"Bu arada... TFF'yi yıllardır kimin yönettiği meydanda: Göksel Gümüşdağ. Kongre günü gelene kadar Erdoğan kimi işaret edecek."
Bu alıntıyı 1 Mart Cuma günü yayımlanan yazımdan yaptım. Daha sonra Başakşehir'in şampiyonluk yolundaki tek rakibi Galatasaray'a hazırlanan Doğu Slalomu'nu dillendirdim. Bütün bu kurgunun arkasında da Gümüşdağ'ın olduğuna işaret ettim.
Malatya-Başakşehir maçındaki "olmayan penaltı"yı izledikten sonra da "plan, tıkır tıkır işliyor" kanısına vardım.
Fırat Aydınus, yeni TFF başkanına karşı hizmetine başladı. Bir yerde "beni unutma, sadık bendenizim"in ilk sunumunu yaptı. Aydınus'un FIFA kokartını artık kimse engelleyemez.
Destek
Benim bu yazımın yayınından bir gün sonra baktım, Demirören'inkiler öncelikli medyanın büyük bölümü Gümüşdağ propagandasına başladılar. Bunu da Cumhurbaşkanının "eş durumundan akrabası"nın seçilmesini arzuladığına bağladım.
Neticede çift katlı kaymaklı ekmek kadayıfı: "Başakşehir şampiyon ve gelsin Katar sermayesi."
G. Saray kopuyor
Bu arada Erzurum'daki Galatasaray'ın düşüşünün nedeni ise bir türlü çözülemedi. Yorumcularımız o kadar cahil ki rakımın (yükseklik) öneminin farkında bile değiller. Neticede liderle takipçisinin arasındaki puan farkı 8'e çıktı. Haydi hayırlısı...
Emniyet Müdürü Çalışkan'ın açıklaması
Büyükçekmece'de beş bin polisin oy vereceği iddiaları yalanlandı. Bu konuda beni telefonla arayan İstanbul Emniyet Müdürü. Dr. Mustafa Çalışkan "Bu söylentilerin kesinlikle doğru olmadığını" söyledi.
Çalışkan'ın üstünde önemle durduğu buna yasaların izin vermediği idi. Polislerin bir önceki seçimde nerede oy kullandılarsa aynı yerde sandığa gitmelerinin yasayla belirlendiğini ilave etti. Sonra da tüm Büyükçekmece bölgesindeki görevli toplam polis sayısının 500'ü dahi bulmadığını söyledi.
Ben burada Sayın Müdür'e bir başka parantez açmak istiyorum. Konuşma tarzı çok kibar. Dostum Uğur Gür'ün methettiği kadar, hatta daha fazlası var...
Taşyürek'i tanıdık
Kupada yarı finale bileğinin hakkıyla gelen tek takım Ümraniye. Erzin, Erzincan, 1461 Trabzon, F. Bahçe derken Trabzon'u da eledi. Hem de çatır çatır top oynayarak.
Ben dâhil çok kişinin tanımadığı teknik direktör Ahmet Taşyürek, Türkiye liglerine imzasını attı. Üç ayrı kanaldaki konuşmalarını dinledim. Futbol bilgisi ve ummadığımız kültürüyle "Ben de varım" dedi. 45 yaşına yeni basan bu futbol adamına mutlaka daha iyi yerlerde şans tanınmalı.
Gözlemime göre Taşyürek, Süper Lig'e artık hazır. Önemli olan "ona bu şansı verecek" birilerinin çıkması.
Hayal kırıklığı
Ne yalan söyleyeyim, Göztepe-Malatya maçında olay penaltılara kalınca "İzmir takımı yarı finale kaldı" diye düşündüm. Bunun nedeni kalesinde "penaltı canavarı" Beto vardı. Oysa Portekizli futbolcu kullanılan atışların tamamını içeri aldı. Hatta ters köşeye bile gitti. Göztepe taraftarı gibi ben de hayal kırıklığı yaşadım.
Geçen pazar günü ise Beto tekrar "nerde kalmıştık" dedi. Konya'nın penaltısını kurtardı. Bir yerde günah çıkardı.
İnciler
a Spor'dan başlayacağım. Yunus Emre Sel bir türlü koreografi diyemiyor. Ağzından çıkan hep kareografi.
Yine a Spor'da Kerem Canbulat'a takıldım. Akhisar'dan bahsederken "Geçen yıl tarihinin en büyük başarısını elde etti ve Türkiye Kupası'nı kazandı." dedi. Kerem'e sormak istiyorum; "Süper Kupa önemsiz miydi?"
NE DEMEK: TRT'nin yakın dönem yorumcusu Bünyamin Gezer, Türkçe yoksunu. Hakem kurallarını işaret ederken bazı lafların belini kırıyor. Bunları alt alta yazsam, sayfa yetmez. En iyisi tek örnekle yetineyim.
Şu cümlesine dikkat edin; "Vida, koluyla İTTİRİYOR." Emekli emniyetçi gezer"itiyor"u söyleme özürlü mü?
Şimdi de dışarıdan
Barcelona, bu defa Real'i Madrid'de de yendi. Üst üste iki galibiyet Katalan takımını zafer anlamında öne geçirdi. Maçın yıldızı şarkıcı Şakira'nın kocası Piquet idi. İnanılmaz oyun çıkardı.
Hemen aklıma ünlü şarkıcının Vodafone Arena'nın zeminini mahvedişi geldi. Hatırlayın o konser, Beşiktaş'a çok pahalıya mal olmuştu. Zemin tamamen bozuldu.
Bu arada El Clasico'yu yöneten Mayenko'ya da değinmek istiyorum. Öyle bir maç idare etti ki bizim hakemlere ders olarak izlettirilmeli.
GÜNÜN SÖZÜ
"Bunların hepsi hikâye..." Sepp Blatter
