Başbakan doğru söyledi
Biz; Batı’nın ilmini, sanatını almadık; maalesef değerlerimize ters düşen ahlaksızlıklarını aldık. Biz Batı’nın ilmini, sanatını almakta yarış etmeliydik
Başbakan Erdoğan’ın yurt dışında lisanüstü eğitim görmek için gidecek olan öğrenciledre yaptığı konuşmaya bütün gönlümle katılıyorum.
Özellikle Mehmet Akif’in bir şiirinden yola çıkarak yaptığı şu tespiti çok doğrudur: ’İstiklal şairimiz, ’Alınız ilmini Garb’ın alınız sanatını/Veriniz hem de mesainize son süratini’diyor ya... Biz; Batı’nın ilmini, sanatını almadık; maalesef değerlerimize ters düşen ahlaksızlıklarını aldık. Biz Batı’nın ilmini, sanatını almakta yarış etmeliydik. İşte bu adım, Cumhuriyetimizin Banisi’nin de başlattığı bir adımın artarak, hızlanarak devamıdır.’
Gerçeği görelim
Başbakan Erdoğan’ın ne dediğini anlamak için bugün televizyonlarımıza şöyle bir göz atmak yetiyor.
Bu milletin dini kimliği de milli kimliği de artık Türkiye’nin televizyonlarının çoğundan kovulmuş durumdadır. Haber kanallarında bile milletin ahlakını çürütecek programlar devreye sokulmaktadır.
Karşımıza, bedene tapan (etperest) tipler çıkartılmakta; çocuklarımıza bunlar ideal gençlik olarak sunulmaktadır. Kızlarımıza örnek gösterilen tipler; batı toplumlarında bile ayağa düşmüş tiplerdir.
Etperestlik ile başbaşa gelişen bencillik yüzünden; artık vatan, millet, bayrak, din kavramları ilkel ve gereksiz kavramlar gibi gösterilmektedir. Vatanını kişisel çıkarları için hemen satabilecek bir insan tipi hızla yaygınlaşmaktadır.
Bu milletin ana müziği olan Türk halk müziği (Türküler) televizyonlara sokulmamaktadır. Şarkılarımız ise artık öldürülmüştür.
Özellikle büyükşehirlerde ortaya çıkan yeni insan tipi; her türlü yozluğu meziyet haline getiren bir tür canavardır. Saygının, sevginin, yardımlaşmanın reddedildiği bir ortamda yaşadığımızı görmüyor musunuz?
Böyle bir toplumdan; dünyaya yön verecek veya dünya üzerinde ben de varım diyebilecek güç yaratılabilir mi?
Bu yozlaşmanın sebebi de Batı kültürünün en çürük ve bencillik üreten yönlerini almamızdır.
Bilmeliyiz ki beğenmediğimiz Batı insanı; bizim büyük şehirlerde ortaya çıkan yamyam insan tipimiz gibi yozlaşmış değilidr.
* * *
Başbakan Erdoğan, şikayet ve eleştiri makamında değildir. Bu çürük ahlakı yaratan güçlerin başında da basım-yayım kuruluşları geliyor. Bunlara çekidüzen verilmeden gençleri kurtarmak mümkün değildir. Sayın Başbakan; türban için harcadağı emeğin yarısını bu iş için harcarsa yakın Türkiye tarihine büyük bir iş yapmış siyasetçi olarak geçecektir. l Rıza Zelyut / Güneş
*****
Ahlaksızlığı iade edin
“Biz Batının ilmini değil, maalesef ahlaksızlıklarını aldık” sözü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a ait. Bu sözlere yüzde yüz katılıyoruz. Öyleyse zararın neresinden dönülürse kârdır diyerek, derhal batının AHLAKSIZLIKLARINI onlara İADE EDELİM.
Tâbii, bu iâde edilecek ahlaksızlıklar arasında ve en başta, Sayın Başbakan’ın AB’ye girmek için, batıdan aldığı:
- ZİNA’nın suç sayılmaması,
- HOMOSEKSÜELLİĞİN bir hukuku olduğunun teslim edilmesi ve:
- DOMUZ ETİNİN mübah sayılarak, pazarlanmasının meşrû sayılmaması gibi, bizim ahlakımıza aykırı değerlerimize ters düşen kurallar gündeme getirilmeli ve Avrupa Birliği makamlarına bu İADE KARARIMIZ bildirilmelidir.
