Bana şakşakçılarını söyle; sana hangi yolda olduğunu söyleyeyim

AKP’nin açamadığı “Kürt açılımı”nı açmaya talip olan Kılıçdaroğlu, Coşkun ve Özdil gibi Atatürkçü çizgideki yazarlardan sert tepki görürken medyadaki “muhafazakar-neoliberal koalisyonu”ndan alkış aldı!


Kaynak Bey ile Oynak Bey!
- Hoş geldin kaynak efendi.
- Hoş bulduk oynak bey.
- Geç otur şöyle lütfen... Sana cibiliyetsiz, yüz karası, seviyesiz, vizyonsuz, dik duramayan, çapsız, yeteneksiz, sığ ve iftiracı dediğim için kusura bakma n’oolur, miting atmosferi filan, malum.
- Rica ederim... Sen de sana ahlaksız, ikiyüzlü, zalim, omurgasız, gözü dönmüş, küstah, insanda biraz utanma olur, vicdansız, hayatımda bu kadar yalancı görmedim dediğime bakma lütfen, gönül koyma.
- Yok canım, siyasette küslük olmaz, sen bana din tüccarı, geri kafalı, ormanda mı yetiştin diye sorunca, ben de sana mecburen, sen ne diyorsun be, amatör şeyhülislam, fırıldaklığı bırak, kıvırmadan konuş, oy kullanmayı bile beceremedin, akşam ne yediğini hatırlıyor musun diye sormak zorunda kalmıştım, men dakka dukka hesabı... Ne ikram edebilirim?
- Orta kahve mümkünse... E tabii, sen bana, edepten adaptan uzaksın, bu tertemiz alnımı senin o lekeli dudaklarına sürdürmem, etrafa zehir saçıyorsun, ruh halin hastalıklı deyince, bana da, kul hakkı yiyenin alnı temiz olmaz, bunun elleri de temiz değil, yatacak yeri yok, kıvırma olur da 180 derecelik kıvırmayı bunda gördüm, tipik bi vaka, maskeni indireceğim demekten başka çare kalmamıştı haliyle... Bu kadar lafın üstüne, bi bardak da soğuk su rica edebilir miyim?
- İstersen psikolojik süt vereyim, sütlü kave olsun! Şaka şaka, suratını asma... Bak şimdiden söyleyeyim, havaya bakıcam, görüşmemiz olumlu karşılanmadıysa, salı günü sana giydiricem haberin olsun, dürüst ol dürüst, istismarcı falan diycem, aman diim darılma.
- Boşuna şark kurnazı demiyorum sana! Ben de iki tane konuşma hazırladım zaten salı derbisi için... Birinde umutlu olduğumu söyliycem, diğerinde umut simsarı olduğunu anlatıcam, duruma göre artık.
- Abi, arada sana da köstebek demiştim, kurban olayım kırılma, hakaret olarak şeyetme yani.
- Canın sağ olsun... Ahlak yoksunu, çirkin, müfteri, külliyen yalancı dememe cevap vermeyip, mevzuyu uzatmadığın için asıl ben sana teşekkür ederim kardeşim.
- Uzlaştığımıza göre, tamamız galiba. Ben benimkileri tembihledim, şahane şeyler konuştuğumuzu yazacaklar. Ama, sen de, hani sen seçildiğinde masaya çıkıp alkışlayan arkadaşın kulağını çek biraz.
- Merak etme, benimkiler seninkilerin tivit’lerini takip ediyor, ona göre pozisyon alacaklar... Ama, sen de şu gözlüklü şişko’yu uyar azıcık, yalakalık yapayım derken kantarın topuzunu kaçırıyor.
Yılmaz Özdil / Hürriyet

+++

“Sana mı düştü” diye itiraz etmişti
AKP, açamadığı açılımın içinde ne olduğunu tabii ki biliyordu... Nitekim teröristleri davul zurna ile karşılamaları, ayaklarına mahkeme götürüp onları aklamaları, kapalı açılımın gözüken tek ucuydu... Ama “açılımın” daha fazlasını, Türk milletinden utanıp açamadılar...
Yeni CHP’ye mi düştü açmak?.
Bekir Coşkun / Cumhuriyet
(5 Haziran 2012)

+++

İşte destek çıkanlar

SHP çizgisine döndü
1989 tarihli ‘SHP Kürt Raporu’gibi çıkışları da var şimdilerde CHP’de toplanmış siyasi çizginin... Umudumu daha da artıran, çelişik tavırları ve şaşırtıcı söylemleri yüzünden sürekli eleştirilere muhatap olan CHP’nin, Kemal Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığıyla birlikte, eski şartlanmışlıklarının bazılarından kurtulduğu gerçeğidir.
Fehmi Koru / Star

