Batı’nın Kürtleri silahlandırması ve İsviçre çakısı
Batılı ülkeler, Müslüman bir ülkeye veya halka amaçsız silah yardımı yapmaz ve istemediği bir zafer de kazandırmaz. Niyetlerinin ortaya çıkmaması için de ülkede bulunan maşaları tarafından psikolojik operasyon veya kamuoyu oluşturarak amaçlarını gizlemeye çalışırlar. ABD bu tür işleri Avrupa’da ve diğer ülkelerde de yapar. Avrupa’da kendileri için çalışan gazeteci, akademisyen, sanatçı ve politikacılara milyonlarca dolar öder. Türkiye gibi ülkelerde birkaç seyahat ve küçük hediye ve taltiflerle kapatır. Çünkü bu adamların ülkedeki itibarı kalitelerinden değil, ABD ile olan yakınlığından gelir. ABD bunu bildiği için fazla ödemeye gerek görmez. Dolayısıyla bu ucuz adamların gerçekleri saptırmaları nedeniyle kamuoyu, ABD ve diğer emperyalist ülkelerin amaçlarını çoğunlukla anlayamazlar ve hükümetler de kamuoyu baskısı olmadığı için Batılıların çıkarlarına uygun davranırlar veya ses çıkartmazlar. Orta Doğu’da, Türkiye’yi yakından ilgilendiren çok ciddi olaylar cereyan etmektedir. Haziran ayında şaşırtıcı bir şekilde ortaya çıkan IŞİD doğrudan Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğunu basmış ve 49 Türk’ü rehin almıştır. Türkiye olaylara ses çıkaramaz hale getirilmiştir. İkinci olgu, ABD, Almanya, Fransa ve İngiltere başta olmak üzere İD’i (IŞİD, şimdi böyle anılıyor, İD, İslam Devleti) bahane ederek Kürtler silahlandırılıyor. Türkiye yine ses çıkartamıyor. Ayrıca İran da Kürtlere açık bir şekilde silah yardımında bulunuyor ve bunu kamuoyuna duyuruyor. Irak merkezi hükümeti ulusal çıkarlarına aykırı olmasına rağmen, Kürtlerin başka devletler tarafından silahlandırılmasına ses çıkarmıyor.
İD, Suriye’de Arapları ve Irak’ta Türkmenleri keserken ve ayrıca Türk konsolosluğunu basarken ses çıkartmayan Batı, İD militanlarının Kürt bölgesine yürümesiyle müdahale etme kararı almıştır. Batı’nın bu kararını iyi okumak gerekir. İD, aslında Batı açısından çok işe yaradı. İktidarı bırakmak istemeyen El Maliki gitmek zorunda kaldı. Türkiye, İran ve Irak terbiye edildi. Bu arada Suriye’deki Esad rejimi rahatladı. Bu ne anlama geliyor? Daha önce birçok defa yazdık. Bir bilgiye dayanarak değil ama bir öngörü olarak, Esad ile İsrail’in el altından pazarlık yaptıklarını ‘Golan Tepeleri’nden taviz ve İsrail ile barış karşılığında, Esad rejiminin iktidarda kalmasını sağlayacağını yazmıştık. Bu durumun olma ihtimali yüksektir. Yoksa Esad’ın şimdiye kadar gitmesi mukadderdi. Esad rejimini devirmek İD için daha kolaydı, niçin orada savaşmadı da başarılması daha zor olan Irak macerasına girdi. Çünkü kararı onlar değil oyunu kurgulayan veriyor.
Kürtler, Batılı emperyalistler için vazgeçilmez bir enstrümandır. Adeta bir İsviçre çakısı gibidir, her türlü işe yaramaktadır. Orta Doğu politikalarını gerçekleştirmek için bazen tehdit bazen de müttefik rolü oynatarak bölge ülkeleri terbiye edilmektedir. Özellikle bünyesinde Kürt barındıran Türkiye, İran, Irak ve Suriye, Kürtlerin politikalarından etkilenmektedir. Kürtlerin ABD ve İsrail ile yakın ilişkisi bölge ülkelerini çok rahatsız etmeye başladı. Kürt vatandaşı olan ülkeler kendi aralarında Kürtlere karşı birleşirlerse buna şaşmamak gerekir. Zira bölge ülkelerinin hiç biri bir Kürt devleti istememektedir. Ayrıca Talabani’nin güçten düşmesi ile Barzani’nin Kürtlerin tek lideri konumuna gelmesi, hem bölge ülkelerini hem de Batı’yı rahatsız etmektedir. Zaten biraz da bu nedenle Batı, AKP ve Kürtlere baskı yaparak bir an önce Kürt sorununu çözüme kavuşturmalarını istemektedir. Batı, bunun için şimdiden PKK’yı terör örgütü listesinden, Abdullah Öcalan’ı da hapisten çıkartmak için çalışmaktadır. Amaçları hem güçlenen Barzani’yi PKK ile dengelemek, hem de başta Türkiye olmak üzere bölge ülkelerine ikinci bir tehdit unsuru yaratmaktır.