Barzani'ye bağımsızlık desteği verildi!..
Ne içiyorlarsa aynısından ben de istiyorum!.. Artık dayanılacak hal olmaktan çıktı. Milletin aklı ile zekasıyla alay etmekten bıkmıyorlar. İçinde yaşamaya mahkum edildiğimiz ortamı, akıl ve mantık kuralları ile anlatmak çok uzak ve hatta imkansız hal aldı. Gerçek ötesinin de ötesine geçtik. Öyle skandallara, öyle rezaletlere öyle bahaneler uyduruyorlar ki, bu neyin kafası, neyin kafasını yaşıyorlar anlayabilmek mümkün değil.
Başbakan Binali Yıldırım, çapulcu başı Barzani'nin Türkiye'ye gelişi ile Atatürk ve Esenboğa Havalimanlarının gönderine çekilen sözde Kürdistan paçavrası ile ilgili tepkilere partisinin grup toplantısında pişkin pişkin cevap verdi. Kamuoyunda infiale sebep olan bu skandal ötesini savundu. Aslında, 2 saat önce MHP grup toplantısında konuşan Doktor Devlet Bahçeli kendisine ne de güzel yol göstermiş, kamuoyunun gazının alınması için şunları söyleyerek, formülü önermişti;
"Barzani bayrağının dalgalanması bürokratik bir aymazlık mı, yoksa önü arkası düşünülmüş bir komplonun parçası mıdır?"
Yani, Doktor Bahçeli, Yıldırım'a bu iş için bir bürokratın feda edilmesini yanına da güzel bir komplo senaryosu kurgulanmasını önermişti. Ne de olsa AKP iktidarı bu işler de pek de mahirdi!.. "Aldatıldık"ları afiyetle yiyen bu millet böyle bir senaryoyu da pek ala hazmederdi... 16 Nisan'a giderken çok hassas bir uyarı yapmıştı Bahçeli destekçisi olduğu AKP iktidarına. Ancaak!.. Binali Yıldırım, bu sefer Bahçeli'den atılan can simidini geri çevirdi ve Türk topraklarında göndere çekilen paçavrayı savundu, "Irak Anayasası'na göre orada özel bir yapı vardır. Parlamentosu, başbakanı, bakanı ve bayrağı olan bir yapıdır. Ve bunu dünya da tanıyor" dedi.
Diplomasi ve devlet protokolünde işleyiş çarkını bilenler bunun bir bürokrat hatası olmayacağını iyi bilirler. Yani, bir protokol bürokratı, kafasına göre takılıp, Barzani mutlu olsun diye böyle bir işgüzarlık yapamaz. Böyle temaslarda, heyetlerin oturacağı yerler ve oturma düzeni bile günlerce öncesinden karara bağlanır.
***
Şimdi, ilk bakışta, sözde Kürdistan paçavralarının İstanbul ve Ankara'da göndere çekilmesinin ardından şöyle tepkiler geliştirebilirsiniz:
Bundan sonra, başta Brüksel olmak üzere hiçbir Avrupa ülkesinde kurulan PKK/PYD çadırlarına, düzenlenen kongrelerine tepki gösteremezsiniz. Eğer böyle bir şey yaparsanız, adamlar da çıkar size, Suriye'deki kantonları örnek göstererek, "Orada özel yapıları var. Eş başkanları var, meclisleri var, bayrakları var. Ve bunu ABD de Rusya da tanıyor. Her yerde temsilcilikleri var" der. Yapacak bir şeyiniz kalmaz. Böylece PKK/PYD'nin uluslararası meşrulaşmasına da katkıda bulursunuz.
Eyvallah!.. Bu böyle de, madalyonun esas yüzünü de ıskalamamak lazım. ADSIZ'ın takipçileri, Barzani'nin gelişinden günler öncesinde en az 2-3 kere kaleme aldığım uyarı yazılarını hatırlar. Utanıyorum söylemekten ama haklı çıktım!.. Bir kere, Barzani'nin bu ziyaretini ve görüşme konularını ABD'den izinsiz ve onaysız yaptığını düşünmek abesle iştigaldir. Barzani'nin Ankara temaslarının ardından kulislere sızan taleplerini sırasıyla şöyle özetleyebilirim:
1) Bağımsızlık çabalarımı destekleyin. 2) Musul sonrasına aynı Kerkük'te olduğu gibi ses çıkarmayın. 3) Suriye Kuzeyinde, Irak Kuzeyine olduğu gibi bir yapılanma istiyorsanız, unutmayın Salih Müslim'in muhalifleri Erbil'de. Onları destekleyin.
Diplomatik gözlemciler, Barzani'nin aynı Turgut Özal'a yaptığı gibi, R.Erdoğan'a da "beraber yürüyelim. Beraber kazanalım" politikasında ısrarcı olduğunu vurguluyor. Diplomasi koridorlarında konuşulanlara göre de, Barzani Ankara'dan oldukça memnun bir havada ayrıldı. Deneyimli diplomatlar bu yorumları yaparken, son günlerde iyice gerilen Türkiye-İran ilişkilerine ve Irak merkezi yönetimi ile İran yakınlaşmasına dikkat çekiyorlar. En azından, Barzani'yi Türkiye'ye getirip sözde bayrağını göndere çekmekle Irak merkezi yönetiminin büyük tepkisinin alınabileceği bilinmez mi?.. Pekala bilinir!..
Barzani, Türkiye'den ayrıldıktan sonra kulislerde konuşulanlara göre; bugüne kadar bağımsızlık taleplerine temkinli yaklaşan AKP iktidarı bu sefer daha ılımlı bir yaklaşım sergiledi. Bir manada, yeşil ışık yaktı da diyebiliriz. Kısacası söyleyeceğim, AKP iktidarı sözde paçavraları göndere çekerek, daha görüşmeler başlamadan önce perde arkasını ve mesajı sızdırmıştı; "Ey Barzani bağımsızlık çabalarını destekliyoruz" diye. Binali Yıldırım'ın dünkü açıklaması ile de kuvvetli teyit yapıldı. Bir ülkenin bayrağının yanında eşit seviyede başka bir bayrak bulunması, göndere çekilmesi başka neyi sembolize eder?..
Fakat bilinmelidir ki; 16 Nisan sandığını kurtaracağız diye, Rakka vs. bahanelerle bedelleri çok ağır, coğrafyamızı daha da kana bulayacak çok tehlikeli oyunlardan vazgeçilmiyor. Bir taraftan Suudi Arabistan'ın, Katar'ın arkasına saklanarak sağa sola hesapsızca yumruk sallanıyor. Diğer taraftan Kürdü Kürde kırdırma politikası ile garip stratejiler izleniyor. Çapulcu başının PKK hamiliği yaptığı yıllar unutuluyor. Yarın bir gün yeniden nasıl kanka olabilecekleri hiç mi hesaba katılmıyor?.. Barzani-Talabani ilişkilerinin seyrinden ve Irak'ın nasıl parçalandığından hiç mi ders çıkarılmadı acaba?..