Başbakan Eroğlu, yüreklere su serpti...
Güney Kıbrıs’ta haftalık yayımlanan “Kathimerini” gazetesi, Başbakan Derviş Eroğlu ile gerçekleştirdiği söyleşiyi yayınladı. 17 Nisan Milletvekili Genel Seçimlerinde iki devletli çözüm isteyen ve devletimiz KKTC’ye bağlı kitlelerin oyları ile iktidara gelen Başbakan Derviş Eroğlu, Kathimerini gazetesine yaptığı açıklamada kırmızı çizgilerimizin altını çizerken KKTC Cumhurbaşkanı Talat’la da ne kadar tezat içerisinde olduğunu ortaya koydu. Devletimizin iki önemli makamının Milli davamız konusunda bu denli tezat düşünceler içerisinde olmaları oldukça rahatsızlık verici bir durumdur. KKTC Cumhuriyet Meclisi’nde çoğunluğa sahip UBP hükümetinin Kıbrıs siyaseti ile müzakereleri sürdüren Cumhurbaşkanı Talat’ın politikaları taban tabana zıttır. Cumhurbaşkanı Talat’ın şu anda halkın iradesini temsil etmezken Kıbrıs Türkü adına müzakereleri sürdürmesi de bir paradokstur. Demokratik Parlamenter sistemimizin oturmuş ve sindirilmiş temayüllerine göre KKTC Cumhuriyet Meclisi’nin ve iktidardaki Hükümetin yetki ve siyasi belirleyiciliği ile çelişkiler içerisinde olan Cumhurbaşkanı Talat’ın müzakereleri sürdürmesi sizce meşru mudur? Halkın iradesine rağmen Talat sırf AKP hükümeti istiyor diye müzakerelere devam etmeli midir?Başbakan Eroğlu’nun Kathimerini gazetesine verdiği demeçte açıkladığı kırmızı çizgilerimiz Nisan ayında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde KKTC halkının tercihini önemli ölçüde etkileyecektir. Eroğlu’nun bu tarihi açıklamalarını Anavatan Türkiye’deki kardeşlerimle paylaşmak istemekteyim. Annan Planı’na evet diyerek tarihi bir yanlış yapmış olan Kıbrıs Türkü’nün önemli bir bölümü bugün Başbakan Eroğlu’nun açıkladığı görüşleri hararetle desteklemektedir. Anadolu’nun vefakar insanlarının yüreklerine su serpecek görüşler Eroğlu tarafından Rum gazetesine özetle şöyle yansımıştır:
- “İki toplumlu, iki kesimli federasyon; şimdiki durumun devam etmesi ve üzerinde uzlaşıya varılmış bir bölünme seçenekleri arasından sonuncusunu seçiyorum. Çünkü sürdürülebilir olan artık budur”
Uzlaşıya varılmış bölünme en iyi çözümdür; çünkü daha sürdürülebilirdir.
- “Kıbrıs’ta iki halkın, iki devletin, iki demokrasinin varlığını kabul etmelisiniz.”
- “Çıkmazdan ve ilerleme sağlanamamasından tek sorumlu Kıbrıslı Rumlardır”.
-Garantilerin devamı, partenogenez (bakir doğum) ve “çözüm gününe kadar vatandaş olmuş Türkiye’den gelen tüm Türkiyelilerin adada kalması sağlanmalıdır”
- “Her şeyden önce bizim devlet olduğumuz kabul edilmelidir. Yani Güney’de olan Kuzey’de de vardır. Kıbrıslı Rumların olduğu gibi Kıbrıslı Türklerin de ayrı bir halk oldukları kabul edilmelidir. Şu anda adada iki ayrı cumhuriyet olduğu kabul edilmelidir.”
- “Bir çözüme “evet” diyeceksem, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ortadan kalkması ve yeni bir Cumhuriyet oluşması gerekir.”
-Kıbrıslı Rumların Annan Planı’na “hayır” demeleri ve Avrupa Birliği’nin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne verdiği sözlerini yerine getirmemesinden ötürü taksim daha yakında bulunuyor.
- “Her zaman söylediğim şey; çözümsüzlüğün sorumlusunun Kıbrıs Rum tarafı olduğudur.”
- “Eğer Kıbrıs Rum tarafı taksim istemiyorsa, o zaman Kıbrıs Türk tarafıyla anlaşmaya varmalıdır. Eğer çözüm olmazsa, o zaman iki ayrı devlet yollarına devam edecekler.”
Başbakan Eroğlu Kathimerini’ye özetle bunları söylemiştir. Milli çizgimize her zaman sahip çıkmış Başbakan Eroğlu’nun Nisan ayında Kıbrıs Türkünün desteğini alacağı ortadadır. AKP hükümeti, müdahalecilikten vazgeçerek Kıbrıs Türkünün iradesine saygı göstermeli ve Kıbrıs siyasetine gerekli ayarı artık vakit geçirmeden yapmalıdır.