Barolar Birliği Başkanlığı...
Hukuksuzluğun hüküm sürdüğü ülkelerde hukuka en çok hukukçuların ihtiyacı vardır. Digital terörün özel yetkili mahkemeler eliyle legal hale getirilişine yüreğinde vicdan taşıyan insanlarımızın tamamı isyan ediyor. Evrensel hukuk kuralları hiçe sayılarak savunma hakları gasp edilirken hukuku temsil eden en üst kuruluşlardan çıt çıkmıyor. 12 Eylül referandumunda “yetmez ama evet”çilerin desteği ile yapısı değiştirilip güdümlü hale dönüştürülen HSYK’dan vazgeçtik. Barolar Birliği’nin hukuksuzlukla ilgili tek çıkışına rastladınız mı?
Ahsen Coşar, Erdoğan-Öcalan ortaklığına destek verenlerin arasında. “Bu, uzun soluklu bir süreç. O bakımdan hepimizin bu sürece destek vermesi gerekiyor” sözleri ile bunu tescil etmiş oluyor. Ahhlar, vahhlar burada bitmiş değil. Ahsen Coşar, beşer-onar tahliye edilen KCK’lıların da avukatlığına soyunmuş. Kürtçe bilmedikleri halde “Kürtçe savunma yapacağım” diyenlere destek verirken, Lozan Anlaşması’na atıf yapacak kadar işi ileriye götürüyor. “Lozan Anlaşması’nın 39/4-5 maddesi kapsamında bulunmakta olup mahkeme tarafından bu hakka saygı gösterilmesi gerekir” sözlerini sarf ederken Lozan’da azınlık olarak kabul görülenlerin kimler olduğunu unutmuş. Ya da gönlünden geçeni ifade ediyor. Ne de olsa yeni anayasa taslağında “Kürt” kelimesinin geçeceğinden emin gibi...
Yakında Türkiye Barolar Birliği seçimi var. Mevcut başkan Ahsen Coşar’ı Türkiye’yi ilgilendiren mahkemelerde gören var mı? Özel yetkili mahkemelerin tartışılan kararlarında yorumunu duydunuz mu? Hükümetin haksızca yaptığı hakim ve savcı atamalarına itirazını gören var mı? Bu sorulara “Yok” dediğinizi duyar gibi oluyorum.
Günün birinde herkese lazım olacak olan hukuk için ortada görünmeyen Ahsen Coşar, Türkiye’de yabancı hukuk şirketlerinin şube açmasına da sıcak bakanlardan galiba. Yeni hazırlanmakta olan yasalarda yabancı hukuk şirketlerinde Türk avukatların “ucuz işçi” gibi çalıştırılmasına göz yumuluyor. Duruşma salonlarından yaka-paça dışarı atılan avukatlar için kılını kıpırdattı mı acaba? Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığı ile gelen ağası giden paşası mı yoksa? Yeter ki o koltukta otursun, öyle mi?
Yağma yok... AKP faşizmine karşı kale gibi duran Ankara ve İstanbul Barolarının başta Silivri duruşmaları olmak üzere hukuksuzluk karşısındaki mücadelelerini bu sütunlardan yazdığımız gibi her fırsatta televizyon ekranlarında dile getirdik. Türkiye’nin iki büyük barosu ile beraber 50’den fazla ildeki baro başkan ve yöneticileri kararını verdi bile... Meslek namusuna sahip avukatlar kendilerini temsil edecek gerçek hukukçu konusunda mutabakata vardı. Küresel emperyalistlerle beraber, AKP’nin korkulu rüyası Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nu Türkiye Barolar Birliği Başkan adayı olarak ilan ettiler. Dedesi merhum Turhan Feyzioğlu Cumhuriyet tarihinin en önemli Atatürkçüsüydü. Hem de gerçek anlamda Atatürkçü... Torunu Metin Bey de öyledir. Yüreğinde vatan sevgisi olan, Türkiye’nin geleceğinden endişe duyan avukatlar bu seçim mesleğinizin namusudur. “Türkiye’de hukukçular var” dedirtmek için Metin Feyzioğlu’na destek verin...