Başınıza Denktaş kadar taş düşer inşallah...
Devletimiz KKTC’nin kurucusu rahmetli Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş’a saldırarak siyasi rant elde etmek isteyenler hep olmuştur. Yaşarken, bir çoğu palavradan başka bir şey olmayan bu eleştirilere cevap vermez, bir kısmına ise tarihe not düşmek adına cevap verirdi. Özellikle bir kısım siyasetçi, neredeyse her gün, iliklerine kadar işlemiş düşmanlıkla liderimiz Denktaş’a acımasızca saldırmaya devam etmektedir. Meydanı boş bulduklarını zannederek tarihi gerçekleri, hiç utanmadan ve sıkılmadan değiştireceklerini ve bu yalanlara göre kamuoyu oluşturacaklarını zannedenler vardır. Denktaş’ın çizdiği yolda ant içmiş milyonlar bunlara gereken cevabı her zaman verecektir.
Siyasi hedeflerine ulaşmak için her fırsatta Denktaş’ı bir günah keçisi yerine koyma ayıbını işleyenler kimlerdir, kime hizmet etmektedirler?
Öncellikle Rum tarafındaki eski komünist şimdiki emperyalist piyonu AKEL ile işbirliği içindeki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) oligarşisi her zaman merhum Cumhurbaşkanımızı yerden yere vurmayı maharet saymıştır. Bu zavallılar bir taraftan merhum Cumhurbaşkanımız Denktaş’a saldırırken diğer taraftan da milli davamıza, üzerine titrediğimiz devletimiz KKTC’ye ve Anavatanımız Türkiye’ye de saldırmayı adeta görev edinmiştir.
Bu zümre Cumhurbaşkanı Denktaş’ı Kıbrıs sorununun çözümü önündeki en büyük engel olarak gösterme gafleti içerisine düşecek kadar da şaşırmıştır. İçimizdeki bu AKEL işbirlikçilerine göre Denktaş olmazsa, adada barış gerçekleşecek, Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti kurulacak, AB’ye girilecek, başımıza gökten eurolar yağacak, refah ve huzur içinde yaşamak mümkün olacaktı!
Denktaş, Cumhurbaşkanlığı görevini bıraktığı 2005’ten, aramızdan ayrıldığı bu yılın 13 Ocak tarihine kadar aktif siyasi görevde olmamıştır. AKEL’ci CTP, bu süreçte iktidara gelmiş kendi genel başkanları da, Anavatan Türkiye ve emperyalist Batı’dan estirilen rüzgarlarla Cumhurbaşkanlığı makamına getirilmiştir. 2. Cumhurbaşkanı Talat, Kıbrıs sorununun çözümü için engel gördüğü Denktaş’ın makamında görüşmeci sıfatıyla yoldaşı eski AKEL Genel Sekreteri EOKA’cı faşist Hristo-fiyasko ile müzakereleri sürdürme imkanı bulmuştur. Hükümet eden kendileri, Başbakan kendilerinden, Cumhurbaşkanı kendilerinden, Anavatan Türkiye’deki AKP iktidarı arkalarında, AB ve ABD her fırsatta kendilerini desteklemekte ve sonuç koskocaman bir hezimet. “Hemen Şimdi Hallederiz” sloganıyla geldikleri makamlarda sorunu çözemediler. Sorunu çözemedikleri için de o makamlardan Kıbrıs Türkü tarafından ilk fırsatta indirildiler. Kıbrıs Türkünün karnı palavraya toktur.
Sorunu hemen çözeriz diye devletimizin en üst makamlarını işgal edenler, başarısızlığı kabulleneceklerine, hâlâ daha utanmadan arlanmadan, Denktaş’ı suçlamaya devam etmektedirler. İnsaf be kardeşim, bu kadarı da olmaz; siyasi ihtirasların, koltuk düşkünlüğünün de bir sınırı olmalıdır.
Bunları niye yazdım?
Geçtiğimiz hafta 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, Girne Amerikan Üniversitesi’nde bir özel TV’nin gerçekleştirdiği programa katıldı ve çeşitli açıklamalarda bulundu. Talat, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın müzakereler konusundaki anılarına atıfta bulundu. Talat, Denktaş’ın dönemin TC Dışişleri Bakanı Çağlayangil’e “Görüşmeler başlıyor ne yapayım” dediğini, Çağlayangil’in de kendisine “Ne yapacaksın? Oyala gitsin” cevabını verdiğini, Denktaş’ın da “O gün bugündür oyalıyorum” dediğini aktardı. Denktaş, Anavatan Türkiye ile istişare etmeden, Ankara’ya danışmadan, üzerinde mutabakata varmadan, Türkiye’ye rağmen, hemen hemen hiçbir adım atmamıştır. Denktaş, Türkiye’nin yüksek çıkarlarını, her koşulda, her şeyin üzerinde tutmuştur. Devlet arşivi Denktaş’ın çözüm için gösterdiği gayretleri ortaya koyan yüzlerce belge ile doludur. Talat’ın bunları okumadığı ortadadır.
Gerek KKTC ve gerekse Anavatan Türkiye yetkilileri, yaptıkları açıklamalarda, Rum tarafının uzlaşmaz tutumuna, kaprislerine sonsuza kadar sabır gösterilmesinin mümkün olamayacağını defalarca belirtmiştir. Anavatan Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan, en son Kıbrıs ziyaretinde Rum tarafının kaçamak oynadığını, oyalama taktiği uyguladığını ve sorunun çözümünü ertelemekten yana tavır aldığını belirterek, “Artık bıçak kemiğe dayanmak üzere; kemiğe dayanırsa Türkiye oturur KKTC ile konuşur, tavrını ortaya koyar” diyerek müzakerelerde oyalayanın Rum tarafı olduğunun altını bir kez daha çizmiştir.
Talat’ın, eski Rum Yönetimi Başkanı Glafkos Klerides’in Rum basınına defalarca yaptığı açıklamalarında ve anılarında yazdığı “Biz yıllarca dünyayı oyaladık, ama Türk tarafını ’uzlaşmaz’ göstermeyi de başardık” açıklamasını ön plana çıkarıp, Rum tarafını suçlayacağına, Denktaş’ı suçlaması inanılır gibi değildir. Ancak bir Rum’un yapacağını, bizim 2. Cumhurbaşkanımızın yapmasına ne denebilir? Ben söylemeyeyim siz söyleyin. Benim tek söyleyeceğim; başınıza Denktaş kadar taş düşer inşallah...