Başsavcı'ya sorun!
Artık bu memlekette pirinç fiyatlarının artmasından, ekmeğin
1 YTL’ye çıkmasına kadar ne olsa nedeni belli.. Kapatma davası..
Korktuğum olacak galiba.. Kötü giden her şey kapatma davasına bağlanacak..
Başsavcı yüzünden denilecek..
En fazla şikâyet eden kesim esnaf.. Yeni yılla birlikte işler bıçakla kesilir gibi kesildi.. Bugün yarın derken yılın ilk dört ayı geçti gitti..
Geçen gün duydum.. Berberler bile işlerin eskisi gibi olmadığından şikâyet ediyormuş..
Berber; insanlar saçını kestirmekten de mi vazgeçti diye yakınırken saçını kestiren AKP’li vekil araya girmiş;
“Başsavcı’ya sorun!”
***
Enflasyon hedefi yüzde 4’tü.. Hedef ilk üç ayda paramparça oldu.. Merkez Bankası yeni hedefi açıklayacak.. Yüzde 6 dese kimse inanmayacak.. Yüzde 8 bile kesmeyecek..
Şimdi biri çıksa; hedefi yüzde 4 olarak açıkladınız.. Ben de bütün planımı buna göre yaptım.. Bu kadar büyük yanılgı olur mu dese ne yanıt verecekler?
Aslında yanıt belli..
Kapatma davası yüzünden..
Veya Başsavcı’ya sorun!
***
Büyüme yüzde 4.. İşsizlik yüzde 17.. İş gücüne katılma oranı her geçen gün azalıyor..
İşsizler artık iş bile aramıyor..
Niye bu hale geldik?
Kapatma davası yüzünden..
Artık bu memlekette ne olursa nedeni belli.. Pirinç fiyatının artmasının da ekmeğin 1 YTL’ye çıkmasının da gıdanın el yakmasının da tek sorumlusu var..
Kapatma davası..
***
AKP’ye katıksız destek veren gazetelere bakıyorum.. O gazetelerde bile ekonomiyi yakından takip edenler uyarıyor.. Hükümetin yanlışlarını yumuşak bir dile anlatıyorlar..
Peki Ankara dinliyor mu?
Önlem alıyor mu?
Yoo..
Bunun birkaç nedeni var.. Sıralayalım..
Bir: Başbakan her şeyi ben yönetirim diyor.. Bakanları sekreter düzeyine indirdi.. Ondan talimat almadan kimse adım atamıyor..
Yoruldu.. Her şeye yetemiyor.. Sağlıklı kararlar alamıyor..
İki: Çevresi sarıldı.. Efendim bu bizdendir, muhabbeti bilgi birikimin üzerine geçti.. Geceyarısı atamaları yüzünden bürokrasi yetersiz elemanlarla dolduruldu.. İş yapamaz, fikir üretemez hale getirildi..
Üç: Başbakan müthiş bir yenilik yapacağım diye Mehmet Şimşek’i bakan yaptı.. Bu adam paranın hokkabazıdır diye lanse edildi, şapkadan tavşan çıkaramadı.. Zaten kimse çıkaramazdı.. Bize çıkaracak diye yutturuldu..
Dört: AKP iktidarının ilk döneminde ağırlık ekonomideydi.. Başbakan her konuşmasında ekonomideki başarılarından söz ediyordu.. Bununla övünüyordu.. İşler rayına oturdu diye ekonomiyi ikinci plana attı, türbanı ön plana çıkardı.. Artık sadece türbanla uğraşıyor..
***
Başbakan ara sıra da olsa ekonomiden söz ediyor..
Ne söylüyor? 2001 yılıyla bugünü kıyaslıyor.. Yedi yıl öncesiyle.. Kriz günlerindeki Türkiye ile..
2004 Türkiye’si ile kıyaslasa vahamet ortaya çıkacak..
Saç düşecek kel görünecek!
“Kapatma davası yüzünden..”
Veya “Başsavcı’ya sorun” söylemi işe yaramayacak..
Mehmet Tezkan / Vatan
+++++
AKP kış hazırlığı yapıyor
AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın milletvekilleri ile yaptığı görüşmede kapatma davasına karşı her türlü tedbiri aldıklarını söyledikten sonra sözü yapacakları savunmaya getirip şöyle dediği söyleniyor:
“Duygusal davranmadan demokrasi manifestosu niteliğinde bir savunma yapacağız!
Tarihe not düşeceğiz.
Savunmayı dört beş dile çevirip yabancılara da göndereceğiz.
Dik duracağız diklenmeyeceğiz!
A,B,C planlarımız hazır.
Biz hesabımızı kışa göre yaptık, yaz gelirse bahtımıza!
Erdoğan’ın atfedilen sözlerin en tutarlı tarafı “Biz hesabımızı kışa göre yaptık, yaz gelirse bahtımıza” değerlendirmesi!
