Başakşehir Katarlılara Yılmaz Vural F. Bahçe'ye

Spor yazarı bir yakınım Başakşehir'in Avrupa macerasından kopuşu için ilginç laflar etmişti. Ön elemeler ve grup maçlarında uygulananların strateji olduğunu söylemişti. Önemsemedim. Hatta Burnley'e aleni olarak yattığını iddia etti. Abdullah Avcı'nın sahaya sürdüğü kadro ile Beşiktaş önündeki on birine dikkat etmemi istedi.

Türkiye Kupası'ndan elenişi de yan yana değerlendirdik. Aynı tezleri hatırlattı."Başakşehir, isteyerek elendi" savını tekrarladı. Bu takım elindeki geniş kadroya rağmen sahaya böylesi bir, on bir sürüyorsa "artık uyan" diye konuştu. Sonra da devam etti:

"Amaçları belli. Daha sezon başında, kendilerine tek hedef seçtiler. Ligi kazanmak. Türkiye'yi Şampiyonlar Ligi'nde temsil etmek. Sonraki detayları ise sen yazdın. Yani Katar sermayesini getirecekler."

İkimizin haklılık payının olup olmadığının anlaşılmasına fazla vakit kalmadı.

Göksel Gümüşdağ'ın çok zeki ve ince hesaplı olduğundan şüphemiz yok. Bu defa da müthiş denklemler peşinde olduğu kesin. İBB adaylığından ümidi kesince, bu yolu tercih etmesi doğal. Aksi hâlde, bu kadar pahalı futbolcuyu niye toplasın? Hele Demba Ba transferini gördükten sonra.

Size itirafta bulunayım. Şu kurguya iyice inanmaya başladım.

Bir de güçsüz

Madem futbolla başladık, devam edelim. Fenerbahçe'nin durumu gerçekten yürekler acısı. Takım üçüncü vitesle rampa çıkmaya çalışan kamyon gibi. Yanlış teknik ekip ve futbolcu transferlerinin sonucu ortada.

Dramatik olan hataların devam etmesi. Yetmemiş gibi her yeni gelene kurtarıcı gözüyle bakılması başka çarpıklık. Son olarak Moses'in alınışı da yanlış. Sarı-Lacivertli ekibin rahatlaması için önce "İsa Mesih" mantığından kurtulması gerekiyor. Pili bitmiş futbolcular da öncelikle rakip ve hakemlerle uğraşmaktan vazgeçmeliler.

Küçük bir not da Volkan Demirel için düşelim; "yediği gollere dikkat edin." Ümraniye önündeki tam bir duruş hatasıydı. Arızanın ana nedeni kenar yönetiminde. Biri Harun Tekin'i oynattı öbürü geldi kızağa çekti. Adam meselesi! Futbolda her zaman formda olan formayı almalı.

Sıradaki

Türkiye'nin en önemli camialarından olan Sarı-Lacivertliler'de son tercih belli oldu diyebilirim; Yılmaz Vural. Hem cin gibi, hem de "İyi Fenerbahçeli." Yıllardır Dereağzı'nda yatıyor. "Bana da bir şans verin!" diye yalvarıyor.

Fikir değiştirenler

Hayatımda tanıdığım en tutkun Kanaryasever Necati Bilgiç'ti. İslam Çupi ve ondan neler çektiğimi bir ben bilirim. Ummadığım anda yaklaşırlar sırtımın ortasına yumruk patlatırlardı. Buna rağmen ikisine de kızamazdım. Çünkü kalbi güzel insanlardı. Bilgiç'in özelliği tanıdığı ne kadar gariban varsa angaryalarını bana yıkardı. Sonra da hiç aksatmaksızın ne yaptım diye takip ederdi.

Oğlu Gürcan Bilgiç'in taraftar olarak aynı ekolde olduğunu görüyorum. Eğer aynı kurumda çalışsak babasının diğer özelliklerini taşıyıp taşımadığını öğrenirdim.

Gürcan, Ersun Yanal'ın dönmesi için kampanya başlatanların öncüsüydü. Bilgiç'in Ümraniye maçı sonrası değerlendirmesini dikkatle izledim. Sarf ettiği iki cümleyi buraya alacağım:

* Fenerbahçe seyircisi üzgün değil, kızgın.

* Göreve gelirken -konu Fenerbahçe olunca, gerisi teferruattır- diyen Ersun Yanal, sınıfta kaldı.

Öte yandan kupa faciası sonrası Emre Bol'u göremedim. Belki de bir yerlerde konuşmuş, ben fark etmemiş olabilirim.

***

Şampiyon müdür

Kemal Sonunur, boksumuzun yüz aklarından biridir. Düşünün, 251 maçın tamamını kazanmış bir sporcu. 245'i nakavt, sadece 6'sı sayıyla. "Altın Kuşak" dediğimiz efsane dönemden. 51 ve 54 kilolarda, tam dokuz yıl millî formayı giydi. Hiç yedeği olmadı. Sonunur, şimdilerde emekli emniyet müdürü. Unutulmayan yanlarından biri hem Süleyman Demirel'e hem Turgut Özal'a koruma hizmeti vermesi.

Hazin bir olay

Sonunur'u keşfeden Muvaffak Alkopan. Bu hocanın vefatı Bursa'da Orhan Ayhan'la köfte-piyaz yemeye hazırlanırken gerçekleşmişti. Kalp krizi geçirip Hakk'a yürüdü. Alkopan'ın keşiflerinden biri olan Sonunur'u daha ilk resmî maçında Türkiye şampiyonu "nakavtçı" Doğan Çakın'ın karşısına çıkarması ne kadar adamdan anladığının işaretiydi. Nitekim Sonunur, rakibini tüm müsabaka boyunca dövdü. Yaşı da henüz 17. Sonrası zaten geldi.

Kemal Sonunur'u uzun yıllar sonra TRT Spor'da Orhan Ayhan'la programında izlemek güzeldi. Dünya şampiyonluğunu kazanmış böylesi sporcuların belgeseli gurur vesilemiz olmakta.

GÜNÜN SÖZÜ

Ne kadar az korkarsak, o kadar az tehlikedeyiz. Titus Livius

Yazarın Diğer Yazıları