Balyoz’un “gerekçesini” oluşturan kitaba yazarından ya
Candan Yıldızhan, tutukluluklarının 13. ayında hakim karşısına çıkan yetmiş iki “28 Şubat” tutuklusundan üçünün, mahkemeden “hiçbir talepte” bulunmadığını hatırlatıyor.
“Sizden tahliye dahil hiçbir şey istemiyorum” diyen bu üç tutuklu MHP İstanbul Milletvekili (E) Korg. Engin Alan, (E) Hv. Korg. Vural Avarve (E) Öğ. Alb. Alican Türk...
***
“Türk ordusu”nda komuta kademesinde görev yapmış bu üç subayın, nasıl olup da “Türkiye yargısı”ndan “adalet”dahil “hiçbir şey beklemez” hale geldiğini anlamamıza yarayacak e-posta, Balyoz Davası’nın azimli avukatlarından birinden; Hüseyin Ersöz’den geldi birkaç gün önce.
“Kimden aldığı halen belirlenemeyen CD’leri o tarihte Beşiktaş Adliyesi’nde görevli olan Özel Yetkili Savcılara teslim ederek” Balyoz soruşturmasının zemini hazırlayan Taraf Muhabiri Mehmet Baransu’nun, davaya dair iddialarını yinelediği “Karargah” kitabından bir paragraf aktarıyor Ersöz:
“Albay Münger, beni son derece nazik ve güler yüzle karşılamış, ” Türkiye’nin konuştuğu adamla tanışalım “ diyerek elini uzatmıştı. Albay Münger, benimle tanışmak ve isteğim halinde Balyoz soruşturmasıyla ilgili bilgime başvurmak istediğini belirtiyordu. Münger’e yardım etmek için elimden geleni yapacağımı söyledim ve merak ettiği soruları cevapladım. (...) Albay Münger’e Sabah gazetesinde yer alan haberin doğru olup olmadığını sordum. Albay Münger “Delikanlı gibi sana raporu göstereyim” diyerek, dosyanın içerisinden 34 sayfalık raporu çıkarttı ve yazılmamak kaydıyla bana okuttu. (...) Münger, eğer iddialar doğruysa, bu bir darbe planı raporudur farazisiyle raporu okumamı istiyordu. Raporu okuduktan sonra Albay Münger’e yazılmamak kaydıyla Balyoz Darbe Planı çerçevesinde sorular sormuş ve açık yüreklilikle bazı cevaplar almıştım. Münger’in verdiği cevaplardan 2003 yılında seminer adı altında yapılan toplantıda sınırların aşıldığı izlenimini almıştım...” (s.494-499)
H H H
Adı geçen Bülent Münger, dönemin 1. Ordu Askeri Savcısı.
Balyoz sanıkları “Karargah” kitabında yer alan ifadeler sebebi ile Askeri Savcı Bülent Münger hakkında suç duyurusunda bulunmuş, yürütülen soruşturma neticesinde Münger hakkında “Görevi Kötüye Kullanmak” suçundan Askeri Yargıtay’da dava açılmıştı.
Baransu da bu davanın tanıkları arasındaydı.
Ersöz’ün aktardığı ikinci paragraf, işte bu davanın tutanaklarından. Bakın “Karargah”ta söylediklerinden nasıl şaşıyor Baransu hakim önünde:
“...Ben o gün Sabah gazetesinde çıkan Balyoz Davası ile ilgili haberleri kastederek bunun doğru olup olmadığını, keza, raporun doğru olup olmadığını kendisine sordum. Bülent Münger bana haberin doğru olmadığını ve Sabah gazetesinin önemli bir hususu atladığını veya sakladığını söyledi. Yoksa soruşturmayla ilgili olarak bana herhangi bir bilgi vermiş değildir. (...) Ben Bülent Münger’le görüşmemiz sırasında Ahmet Erdoğan tarafından hazırlanmış olan bilirkişi raporunu okumuş değilim. Zaten Bülent Münger raporu bana vermedi. Sadece raporun bir bölümünün daha doğrusu Sabah gazetesinde yayınlanmış olan bölümünün faraziyeye dayandığına ilişkin kısmını uzaktan göstererek okudu... Bana okuduğu bölüm bir veya iki satırdan ibaretti. Bunun dışında Karargah isimli kitabımda yazıldığı gibi bilirkişi raporunun tamamını okumuş değilim. Kitapta o kısım yanlış yazılmış olabilir.”
***
Baransu, kendi kitabında yazanlardan bihaber mi?
“Kitapta yanlış yazılmış” ne demek, kitabı yazan kendisi değil mi?
Velev ki “yanlış yazılmış”, neden ifadeye çağrılana kadar bu “yanlış”ı düzeltme gereği görmedi?
Yüzlerce Türk subayını zan altında bırakan diğer ifadelerin “yanlışlıkla” yazılıp yazılmadığından, artık kim, nasıl emin olabilir peki?