Bu ifade bir bakıma “Başlarına gelecek sonuca şimdiden rıza göstermek!” gibi bir şey değil mi? Yani kapatılmaya şimdiden hazır gibiler! Pek ihtimal vermemekle beraber “Kapatılmazsak o da bahtımıza” demek suretiyle de kısmi bir iyimserlik sergilenmiş!
Savunmanın dört beş dile çevrilmesi ve yabancılara gönderilmesi neyi değiştirebilir ki!
Sanki yabancılar kapıda kuyruğa girmiş de durumu merakla bekliyorlar gibi bir hava estirilmiş ama böyle bir şey yok!
Yabancıların Türkiye’deki bu gelişmeleri pek iplediği söylenemez.
AKP Genel Başkanı Erdoğan’a atfedilen sözler bize gösteriyor ki AKP de pek umutlu değil! Kapatılmaktan paçayı kurtarabileceklerine inanıyor gibi değiller. Şimdi zevahiri kurtarmak için bir şeyler yapmaya çalışıyorlar.
Ve tabanlarına moral verebilmek için de A,B,C planlarından söz ediyorlar!
Parti kapatıldıktan sonra bırakın böyle üç planı A’dan Z’ye 29 planınız olsa neye yarar! Bu beyanlardan anlıyoruz ki AKP tamamen kış hazırlığı içinde! Yaz ihtimali ise onlara da oldukça uzak geliyor galiba!
Zeki Ceyhan / Milli Gazete
+++++
Tayyip Bey’in
özü sözü bir...
Başbakan Erdoğan’ın “Ayakların başları yönettiği bir yerde kıyamet kopar!” lafına amma da tepki var, en başta sendikacılar...
Çünkü Başbakan “ayaklar” derken işçileri amaçlamış.
Eeee, ne var bunda?
Sizin indiğinizde “Özü sözü bir adam” makbul değil mi?
Tayyip Erdoğan da bazen ağzından laf kaçırıyor, özü ile sözü bir olup üst üste çakışınca kıyamet kopuyor.
Oysa bunun kolayı var, biz böyle yapıyoruz, size de tavsiye edilir.
***
Diyelim, Tayyip Erdoğan o gün “laiklik” i yere göğe koymadı, en keskin laiklerden daha keskin laik oldu.
Biz bunu duyunca ne yapıyoruz?
“Kara kaplı” mıza bir bakıyoruz, “Zamanında ne demiş?” diye...
Bakalım ne demiş:
“Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor, diye. Bu millet istemedikten sonra, tabii elden gidecek, sen bunun önüne geçemezsin ki!”
İşte o zaman rahatlıyoruz, “Asıl özü bu!” diyoruz...
Diyelim, Tayyip Erdoğan’a soru sordular, “Laiklik ile Müslümanlık bir arada olur mu?” diye...
O da “Niye olmasın, birbirlerine çok yakışırlar” dedi...
Acaba, “sözü” öyle de özü ne?
Açıyoruz “kara kaplı” yı...
“Bu ülkenin yüzde 99’u Müslüman... Hem laik, hem Müslüman olunmaz. Ya Müslüman olacaksın, ya laik. İkisi bir arada olunca ters mıknatıslama yapar.”
Anlaşıldı “özün” ne olduğu...
***
“Demokrasi araç mıdır, amaç mıdır?”
Bugün sorsanız, herhalde “Amaçtır!” der.
Acaba daha önce ne demişti?
Açarsınız, kendi “kara kaplı” nızı...
“Demokrasi amaç değil, araçtır!”
Böyle demiş Tayyip Erdoğan...
Onun bu sözünü “Demokrasi, şeriatın aracıdır, şeriat getirinceye kadar, demokrasi aracını kullanırız, sonra hadi güle güle, deriz!” diye yorumlayanlar olsa da bugün asla özünü tekrarlamaz, “Demokrasi amaç değil, araçtır” demez.
***
SİZ hiç şimdi Başbakan olduktan sonra Tayyip Erdoğan’ın “Ayaklar baş, başlar ayak” benzetmesi yaptığına rastladınız mı?
Kırk yılda bir ağzından kaçtı...
İşte size “özü sözü bir Başbakan”, ne kızıyorsunuz!..
Sizi “1 Mayıs” ta yere göğe koymasaydı, her kapıyı çalana Taksim Meydanı’nı açsaydı, inanacak mıydınız?
Hasan Pulur / Milliyet
+++++
GÜNÜN PORTRESİ
Başkomutan’ın oğlu
Başkomutan Gül’ün henüz 16 yaşındaki oğlunun ticarete atılması ve dedikodulara göre bazı büyük alışveriş merkezlerinde ayrıcalıklı satış noktaları alması en basit deyimle ayıptır. Başbakan’ın, Başkomutanın 16 yaşındaki oğlu için medyanın önünde “Canavardır bizim Memo” diye konuşarak bu parmak kadar çocuğun ticaret hayatını övmesi daha da büyük ayıptır. Türkiye kamuoyu pek çok siyasetçi çocuğu gördü. Ama bu kadar fütursuzluğu galiba ilk kez yaşıyor.