Başbakan Erdoğan’ın 28 Şubatçılara yaptığı kıyak!..
“Erbakan’ı sırtından hançerledin” ..
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu sözlerle Tayyip Erdoğan’ın mağdura yattığı kaleye ustaca bir gol attı. 28 Şubat’ın yıldönümünde Erdoğan, rahmetli Erbakan’ı anar gibi yapıp sahte gözyaşları dökünce, Kılıçdaroğlu, “Sen Erbakan ile helalleştin mi” sorusunu yönelterek yeni bir de siyasi tartışma başlattı.
Oğuzhan Asiltürk ve Şevket Kazan..
Necmettin Erbakan’a siyasi hayatları boyunca hep arka durmuş ve davalarından bir milim bile sapmamış iki isim. Erbakan’ın tüm sırlarına vakıf, en yakınındaki kişiler.
“Tayyip Erdoğan, Erbakan’dan helallik aldı mı” sorusuna onlardan daha doğru cevap verebilecek kimse yok.
Asiltürk ve Kazan’ın bu soruya verdiği oldukça çarpıcı cevapları ilerleyen satırlarda vereceğim.
Önce size muhalefetin AKP’ye yaptığı “28 Şubat’ın ürünüsünüz” yakıştırmasıyla ilgili Ankara’nın dehlizlerinde kalan yaşanmış bir olayı aktarmak istiyorum.
Refah Partisi’ni iktidar getiren 24 Aralık 1995 seçimleri öncesinde grup başkanvekili olan Şevket Kazan’a aracı ile bir mesaj gelir. Dönemin Kara Kuvvetleri Eğitim (daha sonra EDOK) Komutanı Korgeneral İzzettin İyigün çok sıkıntılıdır. İyigün Paşa’nın oğlunun İstanbul’da kurduğu işlerden dolayı oldukça sıkıntılı durumları vardır. Sıkıntılarında çözümü için tek adres o zaman İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Tayyip Erdoğan’dır. Şevket Kazan görüşme talebini kabul edip İzzettin İyigün’ün sıkıntılarını dinledikten sonra Tayyip Erdoğan’ı telefonla Ankara’ya çağırır. Erdoğan gelir, İyigün Paşa ile görüşür İstanbul’a dönüşünde de söz konusu sıkıntıları çözer. Refah Partisi yönetiminde bu diyalog “askere Refah Partisi’ni anlatabilmek” adına aradığı köprü için “iyi fırsat” olarak değerlendirilir.
Seçimler yapılır. Refah Partisi, DYP ile Hükümeti kurar. 28 Şubat sürecine girildiğinde bir sabah herkes gibi Erbakan ve kurmayları da Sincan’da tankların yürütüldüğünü ve komutu verenin İzzettin İyigün Paşa olduğunu duyunca şaşkına döner. Ama bu şaşkınlık sade vatandaşın şaşkınlığına benzemez. Erbakan ve kurmayları önce “tankları yürüten İyigün Paşa mı değil mi” sorusuna cevap arar. Haberler doğrudur. İzzetin İyigün kendisine ulaşabilen Refahlı Bakanlara tek kelime etmemektedir. Düşünülür taşınılır Tayyip Erdoğan’ın devreye sokulması kararına varılır. Ama Erbakan asıl şoku burada yaşar. 28 Şubat sürecinde kendisine kapalı kapılar ardında sert eleştiriler yapan Tayyip Erdoğan, İzzetin İyigün ile görüşmeyi reddeder.
Neden mi?
O başka bir yazının konusu olabilir..
Bu kısa anının ardından şimdi Oğuzhan Asiltürk ve Şevket Kazan’ın, “Erdoğan Erbakan’dan helallik aldı mı” sorusuna verdiği yanıtlara geçelim.
Asiltürk’e sorularımız ve verdiği yanıtlar:
- Recep Tayyip Erdoğan’a rahmetli Erbakan hakkını helal etti mi etmedi mi? Siz en yakınındaki isimlerden birisiniz.
- O kalbinde olan bir şey. Yalnız çok kırıldığı belliydi. Sadece o değil. Arkadaşlar da, hepsi de Erbakan hocanın hem de rahatsızlık zamanında... Böyle bir şey yapınca onlara çok kırılmıştı, çok üzülmüştü.
-En çok neden dolayı kırılmıştı?
