Batman - vahşet - ders!..
Polis dünyanın her yerinde şiddet uyguluyor...
Mitinglerde, gösterilerde, yürüyüşlerde, karnavallarda ve çeşitli gerekçelerle yapılan tüm protestolarda polis şiddeti var...
Tayvan'dan Londra'ya, Mısır'dan Fransa'ya, Türkiye'den Amerika'ya kadar polisin tavrı medyaya yansıyor...
Hele de; içinde polisin olduğu acımasızlığın zirveye çıktığı Amerika'ya ne demeli?..
Polis nasıl da acımıyor değil mi?.. İnternette kaç video var polisin işlediği cinayetlere ilişkin...
ABD polisinin özellikle siyah insanlara karşı acımasız tavrı tüm dünyanın tepkisini çekiyor...
Çünkü en küçük olayda polis silahına davranıp ateş ediyor.. Üstelik kameraların önünde, sokaklarda - meydanlarda elini kıpırdatanı acımasızca ve insafsızca vuruyor polis...
Daha geçen ay Amerika'da polisin bir "zenci"ye müdahale ederken, "cebinde silah var" iddiasıyla öldürmesi günlerce süren protestolara yol açtı...
Ne yazık ki Amerika'da yasaların verdiği yetkiden olsa gerek, üzerinde kesici- delici ya da ateşli silah olmadığı halde öldürülen yüzlerce insan var...
Ve ne tuhaf ki, polislerin çoğu bu acımasız, insanlık dışı yargısız infaz olaylarında beraat ediyor...
İnsanın kanını donduran bu vahşice infazlara her zaman tepki göstermiş biri olarak, meseleyi Türkiye ile karşılaştırdığımızda, yalnız olaylara ya da kişilere müdahale açısından değil, yasaların uygulanması sırasındaki orantısız güç çelişkisi de karşımıza çıkıyor...
Evet; polis Amerika'da acımasız... Çünkü elindeki yetkiyi kullanırken insanlıktan çıkan manzaralar çiziyor ABD polisi... Peki ya Türkiye?..
Cinayeti seyreden polis!..
Türkiye'de polisin işi zor... Bir yandan PKK, bir yandan IŞİD - El Kaide ve son yıllarda olduğu gibi, bir yandan da FETÖ'ye yönelik terör operasyonları polisi yoruyor...
Uyuşturucu ağı Güneydoğu'dan İstanbul'a kadar lise önlerinde topluma tuzaklar kurarken, devletin güvenlik güçleri bu iğrenç batağı ortadan kaldırmak için mücadele ediyor...
Mafya kılıklı zavallı acizlerin kendilerini kanun yerine koyma çabaları da polisin duvarına tosluyor...
Türkiye'nin her kentinde polislerin yattığı "şehit"likler var...
Diyarbakır ve Mardin'de AKP'nin "açılım" oyunu sırasındaki "Hendek" operasyonlarında yaşamını yitiren polisler unutulmadı...
Polis, canını siper ederek olaylara müdahale etmeye çalışıyor...
Ancak Batman'da yaşanan bir vahim olay, nerede devlet de dedirtiyor!!!
Yani olaylara profesyonelce müdahale eden, insanların canını yakmamaya çalışan ama aynı zamanda insanı-toplumu korumak için tüm meziyetini - yeteneğini - eğitimini sergileyen polisler nerede?..
Evet; bürokraside liyakattan eser olmayan kadrolaşma ne yazıkı ki Türk Silahlı Kuvvetleri'nde nasıl profesyonel-uzman kadroları FETÖ karambolünde bertaraf ettiyse, polis teşkilatında da son yıllarda alınan kadroların en önemli eksiği Batman'daki olayda açığa çıkıyor...
Olaylara müdahale etme yeteneğinden yoksun polisler, bırakın orantısız güç tartışmasını, orantının esamesi okunmayan bir olayda aciz kalıyor, Türkiye'de infial yaşanıyor..
18 yaşından küçük iki çocuk, aralarında kan davası olan 20 yaşındaki Suat Yüksekbağ adlı genci Batman otogarında 27 yerinden bıçaklıyor ve gözü dönmüş iki cani çevredeki insanların müdahale etmesini- yaralıyı kurtarmasını engelliyor!!!
Yurttaşların çaresizliğini zirveye çıkartan asıl sorun ise Batman polisinin olaya müdahale anındaki sarsıcı skandalı...
Gencecik bir çocuk vahşice saldırının ardından yerde acı içinde kıvranırken, iki feodal cellat polisin orada olmasını önemsemiyor, kanlı eyleme devam ediyor!..
Ve yurttaşların "kurtarın" çığlıkları arasında, belinde silah olan polisler kan kaybından ölmesi beklenen kurbanın başında terör estiren iki çocuğu enterne edemiyor!!! Peki neden?
Eğitim şart amaaaa!!!
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun; PKK- FETÖ-IŞİD olaylarına polisin müdahale başarısının asayiş olaylarında neden etkili olamadığını sorgulaması gerekiyor...
Çünkü Batman'daki olaya müdahalede aciz kalan 5 polis memurunun açığa alınması, güvenlik teşkilatının bırakın büyük olayları, sıradan saldırganlara müdahale etmesindeki acziyetini ortadan kaldırmayacak...
Mesele şudur; polis teşkilatına daktilograf - odacı - şoför alınır gibi polis alınmamalı...
Memurlar güç - otorite - öz güven testinden geçirilmeli, korkuya - paniğe acziyete düşmeyecek, cesaretleriyle topluma güven - eşkıyaya korku verecek nitelikte seçilmeli...
Ellerinde bıçak olan iki çocuğa müdahale edemeyen bir polis düşünemiyorum...
Hele de A-4 kağıdındaki bir bildiriyi okumaya çalışırken onlarca polis tarafından enterne edilen demokratik hak peşindeki insanlara yapılanları anımsayınca, polisin Batman Otogarı'ndaki yaklaşımı yalnızca 5 emniyet görevlisinin acziyetini değil, devletin bu konudaki beceriksizliğini de gözler önüne seriyor...
Heyhat!.. Acı içinde kıvranan bir gencin başındaki cellatların pervasızlığı ile ilgili görüntüleri birkaç gündür izliyor ve kahroluyorum...
Ve o görüntülerin altına yazılan yorumları İçişleri Bakanı'nın da okunmasını öneriyorum... Dünyanın her yerinde; belki de bacaklarından vurularak etkisiz hale getirilebilecek iki cellada müdahaledeki beceriksizliği sorguluyor herkes...
Evet; polisin orantısız güç meselesinin yıllardır tartışıldığı bir ülkede, polisin basit bir orantıyı hesaplayamaması ve gaflete düşmesi, şüphesiz tüm emniyet teşkilatını yaralamaz...
Hele de polisin terör örgütlerine karşı yıllardır cansiperane çalıştığı bir ülkede, güvenlik güçleri elbette Batman'daki vahşetle yargılanamaz...
Ancak şu da gerçek ki; Türk polisi ne Amerika'daki gibi kılını kıpırdatan insana ateş etmeli ne de bir otogarda faillerin kaçacağı yer olmamasına rağmen 2 cellada müdahalede aciz kalmalı...
Eminim Batman'daki vahşet videosunu izleyen her Türk yurttaşı bu orantısızlığa isyan etmiştir...
Ne diyor acaba Süleyman Soylu; Mitingleri bile acımasızca dağıtan kalkanlı, coplu, kasklı çevik kuvvet neredeydi?..