Batu Han, Paraşütteki Çocuk ve Şiirin Türküsü…
Vasili Yan… 1875 Kiyef doğumlu, Ukrayna, Rusya, Orta Asya, Hindistan, Türkiye ve Yunanistan'ı dolaşmış bir meraklı gezgin… Başta İskitler olmak üzere Türk Tarihine aşk derecesinde ilgi duyan, öğrendiklerini roman ve öyküye döken bir usta yazar…
On yıl kadar önce O'nun "Son Denize Kadar" adlı romanı hakkında bu köşede yazmıştım. Batı ülkelerinde tarihsel kaynak olarak da yararlanılan bu harika romandan ben de çok yararlanmıştım.
Geçenlerde bir kitapçıda bakınırken, birden Vasili Yan'ın iki romanını gördüm ve hemen aldım. "Batu Han"ı hemen okudum, "Büyük İskender"i ise okumaktayım.
Batu Han, bilindiği gibi Cengiz Han'ın torunu, Altınordu Devleti'nin kurucusu bir büyük hükümdar…
Vasili Yan, daha çok onun devleti kurma aşamasında yakınları ile olan çekişmelerini ve Rusya içlerine knezliklere yaptığı akınları anlatmakta.
Batu Han öyle bir ordu kurmuş ki, bu ordu 33 tümenden oluşuyor, her bir tümen 10 bin kişi ve sol kanattan sağ kanata 3 günde gidilebiliniyor. 300 bin kişilik bu orduda yalnızca 4 bin Moğol vardı, fakat onlar başrolü oynuyorlardı.
Moskova'yı bile ele geçiren Batu Han, hainlerden yararlanıyor ama onlara asla güvenmiyor, ülkelerini kahramanca savunan Ruslara ise takdirlerini bildirip özgürlüklerini bağışlıyor.
Kitapta İtil Han, yani Attila üstüne bir masal var ki, bayıldım, herkes okumalı…
Vasili Yan'ın akıcı, çekici bir anlatımı var, roman kurgusu usta işi… Kitap, Siyah-Beyaz Yayınları arasından çıkmış, Rauf Aksungur çevirmiş dilimize.
Arabesk müzik sanatçısı Ferdi Tayfur'un bu okuduğum ikinci romanı, daha önce "Yağmur Durunca"yı okumuş, yazı da yazmıştım, bence güzel bir romandı. Bu ikinci romanın adı: "Paraşütteki Çocuk"… İzlek, konu, kurgu bakımından bir polisiye roman diyebiliriz. Sürükleyici de… Ancak sözcük ve deyim hataları var, hem de vahim… Birkaç yerde "mahzur" yerine "mahsur" yazılmış (birisi 123. Sayfada mesela). 131. sayfadaki yanlış ise affedilir cinsten değil, "Asgariye" yerine "Askeriye" yazılmış. Ve o çoğumuzun bildiği "Allame-i cihan" deyimi 204. sayfada "Alemi cihan" oluvermiş…
Bunlar çok kötü örnekler… İyi yanlarına gelince; iyi bir gözlemci Ferdi Tayfur, toplumu ve kişileri bu gözlemciliğinin verilerinden yararlanarak romanlarına monte etmiş.
Bu roman Kora Yayınları arasından çıkmış.
Ve bir şiir kitabı… "Şiirin Türküsü 1"… Bayburt Tarih Kültür ve Edebiyat Derneği (BAYDER), Yağız Yayınları aracılığı ile yayımlamış. 2013 ve 2015 yılında yapılan şiir yarışmalarına katılan ürünlerden seçkileri içeriyor.
Bir türlü anlatamadığımız bir takıntımız, hastalığımız var… Hece ölçüsü ile yazılan şiirler; uyak ve ayakların ses benzeşmeleri sayesinde kulağa hoş gelir, ritim de kazanırlar. Fakat bazı şairlerin bundan öteye gidecek esin ve imge kaynakları olmadığı için; anlam ve özgünlük bakımından yaya kalırlar, ortaya birbirine çok benzeyen niteliksiz ürünler çıkar. Bu kitapta da bunlardan bir hayli var.
Fakat beğendiğim pek çok şiir de gördüm. Onlardan birinden Ercan Gümüş'ün "Revü" şiirinden dizeler sunayım: "İllegal palyaço ormanındayım/Yanarken piyesin iskambil kâğıtları/Başkahraman olmaktan vazgeçilmiyor/Ve düşüyor göz bebeklerine çiy taneleri/Hayalet geminin buhran gürültüsü gibi/Kindarım/Kindarlığım iskeletlerin gülümsemesinden farksız"