''Başkan'' seçeceğimizi zanneden çakma muhalifler
Muhalif medyanın içinde mecburi muhalif bir kesim var.
İktidara yandaş olmaktan, iktidarın nimetlerinden faydalanmaktan, iktidarın açtığı dokunulmaz alanda, iftiradan haysiyet cellatlığına, çarpıtmadan yalana, dilediklerince at koşturmaktan son derece memnunken ve hiç de istemedikleri halde muhalif duruma düştüler.
Ya iktidarda yakın durdukları, iktidar partisi içinde tarafı oldukları isimlerin tasfiyesi yüzünden, ya iktidar çevresindeki alternatifleriyle yürüttükleri güç mücadelesini kaybettiklerinden kapı dışarı atıldılar.
*
Atıldıkları yer; Türkiye''de, kendilerinin de büyük payı olan keskin ikiye bölünmüşlük yüzünden iktidar adası dışında kalan her yer muhalefet olduğundan, mecburen muhalefet.
*
Muhalif olmaya, muhalefet dışında bir yaşam alanları kalmadığı için başladıklarından nasıl bir şeydir, aslen neden ve nasıl yapılır pek bilmiyorlar.
Türkiye''de muhalefetin iktidar ile derdi ne?
Tek mesele Osman''ı indirip Ali''yi bindirmek mi?
Bunlara yabancılar.
En çok da dile…
Haliyle, ortalıkta istedikleri kadar en müzmin muhaliften de "muhalif"miş gibi salınsınlar… İstedikleri kadar medyadaki manasız "6''lı Masa''nın medya ayağı"nı oluşturma denklemi yüzünden bu defa da muhalefetin sınırlı da olsa etinden, sütünden yararlansınlar… İyot gibi açığa çıkıyorlar; muhalefete olan ilkesel uzaklıklarını uzun süre gizleyemiyorlar.
*
Türkiye''de muhalefetin bir "ortak payda" bulabilmesine vesile olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi''ne muhalefetleri bile eğreti; önümüzdeki seçimde "Başkan" seçeceğimizi ifade ediyorlar mesela.
Bunlar mı karşı "başkanlığa"?
Üstelik, mevcut tek adamcı sistemde bile, bakmayın siz AK Partici tayfanın yağcılık amacıyla kullandığını "Başkan" sıfatına, seçilecek makamın resmî adı "Cumhurbaşkanlığı"; "Cumhurbaşkanı" seçiyoruz biz hâlâ.
*
"Başkan" değil Cumhurbaşkanı.
Muhalefetin kazanması halinde "partisiz Cumhurbaşkanı".
Belirli bir vadede "Parlamenter Sistemde Cumhurbaşkanı".
"Kuvvetler ayrılığı"na tabi Cumhurbaşkanı.
BAKAN''A BAKAN YOK
Bir açılışa yetişmesi filan gerekiyordu da güzergâhındaki emniyet şeridi mi kapalıydı?!..
"Kim uyduruyor sokağa inemediğimizi, bal gibi de halkın arasına karışıyoruz, kimse de protesto etmiyor, yuh çekmiyor işte"yi mi kanıtlamak istediler?!..
Murat neydi hiç anlayamadım ama Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu''nun, "sıradan bir vatandaş" gibi, etrafında korumalardan etten bir duvar oluşmamış halde, Marmaray''a bindiği iddia edildi.
Servis edilen görüntülere bakılırsa Karaismailoğlu bir başına, ayakta seyahat ediyor Marmaray''da; önünde boş koltuk olduğu halde neden ayakta onu da anlayamadım mesela…
Demek ki, benim gibi hijyen takıntısı filan varsa!
*
Yıllardır, makama bisikletle gidip gelen İskandinav politikacıların fotoğraflarına iç geçirdikten sonra "Ne alaka" diyecek halimiz yok; Marmaray''a da binsin, metroya, tramvaya, trene, otobüse, metrobüse de…
De…
Bulunduğu vagondaki bir kişinin bile Karaismailoğlu''nu fark etmemiş olması, Bakan''a bakan bir vatandaşın bile bulunmaması tuhaf gelmedi mi size de?
Biz böyle "cool" millet değiliz arkadaş; samimiyiz, içimizdeki dışımızda, hele de bir siyasetçi görelim "iki çift lafımızı" etmeden geçmeyiz; biz bu ünsüz yazar halimizle memleketimize gidince "Ne olacak bu memleketin hali"ci teyzelerden, amcalardan kurtaramıyoruz kendimizi, mümkün mü Bakan Bey''in es geçilmesi?
*
Yoksa…
Yoksa tanımadılar mı, kabinenin son dönemde en çok tartışılan bakanlığının başındaki kişiyi?
*
Eğer öyleyse…
21/b ihaleleri, "5''li çete" yaftalı ayrıcalıklı müteahhitler, çılgın projeler vesilesiyle en çok tanınması gereken bakanın tanınmıyor olması ayrıca bir garabet değil mi?
Ve de belgesi; tıpkı milletvekilleri gibi, bakanların da toplum nazarında etkisizliğinin; olmadığı savunulan "tek adam" sisteminin?
*
Deniyor ki, "Bakmayın siz o haberim yokmuş gibi çek" pozuna, Bakan Bey''in etrafındakilerin yarısı "sivil"di;
Madem öyle, insan hiç değilse dile düşmesin diye birkaç sevgi gösterisinde bulunmaz mı yahu Bakan''ına?
DODURGA…
Çankırı''ya bağlı Dodurga''da yapılan belediye seçimlerini açık farkla AK Parti kazandı.
"Asıl anket bu" diye kasım kasım kasılıyorlar.
Eh, madem öyle, ne duruyorsunuz, hadi buyurun seçime.
SORU-YORUM
---
Devletin yıllık bütçesinin ilk 6 ayın sonunda suyunu çektiği ortamda, vatandaşın aldığı maaşla ayın sonunu getirebilme ihtimali var mı?
KOPUK
---
Adalet Bakanı, muhalefetin, milletin gerçeğinden kopuk olmasından yakınıyor.
E ne güzel işte, muhalefet partilerinin öncelikli gündemi olan ekonomik kriz, geçim derdi, enflasyon vesair hiçbiri gerçeği yansıtmıyor bu durumda.
İşler tıkırında.
İktidarın şikayet etmek yerine sevinmesi gerekmez mi bu duruma?
Tadını çıkarmak varken, dertleniyorlar; nereden baksan değişik.