Gaz veren de var
Kılıçdaroğlu’nun ‘Kürt girişimi’ni CHP ve kendi liderliği için büyük bir şans olarak görüyorum. Eğer süreç başarılı olursa CHP’nin oyları kesinlikle yükselir, Kılıçdaroğlu da genel başkanlıktan gerçek bir liderliğe yükselir.
Sedat Laçiner / Star

Yeni süreci başlatan CHP’yi
kutluyoruz.
Derya Sazak / Milliyet

Türkleri “ikna” aracı
Kürt sorunu aynı zamanda ‘Türk sorunu’dur. Kürt sorunu yalnız Kürtlerle değil, aynı zamanda ‘Türkler’le çözülür... Türk kamuoyu’nu ikna etmeden yol alabilmek uzak ihtimaldir.
Erdoğan-Kılıçdaroğlu buluşmasını bunun için önemsiyorum.
Hasan Cemal / Milliyet

“Yapıcı” ittifak
Şimdiye kadar yapıcı muhalefet arayışlarımız vardı. Başbakan, Kılıçdaroğlu’na randevu vererek, önerisini destekleyerek ve yapıcı ikinci bir öneride bulunarak, “yapıcı iktidarın” bir örneğini verdi.
Abdülkadir Selvi / Yeni Şafak

Yeni CHP
bunun için var

CHP inisiyatifi, önemli ve tarihi bir adım. Bir köşesinde Sezgin Tanrıkulu gibi Kürtlerin ve liberallerin güvendiği bir isim, diğer ucunda Faruk Loğoğlu gibi devlet geleneğini ve laik hassasiyetleri yakın tanıyan bir diplomat var. Akan kanı durdurmaya çalışmanın ‘doğru zamanı’ yok. “Yeni CHP” zaten bu günler için var.
Aslı Aydıntaşbaş / Milliyet

Bakış açıları aynı
Erdoğan ile Kılıçdaroğlu’nun bir “Yol haritası” üstünde anlaşamaması için hiçbir neden yok. Temelde, her ikisinin de bakışı hemen hemen aynı yönde.
Mehmet Ali Birand / Posta

+++

İzleyenlerin
yüzü kızardı

İzleyenler “o konuştukça biz yerin dibine girdik” deyince merak ettim; Taha Akyol kaç yıllık gazetecileri “gazeteciyiz” demekten utanır hale getirecek neler söylemiş olabilirdi; karşısında Başbakan var ya; birkaç çanak soru belki... İzledim, ne çanağı, ne çömleği; üzerine yağ varili düşmüş gibiydi. Tam soracak gibi oluyor etraf vıcık vıcık ya; hooop yine o yalpalama, kaçınılmaz takla ve güüüüm!
Bilirkişi edasında girizgah yapınca ciddi bir soru umuyorsunuz ama bakın ne buluyorsunuz: “Siz bu tavrı başlattığınızda Baykal 3 yere kamera kuracağız falan... Ne amaçla söylediği de belli... Ağzınızdan bir şey çıktığında bunu cımbızlayıp seçip piyasada kullanmak. Bugünkü CHP de çok farklı geliyor bana!..”
Nitelendirmek istemiyorum, ortam yağlı kalemim kayar maksadını aşan bir ifade çıkar. İnsan kendine bunu neden/nasıl yapar; siz verin kararını.
Bir “Aman Başbakan yanlış anlaşılmasın” telaşı... Mustafa Karaalioğlu var orada; baş yandaş kılını kıpırdatmıyorken Akyol’a ne oluyorsa! İki lafın arasında “Bütün bunları destekliyorum” diye mektup yolluyor. Beni bitiren “AKP’nin Güneydoğu’da aldığı her oyu tapu senedi gibi görüyorum” çıkışı oldu. Yayına katılan diğer üç gazeteci Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olacağı önkabulüyle sorduğu soruda koptu; ekranda dalga konusuydu.
Pencere önü çiçeği değil ya, “soru sorsun” diye oraya oturtuldu. İlk lafı “Soru sormayacağım” oldu!
Başbakan’ın söylediği çok önemli sözlerin altını çizecekmiş: “AKP %50’nin üzerinde oy alan bir parti, CHP % 25’in üzerinde oy alan bir parti. İkisinin yaratacağı iklim diğerlerini kim olursa olsun daha fazla marjinalleştirir ve çözümü kolaylaştırır. Altını çizmek için söyledim!”
Köşesinden millete demokrasi dersleri veren Akyol Erdoğan’a toplumun % 25’ini yoksayma aklını verirken, anılarından, fikir dünyalarından, referans listelerinden onun adının üstünü “çizen” birileri de olmuştur herhalde! Ama ne gam... Başbakan, yayının bir yerinde “Taha Bey daha iyi bilir” dedi ya; bu cümle süper kurşunsuz benzin gibi gelmiştir kalemine...

Yazarın Diğer Yazıları