Bankalar da enflasyon vergisi alıyor!..

Finansal yatırım araçlarının ocak ayı itibariyle nominal ve reel getiri oranları TÜİK tarafından açıklandı. Ocaktan - ocağa son bir yılda TÜFE'ye göre indirgenmiş reel getiri oranları şöyle oldu;

* Altın; yüzde 30,02

* Euro; yüzde 19,07

* BİST 100; yüzde 11,61

* Mevduat Brüt faizi; yüzde - 12,16

* DİBS; yüzde -15,92

Mevduat faizi ve devlet iç borçlanma senetleri, eksi reel faiz getirdi. Yani bir yıl önce bankaya 100 lira mevduat yatıran tasarruf sahibinin, faizi de aldıktan sonra elinde satın alma gücü olarak 87 lira 84 kuruş kaldı. Aradaki fark, satın alma gücü olarak bankaya geçti. Yani bankalar aynen devlet gibi, tasarruf sahibinden enflasyon vergisi almış oldular.

Bunun bir nedeni, hükümetin bilerek veya bilmeyerek sürekli faizlerle oynamasıdır. Gerçekte ise faiz tek başına hiçbir zaman etkili bir araç olmaz. Tersine bozucu etkileri daha fazladır. Bunu kur şokları ile de yaşadık. Buna rağmen hükümet neden sürekli faizi şer olarak kabul ediyor? Anlaşılmıyor.

İkincisi, Bankaların kartelleşmesidir. Bankalar el birliği ile Mevduat faizini düşük tutuyor. Buna karşılık kredi faizlerini de yüksek tutuyor. Merkez Bankası banka ve kredi kartlarında azami faiz oranlarını tespit ediyor, ancak mevduatta asgari faiz oranlarını tespit etmiyor. Hükümetin de bu alanda bir yasa çıkarma niyeti de yok. Bu güne kadar da olmadı.

Öte yandan eksi faiz devletinde işine geliyor. Devlet iç borçlanma senetlerinde yıllık reel getiri oranı da yüzde eksi 12,6 oldu. Yani devlete 100 lira borç veren aynı zamanda 12,6 lira da enflasyon vergisi ödedi.

Aslında tasarruf sahibine faiz oyunu on yıldan beridir devam ediyor. İşin farkına varanlar dövize ve altına yöneliyor. Hükümette zaman zaman döviz pişman eder gibi söylemlerde bulunuyor.

Diğer Finansal yatırım araçları da, emme basma tulumba gibi bir sene kar, ertesi sene zarar yazıyor. Bu durum bizim piyasayı aynı zamanda dünyanın en kırılgan piyasası haline getirdi.

BİST 100 rekor artışlardan sonra şimdi düşmeye başladı. Yabancılar son iki haftada 611 milyon dolarlık satış yaptı. Demek ki yabancılar, indirme ve bindirme yapıyorlar. Bunlar yalnızca spekülatörler mi? Yoksa borsada bizim bilemediğimiz gizli oyunlar mı var? Buna rağmen on yıllık sonuca bakarsak Borsada reel getiri düşük kalmış. Buradan çıkaracağımız en önemli ders, küçük tasarruf sahibinin borsadan uzak kalmasıdır.

Yukarıdaki tabloda, basit aritmetik artışa göre on yılda en yüksek reel getiriyi altın sağlamış. Sonrasında dolar sağlamış.

Aslına bakarsak, küreselleşme tökezlemeye başladı. Küreselleşmeye monetarist politikalar hakim oldu. Fiktif artışlar ve fiktif piyasaların çökme riski yüksektir. Bir haftada yüksek çıkış ve iniş yaşayan finansal araçlar, aynı zamanda global piyasaların da aşırı kırılgan olduğunu gösteriyor. Söz gelimi Kripto para birimi Bitcoin, geçenlerde hafta sonu ulaştığı 41.946.74 dolarlık yeni zirveden, ABD tahvillerindeki hızı artışın da etkisiyle yeniden 33,000 dolar düzeyine kadar geriledi.

Krizler spekülatif şişme ve aşırı kırılganlaşan piyasalarda, ortaya çıkan otomatik düzeltme hareketidir. Benim korkum dünyada yeni ve 2009 yılından daha ağır bir kriz olmasıdır.

Yazarın Diğer Yazıları