Başörtüsüne bembeyaz yorumlar
Allah’tan korkmayıp Tayyip’ten korkan kozmopolit medya ile Amerikanofil İslamcı medya, başörtüsü olayının ya siyasal, hukuksal, magazinsel yanını ele alıyor ya da dördüncü sınıf fakihlerin yanlış, kasıtlı ve saplantılı yorumlarını papağan gibi yineliyor. Olayın dinsel yanını farklı biçimde aktaranların sesi; kısılmaya, boğulmaya, yoksanmaya çalışılıyor. Zekeriya Beyaz Hoca bunlardan biri. Beyaz Hoca’nın “İslam ve Giyim Kuşam/Başörtüsü Sorununa Dini Çözüm” (Sancak Yayınları) adlı kitabı hakkında 2000 yılında Kurultay Gazetesi’ndeki köşemde “Aç ki diyenler de okusun, ört ki diyenler de” başlıklı bir yazı yazmıştım. Sekiz koca yıl geçti aradan, kitap da satıldı bitti, yok piyasada. Bellek yenilemek şart oldu gayrı.
Evet bellek yenileme... Bakınız o tarihlerde Abdullah Gül ve Fethullah Gülen neler demişler. Önce Abdullah Gül: “Başörtüsüne bin parti feda olsun” (Yeni Şafak Gazetesi 14.6.1998). Fethullah Hoca: “Tesettür teferruattır. Toplumumuz hoşgörüye, kaynaşmaya ve mutabakata muhtaçtır.”
Beyaz Hoca, önce başörtüsü-türban konusunun ortaya çıkışı ve sosyal sorun haline gelişini tüm aşamalarıyla anlatıyor, hukuksal gelişmeler ve eylemlere değiniyor. Sonra, işin dinsel yanını, enine boyuna irdeleyip inceliyor. İşte onlar:
-Tesettür kelimesi “Zorla örtme” demektir ve Kur’an’da yoktur. Kur’an, hanımların ahlaklı ve vakarlı olmalarını, ayıp yerlerini örtmelerini, güzel giyinip ziynetlenmelerini emreder.
-Hz Peygamberin kadınlardan aldığı biat maddeleri arasında tesettür yoktur. İşte o biatın maddeleri: 1-Allah’a şirk koşmayacaklar 2-Hırsızlık yapmayacaklar 3-Zina etmeyecekler 4-Çocuklarını öldürmeyecekler 5-Kimseye iftira atmayacaklar 6-Maruf (örfe uygun) olan konularda Hz. Peygamber’e asi olmayacaklar.
-Nur Suresi 30-31 ile Ahzap Suresi 59. ayetler sebeb-i nuzül yani indirılme nedenlerine bakılmadan, önceki ayetlerle olan bağları dikkate alınmadan ve parantez içlerine yanlış sözcükler koyularak yorumlanıyor. Nur Suresi’nin 30-31. ayetlerinin sebeb-i nuzülü, ıfk-iftira olayıdır. İftiraya uğrayan Peygamberin Hanımı Hazreti Aişe’dir. Bu ayetlerin asıl amacı, saçı örtmek değil, gerdanlık ve halhal ziynetinin gizlenerek korunmasıdır. Beyaz Hoca, tam burada, en can alıcı soruları soruyor: “Saç kılları kutsal mıdır?”, “Yoksa saç kılları mel’un (lanetlenmiş), menhus (uğursuz) ve zararlı bir şey midir?” Cevaplarını da güzelce veriyor: “İslam’da kıl perestlik yoktur. Karacaoğlan’ın ağzınca söylersek şöyle diyebiliriz: Elma gibi yanaklar, kiraz gibi dudaklar, kara gözler ve yay gibi kaşlar erkeklerin şehvetini tahrik etmiyor da, saç kılları mı tahrik ediyor?” Peki Ahzap Suresi’nde “Cilbaplarını giyinin” deniliyor, cilbap da tepeden tırnağa örtü demek, buna ne buyurulur?” diyenler varsa, onlara da bu kitabı okumalarını öneririm. O ayetin de sebeb-i nuzülü var. Beyaz Hoca, Ahzap 59’da “Emir değil, ibret ve öğüt vardır” diyor.
Şimdi de bir başka değerli İslam âliminden, Yaşar Nuri Öztürk’ten bir ekleme yapalım. “Kadın ve erkeklerde abdest uzuvları açık olacaktır. İslam burada bir kadın-erkek eşitliği öngörmüştür” Yani başın dörtte biri (ve dolayısıyla saçın da dörtte biri) açık olacak. Kılcılara duyurulur.
Ve son söz: Rahmetli Bahriye Üçok “İslam toplumunda kadın, iffetini hangi kıyafetle koruyabiliyorsa, İslam’ın öngördüğü kıyafet işte odur” diyordu. Galiba orta yol ve doğru yol da bu.