhlayıcılarının çanına ot tıkayabilirse, gelen Kılıçdaroğlu’na dua ederiz, tıpkı, Türkiye’nin kâbusu olacak Amerika’nın işgal plânı 1 Mart tezkeresine engel olmada en büyük rolü üstlendiği için, giden Baykal’a minnet duyduğumuz gibi..
Ama Baykal için de deriz ki, “Erdoğan’ı başımıza belâ eden de sendin, bunu da unutmuş değiliz!” Yine Baykal için deriz ki, “O çirkin kaset ortaya çıkar çıkmaz, niye çekip gittiniz!” Madem tezgâhtı, madem sahteydi, “Bedel ödeme saati geldi” diye çekip gitmenin ne anlamı vardı? Hem istifa edip hem aday çıkmasını vefasızlıkla damgalamanın, ihanete uğradım ağıtı yakmanın verdiğiniz mücadele ile örtüşür bir tarafı var mı?
İyi de ben dönmek için istifa ettim diyorsanız, ne o makam bir tiyatro sahnesi, ne CHP taban ve delegesi ve tabi ne Türk milleti bir tiyatro seyircisi!
Keşke böyle olmasaydı, keşke ülke bütünlüğü doğrultusunda sürdürdüğünüz yürekli mücadele ile partinizi yükselişe geçirdiğiniz bir anda istifa ederek açtığınız yeni imkânları elinden oyuncağı alınmış çocuk hıçkırıkları üreterek heba etmek yerine..
Kılıçdaroğlu’nun arkasında dursaydınız..
Arkasında dursaydınız ve “Atatürk’ün emaneti bu koltuğu emin ellere ve siz aziz milletime gururla devrediyor, CHP ilkelerinden en ufak bir sapma gösterdiklerinde hakkımı helal etmeyeceğimi yüksek sesle yine sizler ve milletimle paylaşacağımı bilmelerini istiyorum” deseydiniz, diyebilseydiniz.
Yapmadınız, gittiniz, bugüne kadar en çok yakındığınız, sizi en fazla vuran Taraf gazetesine dert yandınız, sizi destekleyen, biraz da arkanızda, yanınızda durduğu için bedel ödeyen gazeteleri şikâyet ettiniz.. Her neyse, siz yine de, Türk siyasi tarihinin yetiştirdiği devlet ve vatanına bağlı, siyaseti kullanarak kursağına haram lokma koymamış ender siyasetçilerden birisiniz. Teşekkürü ve saygıyı fazlasıyla hak ettiniz. Ama ben tekrar ediyorum..
Malum kaseti üretenler Baykal’ın çekilmeyeceğini, yaralı bir Baykal’la AKP’ye üçüncü defa tek başına iktidar olmanın yolunu açacaklarını hesap ediyorlardı, Baykal’ın istifası ve Kılıçdaroğlu’nun aday olması ile kasetleri ellerinde patladı.
Panik başladı, şimdi Baykal’ı mağdur gösterme ve Kılıçdaroğlu’nu yangından mal kaçıran gösterme çabası içersindeler, ki, CHP’nin yelkenlerine fazla rüzgâr dolmasın, AKP fazla yara almasın..
Daha düne kadar bütün kamuoyu yoklamaları CHP ve MHP ne kadar yükselirse yükselsin AKP’nin tek başına iktidar olacağını gösteriyordu.
AKP tek başına üçüncü defa iktidar olsaydı Kandil’dekilerin önüne kırmızı halılar döşenmeye devam edecekti.
CHP ne kadar Kürt açılımı yaparsa yapsın AKP’nin yaptığını yapamaz.
Hem devletin kurucusu olduğu için bu olmaz, hem kemikleşmiş yüzde 20’lik taban buna izin vermez.
CHP’nin başına Leyla Zana gelse bile AKP’nin yapacağı tahribatı yapamaz..