Kusurların, inkâr değil, ikrar edilmesi ve o kusurlardan dönülmesi elbette ki FAZİLETTİR. Bu sebepten sayın Başbakan’ı bu faziletli görevi yerine getirmeye dâvet ediyoruz.
Zira Milletimizin kâhir ekseriyeti dâhi, bu MİLLİ DEĞERLERİMİZE TERS DÜŞEN, çirkinliklerin alınmasına asla razı değildir.
* S. Arif Emre / Milli Gazete
*****
Mısır ticareti ve harika çocuklar
İki karikatürist arkadaşımız; Musa Kart ile Zafer Timuçin hakkında, Cumhurbaşkanı Gül ile ilgili çizdikleri karikatürlerden yeni soruşturmalar, alınan ifadeleri var. Gerçi Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamada Çankaya’nın başvuru yapmadığı söylenmiş. Adalet Bakanlığı’nın kendiliğinden harekete geçtiği savı doğru olsa da, yargılama konusu olan karikatürlerde yer alan eleştirinin olgusu, Cumhurbaşkanı’nın 16 yaşındaki oğlunun mısır ticareti yapıyor olması ne kadar etik?
Biliyorsunuz medyada çıkan haberlerde yer alan, 16 yaşındaki Gül’ün ticaret yapmak üzere arkadaşları ile şirket kurması yalanlanmadı. Nerede ise harika sanatçı çocuklar gibi, genç yetenekler, girişimciler ölçeğinde, pozitif bir olay olarak pazarlandı. Cumhurbaşkanı Gül konuya ilişkin soruları yanıtlarken, kendisinin bilgisi dışında olduğunu, oğlunun girişimleri ile doğrudan annesinin ilgilendiğini söyledi. AKP siyasi liderliklerinin, Gül-Erdoğan-Unakıtan’ın çocukları başta, çocuklarının ortak özellikleri ticari zekâ yetenekleri. Anlaşılan genel karakter gibi, hepsi de harika çocuklar sıralamasında ülke, dünya çapında ön saflardalar. Şansları mı çok açık, zekâları mı dünya çapında, besbelli Allah “yürü ya kulum” diyor. Ya kurulmuş şirketlerde en üst düzeyde görevlere geliyorlar. Ya da kurdukları şirketler önlenemez yükselişleri yaşıyor. Onlar hep kazanıyor, çok genç yaşta çok büyük mal mülk sahibi oluyorlar..
Şu gerçek çok çıplak ve ortada ki.. dünyanın bir başka ülkesinde seçimle gelmiş siyasi kadroların, gerek kendileri, gerek çocukları, yakın çevreleri üzerinden bu boyutlarda ticari ilişkiler, kazançlar, belgeleri ile ortaya çıksa.. en küçüğünden yasalara aykırılık, suç söz konusu olmasa da, etik olarak, siyaseten o kişilerin siyasi gelecekleri bitmiş olur. Bizde tam tersi, ortaya çıkan utanılası, skandal durumlar pişkinlikle nerede ise güçlülük, başarı, yetenek öyküsüne dönüştürülebiliyor.
* Şükran Soner / Cumhuriyet
*****
GÜNÜN HEZEYANI
Bu kafayla işin zor
Atatürk sahtekarlarına çatıyor kisvesiyle Atatürk’e hakaretlerini gizlemeye çalışıp bunu millete yutturmaya kalkan Engin Ardıç, işi Anıtkabir ziyaretini satanistlerin kedi kesmesine benzetmeye kadar götürdü. İşte Ardıç’ın bu konuda yumurtladığı son cevahir:
İnsanlar “ritüel” severler. Ritüel, ayrıntıları kalıplaştırılmış, değiştirilmesi çok zor, hatta imkânsız bir gösteriler bütünüdür. Anıtkabir ziyareti de böyledir,... , satanistlerin kedi kesmeleri de...
* Engin Ardıç / Akşam