Başka açılardan Suriyeli sığınmacılar sorunu

Suriyeli sığınmacıların Türkiye için oluşturduğu ağır tehdidi Sayın Meral Akşener dışında gündemde tutan siyasi lider ve İYİ Parti dışında siyasi parti yok. Emperyalizm ve bilinçsiz AKP rejimi Suriyeli sığınmacıların Türkiye'de kalmasını istiyor. Böyle bir şeyin gerçekleşmesi Türk devleti ve milletinin başına gelebilecek en büyük felakete yol açacak. İYİ Parti, emperyalist bir projeyi tarihe gömme mücadelesi veriyor.

Sığınmacılar ve mülteciler denilince üzerinde durulması gereken olgulardan birisi de bu konu üzerinde çalışan sivil toplum örgütleridir. Bu örgütler sürekli olarak "sığınmacılar geldikleri ülkede kalırlar, geri döndürmeye çalışmak boşuna çabadır" şeklinde bir tezi işliyorlar. Öncelikli olarak şunun altı çizilmelidir ki, bu STÖ'ler mültecilerin ve sığınmacıların varlıkları ile sermaye oluşturmakta, proje yapmakta ve para kazanmaktadırlar. Ellerini ovuşturup bu projelerden elde edecekleri gelirlere odaklı STK'lar, müteahhitler, danışmanlar var. Suriyeli çocuklar için yapılacak 100 okulun ihalesini alınca, parayı aralarında nasıl bölüşüp, hangi model BMW, nerede villa alacağını konuşan müteahhitlerin ses kayıtları internette yayınlandı.

Batı ısrarla almıyor...

Bu STÖ'lerin büyük bir bölümünün Batı tarafından finanse edildiği göz önünde tutulmalıdır. Batı ısrarla almadığı Suriyelilerin Türkiye'de kalması için çalışmaktadır. Çünkü Batı da bilmektedir ki, Türkiye'nin içinde oluşacak güçlü bir Arap milliyetçiliği Türkiye'ye karşı kullanılabilecek büyük bir baskı aracı olacaktır. Bundan dolayı, örneğin AB'nin Türkiye'de desteklediği projelerin hepsi Suriyelilerin Türkiye'ye entegrasyonu projeleridir. Hiç geri dönüş üzerinde çalışılmamıştır. Oysa birçok Suriyeli, ülkesine dönmek istemektedir. En kötü tahminlerde Suriyelilerin yarısının geri dönmek istediği ifade edilmektedir. Eğer, Türk devleti Suriyelilerin geri dönmesi için gereken şartları oluşturursa çok kısa zamanda bu oran %95'lere çıkacaktır. Suriyelilerin çok önemli bir bölümünün bireysel iradesi bile yoktur. Özetle, anne-babaları döndüğü zaman onlar da dönecektir. Türkiye'de yaşayan 0-4 yaş grubundaki Suriyeli sayısı 552 bindir. Suriye hükümeti de Rusya ile iş birliği yaparak bu insanların Suriye'ye dönmesi için çalışmaktadır.

Öte yandan Türk Milletinin çok büyük bir bölümü, sağduyusuyla, bütün medya kaynaklarından yanıltıcı bilgi aktarılmasına rağmen Suriyeli sığınmacıların oluşturduğu tehdidin büyüklüğünü hissetmişlerdir. Bilgi Üniversitesi tarafından yapılan "Kutuplaşan Türkiye" adlı araştırmada seçmenlerin %84-85'inin Suriyelilerin ülkelerine dönmesini istediğini görüyoruz. Bu oran, İYİ Parti seçmeninde %97, MHP seçmeninde %95, CHP seçmeninde %94 ve AKP seçmeninde %84 civarındadır. Türk Milletinin üzerinde uzlaştığı tek şey, Suriyelilerin Türkiye'den gitmesidir. Başka hiçbir konu üzerinde bu kadar büyük bir uzlaşma yoktur. İYİ Parti, Suriyeli sığınmacılar vatanlarına dönsün derken, bu aslında Türk Milletinin talebidir.

Erdoğan neden Suriyelileri Türkiye'de tutmak istiyor?

Emperyalizmin Suriyeli sığınmacıların Türkiye'de kalmasını istemesinin iki nedeni vardır. Birincisi, Suriye'nin kuzeyinde kurulması hedeflenen PKK'istan için coğrafya oluşturmak amacı ile etnik temizlik gerçekleştirmektir. İkincisi için ise önümüzdeki on yıllarda Türkiye'de çıkarılması hedeflenen iç savaş için Suriyeli Araplar aracılığı ile etnik sosyoloji oluşturmaktır.

Emperyalizm Suriyeli sığınmacıların Türkiye'de kalmasını bu nedenlerle isterken Erdoğan da Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık vererek Türkiye'de kalmalarını sağlamak istemektedir. Erdoğan, Suriyelilere Türk vatandaşlığı verme hedefini zamana yayarak Türk halkının tepkilerini kontrol altına alarak vermeyi hedeflemektedir. Çünkü Erdoğan da bilmektedir ki, Türk halkı Suriyeli sığınmacıların ülkelerine dönmelerini istemektedir. Bundan dolayı Erdoğan konuyu zamana yayarak, bazen "Suriyelileri geri yollayacağız" söylemleri ile tepkileri azaltarak hedefine doğru ilerlemektedir. Erdoğan bazen "Suriyelilere vatandaşlık müjdesi" vermekte bazen "Afrin'de ele geçirilecek yerlere Suriyeli sığınmacıların yerleştirileceğini" ifade ederek Türk halkının tepkilerini azaltmaya çalışmaktadır.

