'Başsavcılık HSYK toplantısını sabote etti'
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun “medya mensupları ile tanışma toplantısına” arkadaşım Fatih Erboz ile birlikte gittik. Sabahın erken saatlerinde başlayan toplantıda ilk başta her şey normal gidiyordu. HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, girişte yaptığı kısa “hoş geldiniz” konuşmasında, “Soru cevap bölümünde çok özel ve güncel konulara girmeyi düşünmüyoruz” diyerek hepimizi nazikçe(!) uyardı.
Kahvaltımızı ederken izlediğimiz kısa tanıtım filminde yargının yapısını değiştiren 12 Eylül halkoylamasına destek atılması, “yargı içinde demokratik dönüşüme” vurgu yapılması gözümüzden kaçmadı.
Kısa tanıtım filmi henüz bitmişken toplantı salonunda müthiş bir dalgalanma oldu. Medyanın Ankara temsilcilerinin cep telefonları peş peşe çalmaya başladı. Hatta bir arkadaşımız da soluğu HSYK yetkililerinin oturduğu yerde aldı. İlk haber salona bomba gibi düştü;
“Çevik Bir ile birlikte bazı 28 Şubat generalleri gözaltına alındı” ...
Bizler bürolarımızdan haberin ayrıntılarını almaya çalışırken (çünkü sorulacaklara cevap için tam yerine düştük diye düşünüyordum) Ahmet Hamsici haberi tekrarlayıp basından da duyduğunu belirterek, “Bu, Ankara Savcılığının toplantımızı sabote etmesi gibi bir şey oldu” dedi. Hamsici, gelişme üzerine toplantıyı kısa tutacaklarını da bildirdikten sonra HSYK’nın yapısı hakkında sunum yapması için sözü Genel Sekreter Yardımcısı Engin Durnagöl’e bıraktı ve yanına Genel Sekreter Muzaffer Bayram’ı da alarak apar topar salondan çıktı.
Yargı alanını başarı ile takip eden Fatih Erboz da gazetecilik gereği onların peşine takıldı. Toplantının yapıldığı otelin lobisine inen iki HSYK yöneticisi hemen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığını arayıp özel yetkilinin ne yaptığı ile ilgili ilk bilgileri telefonla aldılar. Telefon görüşmesini yapan ise HSYK Genel Sekreteri Muzaffer Bayram oldu. Fatih Erboz’un şahit olduğuna göre; Bayram konuştuğu yetkiliye, “Bizim toplantıyı sabote eder gibi bir iş başlattınız” dedi. Ahmet Hamsici de Muzaffer Bayram’dan aldığı bilgileri dinledikten sonra, Fatih Erboz’a “Bizim toplantı artık gazetelerde yer almaz. Bir satır yazılmaz” diye konuştu.
HSYK ekibi tekrar salona girdiğinde ilk bilgi, “35 gözaltı kararı” olarak verildi.
Planlanan tanıtım sunumları iptal edildi. Herkesin beklediği soru-cevap bölümünde HSYK birinci daire başkanı İbrahim Okur da sıra kendine geldiğinde, “Anakara Başsavcılığı toplantıyı gölgeledi. Toplantı şanssız bir güne denk geldi” saptamasında bulundu.
HSYK’nın uzun bir süredir titizlikle hazırlandığı toplantıya 28 Şubat’ın kudretli generali Çevik Bir’in gölgesi düşmüştü bir kere!..
İçimden, “Çevik Bir, bu kez istemeyerek de olsa yargıya müdahale etti” dedim..
Şimdi, sırasıyla toplantıda gündeme gelen en can alıcı soru ve cevaplara geçelim:
* MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında özel yetkili savcılığın istediği soruşturma izninde son durum?
Ahmet Hamsici: “MİT Kanunu net hale geldi. Soruşturma durduruldu. Başbakanlık’tan izin istendi.”
* Soruşturma izni isteyen Savcı Sadrettin Sarıkaya hakkında başlatılan inceleme?
Hamsici: “İnceleme raporu gelmedi. İnceleme aşamasında şu an.”
* Eskiden yılda iki kere çıkan hakim ve savcılar kararnamesi niye artık hemen hemen her gün çıkar hale geldi?
İbrahim Okur:
“Toplantılar, anketler yaptık. Hakim ve Savcıların yüzde 85’i böyle olmasını istedi. Çıkarılan kararnamelerin hepsi, disiplin, sağlık ve eş durumu ile ilgili.”
* 28 Şubat sürecinde Genelkurmay’a brifing almaya giden hakim ve savcılarla ilgili bir şey yapmayı düşünüyor musunuz?
Hamsici:
“Düşünmeyiz ama gelişmelere de bakıp değerlendiririz.”
Okur:
“O dönem HSYK’da gitmeleri suç görülmemiş. Önümüze bir delil konulursa ayrıca değerlendirilir.”
* Deniz Feneri davasında yeni savcıların iddianamesi hakkında ne dersiniz?
Hamsici:
“Ondan sonra yargıyı etkiliyor dersiniz.”
* Mehmet Haberal’ın vefat eden annesini sağlığında görememesine yönelik mahkeme kararı vicdani miydi?
Okur:
“Önce şunu akıllara koymamız lazım. Mahkemeler hiç kimsenin mahkemesi değildir. Tüm milletin mahkemesidir.”
* Hrant Dink davasına bakan mahkemenin hakimi ile ilgili başlatılan soruşturma ne oldu?
Hamsici:
“Teftiş Kurulu’nun incelemesi tamamlandı. Rapor, kurula intikal etti ama henüz gündemimize almadık. Rapor sonucu; basına açıklamada bulunması yüzünden hakkında disiplin soruşturması açılması yönünde”.
HSYK birinci Daire Başkanı İbrahim Okur’un, “Sıfırdan bir kurumsal yapı oluşturmaya çalışıyoruz” vurgusu da çok anlamlıydı.
Soru cevaplarda dikkatimi en çok çeken şey ise; toplantı başında yapılan nazik uyarıya rağmen sorulara verilen, verilemeyen veya pas geçilen cevapların hepsinin “güncel politikaya” uygun olmasıydı.
Yazımı yetiştirmek üzere acele içinde büroya dönerken arabada, AKP’nin ilk iktidar günlerinde Çevik Bir ile olan samimi muhabbetleri film şeridi gibi gözümüm önünden geçti.
Belki de;
Çevik Bir’in de kaderinde, “ihtilallar önce kendi evlatlarını yer” deyişini yaşayarak görmek varmış.
***
Bugünkü yazımızın konusunun çok dışında ama paylaşmadan edemeyeceğim. Tayyip Erdoğan, Çin gezisinden dönerken uçakta gazetecilere yaptığı Hakan Fidan övgüsünden sonra Ankara kulislerine garip bir dedikodu düştü. Söylentiye göre, “Tayyip Erdoğan, Hakan Fidan’ı MİT’in başından alıp Başbakanlık Müsteşarlığına getirecekmiş”. Daha önce bu koltuğa açıktan talip olan TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin de Başbakan’la beraber Çin’deydi (bu hatırlatma benden).
Milletin ağzı torba değil ki büzesin.
Dedikodu işte!..