Başkanlar dinlenir ve hatta kaydedilir
2013’ün bu ilk yazısında bir noktaya dikkat çekmek istedim. Usta geçenlerde gündemi değiştirmek için gene yemledi. “Beni de dinliyorlar, derin devlet var”. Ardında nefesi bile dinlenen yalaka basın ve sazan kamuoyu, kendi derdini bırakıp bu yemi tartışmaya başladı, hâlâ da tartışıyor. Bugün ben de bu dinlenme olayına bir iki küçük katkıda bulunmak istedim.
Erdoğan’ın bu çıkışında, bana göre iki farklı amaç var. Birincisi Türkiye’de kadın-erkek ilişkilerinin sosyal gelişimi için yatak odalarını ve vatandaşlarının sağlık durumunu merak ettiği için helaları bile yakından izleyen güvenlik güçleri veya kimse o için, “ne var yani beni de izliyorlar” önemli değil mesajı verdi.
İkincisi “bakın bana diktatör diyorlar ama benim üzerimde de birileri var, ben de emir kuluyum beni kontrol ediyorlar, ben değil onlar suçlu” demek istedi. Zira dikkatinizi çektiyse, usta bu açıklamadan hemen sonra, kendisinin diktatör olmadığını açıkladı. Aslında Saddam, Kaddafi, Hitler ve Mussolini’de kendisini gayet demokratik ve halkın lideri olarak gördüğü bilinir. Neyse...
Ama ne mesajı vermek isterse istesin ülkeyi çeke çeke, zorla götürmek istediği bugünkü uygulaması ile kanıtladığı başkanlık-diktatörlük sistemine bu söyledikleri veya şikâyetleri ters düştü.
Neden mi?
Tayyip Bey ve şürekâsı sürekli olarak demokrasi, özgürlük, laiklikten, uygulamalı sisteme kadar ABD’ye benzemek istediklerini söyleyip durur. (En azından Amerikalılara karşı kendilerini böyle savunuyorlar.) Ama Amerikalılar bu son dinleme olayı ile açıklamaları ne yazık ki çözemedi. Bunu ona camları bile silebilecek olan deneyimli Bakanı anlatabilirdi. Ne de olsa Amerikan hükümetine bir süre tercüman olarak çalıştı.
Amerikalılara göre, halk dinlenmez, suçtur ama siyasi liderler dinlenir. ABD’de Beyaz Saray’da Başkanların konuşmaları ve tüm toplantıları otomatik olarak dinlenir ve kaydedilir. Uluslararası görüşmeler ve toplantılar kaydedilir. Başkan dışında bir siyasi partiyi dinleyen ABD Başkanı Nixon, hatırlarsanız Başkanlık görevinden indirilmişti.
Başkanlar görevleri bitince adlarına kurulan Başkanlık kütüphaneleri veya Başkanlık arşivlerine geçen bu kayıtlar, yaklaşık 25 yıl sonra da kamuoyuna açıklanır. Rivayet o ki Clinton’un, Oval Ofis’te Yaser Arafat’la telefonla konuşurken Monika Lewinsky ile yaşadığı seks sahnelerinin nefes alışları bile bu kayıtlarda var. Daha henüz süre dolmadığı için dinleyemedik. Göreceğiz.
Aslında modern devletlerde, devlet erkânının görüşmeleri, konuşmaları, bir şekilde kayıt altına alınır. Tabii molla takımında devlet tecrübesi olmadığı için, tüm görüşmelerini gizli ve kamuoyunun bilgisinden ayrı yapmak istemekte haklılar. Zira Arap ülkelerinin çoğunda işler kapalı kapılar ardında halledilir.
Mesela Dışişleri Bakanlığı; tüm görüşmeleri kayıt altına almak zorundadır veya zorundaydı. Eğer teybe kaydedilmezse içeride bir yetkili görüşmeler için not tutup, daha sonra bu, belge haline getirilir ve saklanır. Buna görüşmelerin “minute”leri denir. Bunlar iktidara gelene kadar Cumhuriyet devletinin böyle bir geleneği vardı. Zira devletin halktan gizlisi yoktu. Şimdi gizlemek istendiğine göre, başka bir amaç ve gündem var, o anlaşılıyor.
Mesela hani Ahmet Özal, babam, babam diye etrafı toz dumana katmak istiyor ya. Ona da bir müjdem var. Bugünlerde babası Turgut Özal ve annesi Semra Hanım’ın Bush zamanında kaldıkları Başkanlık tatil yeri Camp David’de yapılan konuşmaları yakında kamuoyuna açıklanacak. İşte o zaman Ahmet Bey’in “babam ölmedi öldürüldü” tarzındaki gazlarının gerçek nedeni de ortaya çıkabilir. Mesela ilk suikast girişimindeki beyin kimdi veya kimin işine yaradı? Bakarsınız, ABD de öldürmüş olabilir babanızı Ahmet Beyciğim. Amerika, işi biten liderleri emekliye falan ayırmıyor. Bu da bir alternatif, ne dersiniz?
Sevgili okurlarım. Aslında kişilerin özellerinin, başkaları tarafından izlenmesi çirkin bir durum. Ama kültürümüzde var bu. Mesela mahalleye gelen gideni perde arkasından izleriz, herkes, herkes hakkında konuşur. Mahalle delikanlıları bile mahalledeki genç kızları haberleri yokken yengen diye paylaşır. Burada durum farklı, 30 yıllık kapı komşumun adını bilmem.
Bu arada 2013’ün bir öncekinden daha özgür ve huzur içinde geçmesini sağlık ve mutluluk getirmesini dilerim.