-Kendilerini sıfırdan alıp, hatta bırakın parti içerisinde Türkiye’nin idari bakımından en yüksek noktalarına kadar çıkardığı insanlar böyle ihanet edince çok kırıldı. Herkes de öyle olur zaten. Çok üzüldü. Nasıl bunlar bu işi yapıyor diye üzüldü de hakkını helal etti mi o kalbine bağlı..
-Tayyip Erdoğan’ın gelip helallik istemek konusunda bir girişimi oldu mu?
-Hayır. Öyle bir girişimde olduğunu ben bilmiyorum. Çok gizli bir şey olduysa da ondan haberim olmaz. Fakat yani bizim camiamızın bildiği öyle bir şey yok.
-Başbakan, Erbakan’ın hastalığının son günlerinde gelip ziyaret etti mi, en azından telefonla aramış mıydı?
-Yok canım. Yok. Kılıçdaroğlu bir şeyler söylüyor ya. Kılıçdaroğlu söylüyor diye karşı çıkanlar oluyor ama söyledikleri Erdoğan’ın yaptığının ifadesidir. Aralarındaki kavga başka, Hocayla ilgili değerlendirmesi başka.
Şevket Kazan’ın sorularımıza verdiği cevaplara geçelim:
-Erbakan ile Tayyip Erdoğan helalleşmiş miydi?
-Onu bilmiyorum. Herhalde eşinin vefatı dolayısıyla arkadaşlarıyla ziyarete geldiği zaman helalleşti mi, helalleşmedi mi onu kendisine sormak lazım. Şu ana kadar kendisi bir şey söylemiyor. Söylemiyorsa demek ki öyle bir şey olmamış.
-Rahmetli Erbakan, Tayyip Erdoğan ile ilgili en çok neye kırgındı?
-Yapmış olduğu hareketin affı mümkün mü? Koskoca bir dava partisinin 28 Şubat sürecinde gelecek için hakkında değerlendirmeler yapılırken, 2000 yılında yüzde 35, 2005 yılında yüzde 66,9 oy alacak denen bir partiyi, kapatılmayı bahane ederek arkadan vurmak yakışır mı? Ne yaptıysa onu biçecek. Ne yaptıysa aynı şeyler başına gelecek. Ama nasıl gelecek ne şekilde gelecek onu bilemiyorum.
Şevket Kazan’ın son cümlelerinin duygusallıktan öte bir bilgiye dayandığına eminim..
Kazan’a SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak’ın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüştükten sonra, “Abdullah Gül, Erbakan için büyük sürpriz yapacak” sözlerini hatırlattık, sitem dolu bir cevap aldık:
“Arkadaşlara da bir takım duyumlar gelmiş ama şu günde şu anda bir şey olmadığına göre ne zaman, ne olacak. Olsaydı düne kadar olurdu.”
Hafızalarınızı bir kez daha
tazeleyin;
AKP kurulup da ilk seçim arifesinde Milli Görüş tabanına kendilerini affettirmek ve oy kapmak için köy köy, kapı kapı dolaşıp hangi söylemi kullanıyordu?
“Erbakan Hocamızı Çankaya’ya çıkaracağız...”
Çankaya’da bugün oturan kim?
Daha da oturmak isteyen kim?
“Olmaz” deyip kavga edenler kimler?
Şevket Kazan’ın sözlerine çok dikkat etmek lazım!..
Ankara’nın çilesi...
Yaklaşık 1 aydır Ankara’da kar çilesiyle boğuşuyoruz. Ara sokaklarda, kar-buz hiç kalkmadı. Başkentin bir elin parmağı kadar az olan ana caddeleri her yağışta felç oldu. Buna bir de önceki gün ve dün yağan kar eklendi. Meteoroloji bir hafta öncesinden avaz avaz bağırdı. Önlem falan hak getire, kar yağarken bile müdahale edilmedi. Belediye Başkanı Melih Gökçek de herhalde sokağa çıkamadı ki çareyi twitter’dan laf yetiştirmede buldu. Gökçek her zaman olduğu gibi yine suçu kendisine 4 dönemdir Belediye Başkanlığı yaptıran Ankaralılara attı. “Kabak lastikler” , “kayan arabalar” gibi. Gökçek geçen sene de vatandaşlara “Sokakları tuzladık. İnanmazsanız yalayın” demişti.
İnanın bana İstanbulluları çok kıskanıyorum!..
Ya, Gökçek İstanbul’a Belediye Başkanı olsaydı?..