Vatandaşın aklına hakaret

Erdoğan'ın Suriyelilere vatandaşlık vermek istemesinin birkaç nedeni vardır. İlk akla gelen neden Suriyelilerin vereceği oylar ile iktidarını güvence altına almayı hedeflemesidir. Bu doğru olmakla beraber tali nedendir.

Erdoğan'ın asıl amacı; Türk devletinin demografik yapısını değiştirerek millet kimliği yerine ümmet kimliğine dayanan yeni bir sosyoloji yaratmaktır. Erdoğan bu sosyoloji üzerinde amaçladığı hilafet rejiminin daha rahat oturacağını düşünüyor.

Yavaş yavaş alıştırma diye adlandırabileceğimiz bir strateji çerçevesinde AKP ileri gelenleri Türk halkını Suriyelilere vatandaşlık verilmesine ikna etmek için vatandaşın aklına hakaret eden gerekçeler bulmaktadırlar. Örneğin Şeref Malkoç, 15 Ocak 2017'de "Ne kadar teşvik edersek edelim Suriyelilerin %80'i kalacak" açıklamasını yapmaktadır. Aslında AKP istememekte ancak gelenler geri dönmedikleri için sanki çaresiz kalmaktadır. Şeref Malkoç, 8 Eylül 2018'de ise "Büyük devlet olmak için büyük nüfusa ihtiyaç var. Suriyeliler Türkiye için büyük fırsata dönüşebilir" diyerek, Suriyeli nüfusu ile Türkiye'nin büyük devlet olacağı gibi bir komikliğe imza atmaktadır.

Eski tarım bakanı Eşref Fakibaba ise, "Biz, Suriyelilere biraz destek verirsek Türkiye'nin sulanabilir arazileri ile her şeyi yapabiliriz. Ben bunu yüzde yüz ile de çalıştırabilsem benim işsizlik oranım bitecek. Şu an 3.5 milyon bizim Suriye'den gelen misafirlerimiz var, kendileri gitse biz onları göndermeyeceğiz, bizim ihtiyacımız var" diyerek, yok ettikleri Türk tarımını Suriyeliler ile ayağa kaldıracağını iddia edebilmektedir.

Özetle, Erdoğan ve AKP propaganda mekanizması Türk halkının büyük bölümünün Suriyelilere vatandaşlık verilmesine karşı çıkmalarına rağmen halkı psikolojik olarak hazırlamaya çalışıyorlar. Öte yandan devlet kurumları da Suriyelilere vatandaşlık verilmesi çalışmalarını yoğunlaştırıyorlar.

"Mahir Eller Projesi"!..

İstanbul'da bir ilçe Millî Eğitim Müdürlüğü'nün resmî yazısında şöyle denilmektedir: "İstanbul Millî Eğitim Müdürlüğü'nün himayelerinde 'MEKTEP' projesi, İstanbul'da ağırladığımız, yakın gelecekte yurttaşlarımız olacak mültecilerin örf, adet ve geleneklerinin yakından tanınması, ilgi, istek ve ihtiyaçları doğrultusunda, eğitim etkinliklerinin düzenlenmesi, karşılıklı kültür alışverişinde bulunarak sosyalleşmelerini, yaşanan travmaların en aza indirgenmesini, toplumsal entegrasyonlarını, kültürümüzü ve dilimizi öğrenen yabancı uyruklu öğrencilerimiz ve velilerimizin başka ülkelere iltica ettikleri durumlarda bile birer kültür elçimiz olmasını da sağlamak amacı ile hazırlanmış, okul, veli ve öğrenci merkezli bir değerler eğitim projesidir." Bu proje ile amaç çok açık bir şekilde ABD'nin, AB'nin, Soros'un, IMF'nin istediği gibi Suriyelileri Türkiye'de kalıcı hale getirmektir. Suriyelilere yakın zamanda vatandaşlık verilmesinin planlanmakta olduğu bu resmî belgeden anlaşılmaktadır.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) eliyle başlatılan, AB tarafından desteklenen "Mahir Eller Projesi" de Suriyelilerin Türkiye'de kalmasının teşviki politikasına çok güzel bir örnek teşkil etmektedir. Sığınmacı başına yaklaşık işletmelere 1.000 TL'lik bir ek ödeme yapılacak.

İstanbul Arel Üniversitesi'nde Norveç Hükümeti tarafından desteklenen 31 Ekim 2018 tarihinde "Suriyeli Kadınları Güçlendirme" adıyla amacı, "Türkiye'de yaşayan Suriyeli göçmen kadınların kadın hakları, mülteci kadın hakları, toplumsal cinsiyet ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet, kadın sağlığı başlıklarında düzenlenecek çalıştaylarla toplumsal farkındalığın artırılarak bilinçlenmenin sağlanması" şeklinde ifade ediliyor. Bu tür örneklerin sayısını artırabiliriz. Özetle, AKP, Suriyelilere vatandaşlık verme yolunda çalışmalarını hızla sürdürüyor.

Erdoğan'ın millî bilinci yıkarak yerine ümmet bilinci ve ümmet sosyolojisi inşa etme rüyası sadece hayaldir. Erdoğan bu hayalinin sonunda bir ne yazık ki böyle giderse ülkemizi etnik cehenneme dönüştürecek bir zemini elleriyle oluşturmaktadır.

Bütün bunlara rağmen 2019 yılı inşallah daha iyi ve güzel bir yıl olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları