Baro seçimlerine dikkat!
Günün birinde her insana gerekli olan hukuk da vesayet altına alınmaya çalışılıyor. Özel yetkili polislerin hazırlayıp, özel yetkili mahkemelerde görülen davalar kamu vicdanını kanatıyor. AKP’nin “yargı reformu” adıyla yargıyı siyasallaştırıp, vesayet altına alışı karşısında hazırlıksız yakalanan muhalefet partilerinin durumu evlere şenlik...
Andolu’yu istila eden Moğol ordusu gibi önüne çıkan her şeyi mahvetmekte mahir olan hükümet, federasyon seçimlerinden, kooperatiflere, sulama birliklerine kadar el atmadığı yer kalmadı. Cumhuriyet tarihinde ilk defa rastlanan “blok oy” marifetiyle Yargıtay’dan Danıştay’a sirayet etmedikleri yer kalmadı. Patinaj yaptıkları yerlerin başında barolar var. İstanbul’da otuz binden, Ankara’da onbir binden fazla avukatın üye olduğu dünyanın en önemli barolarını ele geçirmek için geliştirmedikleri taktik yok. Hedefe giden her yol mübah olduğu için “kirli ittifak” lardan da kaçınmıyorlar. Hükümet olmanın avantajı, devlet imkanları, akla hayale gelmedik vaatlerle bazı küçük şehirlerde baroları parti temsilcilikleri haline getirmeyi başardılar. Ama İstanbul’da “hukukun üstünlüğüne inanan hukuk adamları” Prof. Dr. Ümit Kocasakal ismi etrafında bütünleşti. Ankara’da Prof. Dr. Metin Feyzioğlu’nu aşamadılar. Başkentte hafta sonu yine baro başkanı seçilecek. Gazeteciliğin yanında hukukçu adayı olarak baro seçimlerine kafa yormayı vazife saydım.
***
Ankara’daki her seçimde 5-6 grup aday çıkarır. Bu defa AKP’nin tezgahı ile, “böl-parçala-yut” girişimi sahnelenmek isteniyor. Büyükşehirlerde, okumuş, kültür seviyesi yüksek kesimlerden oy alamayan AKP, yarışta resmen görünmese de piyonlarını sürüyor. Devrimci Demokratik Avukatlar Grubu adayı Medeni Ayhan’ın İmralı’daki bebek katilinin avukatlığını yaptığını, BDP-PKK çizgisinde olduğunu herkes biliyor. Güdümlü solun diğer adayı Çağdaş Avukatlar Grubu’ndan Recai Görgülü... Ancak Ankaralı hukukçular “korsan liste” ismini vermişler. “Baroda Birlik Grubu” ise İlhan Masarifoğlu’nu aday çıkarmış. “Değişimciler” Eyüphan Korkmaz ismini öne sürmüşler. Müzmin muhaliflerin hiç şansı yok. Benim dikkatimi çeken “Milliyetçi Avukatlar Grubu” adına ortaya çıkan Alpaslan Sucu, “Müdafaa-i Hukuk İçin Baroda Milliyetçi Tercih” sloganı ile sahnede. Oysa Alpaslan Sucu’nun 12 Eylül Referandumu’nda “Evet” kampanyasında AKP militanı gibi çalıştığına bütün Ankara şahit. Hem milliyetçilik hem de “Evet” çilik... Olacak şey değil. Milliyetçi avukatların bu ağa takılmayacağına inanıyorum.
Son yıllarımın önemli bir kısmı mahkemelerde geçiyor. Digital terörün izlerini sürerken, sahtecilik çetesinin faaliyetlerini gördüm. Gazi avukat Serdar Öztürk’ün gözleriyle gördüğü ajanlara henüz suçüstü yapmasak da durumun vahametine tanığım.
***
Başkentte milliyetçi-ülkücü- Atatürkçü avukatlarla istişare niteliğinde görüşmeler yaptım. Sosyal demokratı, demokratik solcusu, ulusalcısı, sosyalisti dahil Türkiye’nin gidişatından rahatsız olanların ittifakla oy vereceği isim Prof. Dr. Metin Feyzioğlu. Kayserili hemşerim Metin Hoca, baba dostumuz merhum Turhan Feyzioğlu’nun torunu, vatanseverliğinden, Atatürkçü’lüğünden, milliyetçiliğinden kimsenin şüphe duymayacağı aileden geliyor. Üniversite kariyeri, hukuk alanındaki başarısı, gelişen olaylar karşısındaki duruşu ile Feyzioğlu sadece Ankara Baro Başkanlığı’na değil, Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı’na da layıktır. AKP takımının bütün kaleleri işgal etme planlarına karşılık Ankara’daki hukuk kalesinin tahkimatı kuvvetli. Sadece Ankara’yı değil baro ve benzeri seçimlerin yapılacağı bütün illerdeki gelişmeleri fırsat buldukça bu sütunlardan paylaşmaya çalışacağım.
***
Suriye ile savaş tezgahında provokatörler rollerini iyi oynuyor. Taşeronluk için elini ovuşturanlardaki heyecan ve gayret ise mide bulandırıcı. Top mermisi mi, havan mı, tartışmalarına da gülüyorum... Uçağımızın düşürülmesi bile gizemini korurken tam tam sesleriyle savaşa girmek, ABD ve İsrail’in ekmeğine yağ sürmek olur...
Gelelim Turgut Özal’ın kabrinin açılmasına... Adli Tıp araştırmasından ne çıkar bilemem. Ama burnuma yine kötü kokular geliyor. Yıllarca suyun içinde kalmış cesetten alınan numunelerden halkın bilmediği bir madde çıkarsa (ki çıkabilir) “Sizi gidi Ergenekoncular, Balyozcular” çığlıkları gökkubbeyi çınlatabilir. O dönemde görev yapan askerlerin birer birer derdest edilmesi işten bile değil. Bu esnada Suriye’ye askeri müdahaleye karşı çıkan subayların arta kalanlarının tasfiyesi için de fırsat doğmuş olur. Türk ordusunda önümüzdeki günlerde başka operasyonlar da yapılacak. Peşini bırakmayıp yazacağız...