Balyoz'a dair sorular... Eğer cevaplanabilirse...
Balyoz Davası ile ilgili çok değişik yorumlar yapıldı. Sizlere bu yazı ile çok farklı bir bakış açısı sunmak istedim. Onun için eski Milli Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri (Vecdi Gönül dönemi) emekli Kurmay Albay Ümit Yalım’ın görüşlerine başvurdum.
“Niye, Ümit Yalım?” diye soracak olursanız, çünkü; bu isim hem bir dönemin canlı tanığı hem de olayları hala yakından takip edip vatanı ve milleti için kafa yoruyor. Demokrat Parti Yüksek Danışma Kurulu Üyesi de olan Ümit Yalım, kılı kırk yaran ve belgesiz konuşmayan bir kişiliğe sahip. Bu tanıtıcı girizgâhtan sonra bir döneme yakın tanıklık yapan Ümit Yalım’dan Balyoz kararlarını değerlendirmesini istedim, İşte cevabı;
“Balyoz davasında alınan kararlar ve verilen cezalar hükümsüzdür. Çünkü söz konusu davaya bakan sivil mahkeme, asker kişileri soruşturmak ve yargılamakla görevli ve yetkili değildir. AKP’nin 9 Temmuz 2009’da gece yarısı çıkardığı kanunla, sivil mahkemelere, barış zamanında, CMK 250 kapsamındaki toplam 33 suçtan herhangi birini işlemeleri halinde asker kişileri soruşturma ve yargılama yetkisi verilmiştir.
Ana Muhalefet Partisi CHP, konu ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açmıştır. Anayasa Mahkemesi, 21 Ocak 2010 tarihinde, yasayı Anayasa’nın 145’inci maddesine aykırı bularak iptal etmiştir. Böylece, CMK 250’de belirtilen suçları işleyen asker kişilere sivil yargı yolu kapanmış, görev yeniden ve tamamen askeri mahkemelere verilmiştir.
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan referandum ile Anayasa’nın 145 ve 148’inci maddelerinde, askeri yargılama ile ilgili olarak sınırlı bir değişiklik yapılmıştır. Ancak aradan 2 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen, hala uyum yasaları çıkarılmamıştır. 5 Temmuz 2012’de çıkarılan 3’ncü yargı paketinde de, CMK 250, Terörle Mücadele Kanunu 10 olarak değiştirilmiş ancak anayasa değişikliklerine uyumlu yasalar çıkarılmamıştır. TMK 10’a göre, “Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay’ın yargılayacağı kişilere ilişkin hükümler ile askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklıdır.” Yani bu madde ile Anayasa Mahkemesi’nin 21 Ocak 2010’da, CMK 250’ye son şeklini vererek, asker kişilere sivil yargı yolunu kapattığı madde aynıdır. CMK 3’e göre, mahkemelerin görevleri kanunla belirlenir. Hali hazırda, sivil mahkemelere, CMK 250 / TMK 10’da belirtilen suçlar kapsamında, asker kişileri yargılama görevi veren hiçbir kanun maddesi yoktur. Peki, AKP aradan 2 yıldan fazla bir süre geçmesine rağmen neden uyum yasası çıkarmıyor, çıkaramıyor? Çünkü uyum yasası çıktığı anda 28 Şubat ve e-Muhtıra birilerine çok fena dokunacak.”
“Balyoz davasına bakan mahkeme, görevli ve yetkili olmadığı için, Yargıtay’ da temyiz mahkemesi olarak görevli ve yetkili değildir” diyen Ümit Yalım, “ilginç” ayrıntılara da girdi;
“Davada delil olarak sunulan dijital belgelerin Amerikalılar tarafından hazırlandığı ve yerli işbirlikçiler tarafından da Türkçeye çevrildiği açıkça görülmektedir. Davada delil olarak sunulan ve 1’inci Ordu Kozmik Büro’dan çalındığı söylenen CD’lerin Tayyip Erdoğan’a teslim edildiği iddia ediliyor. Hilmi Özkök, 1999-2000 yılları arasında 1’inci Ordu Komutanlığı yaptı ve Ordu’nun Kozmik Bürosu’nu avucunun içi gibi biliyor. Genelkurmay Başkanı olduğu dönemde de 1’inci Ordu Komutanlığı’nı değişik zamanlarda ziyaret etti. Mart 2003’te yapılan 1’inci Ordu Plan Seminerine 8’inci Tugay Komutanı olarak katılan ve 2006 yılına kadar da 1’inci Ordu Kurmay Başkanlığı görevini yürüten Uğur Uzal da Kozmik Bürodan sorumluydu. Herhalde, Özkök ve Uzal’ın, bu CD’leri kimin çalmış olabileceği ve Tayyip Erdoğan’a teslim etmiş olabileceği konusunda bir tahminleri vardır.”
Ve sonra sorulara geçti Ümit Yalım;
“ * Tayyip Erdoğan, İstanbul Belediye Başkanı iken, Çevik Bir ile Genelkurmay 2’nci Başkanı ve 1’inci Ordu Komutanı olduğu dönemlerde görüşmelerde bulundu mu? Görüştüyse kaç sefer? Görüşmeler arasında 2,5 saat baş başa görüşme var mı?
* Tayyip Erdoğan, Belediye Başkanı iken MİT İstanbul Bölge Başkanı ile görüşmelerde bulundu mu? Görüşmeler yapıldıysa, bu görüşmelerde bilgi, belge ve dosya alışverişi oldu mu?
* Tayyip Erdoğan’ın bir zamanlar ortağı olduğu şirkette, Çevik Bir maaşa bağlandı mı?
* Çevik Bir ve 28 Şubat’ın önde gelenlerini maaşa bağlayan MÜSİAD üyesi şirketler var mı? Varsa hangi şirketler?
* 28 Şubat sürecinde Sincan’da yürüyen tank birliğinin bağlı olduğu General, YAŞ Başkanı Tayyip Erdoğan tarafından, 2006 şurasında görev süresi uzatılarak, 2007 şurasında Orgeneralliğe terfi ettirilerek, 2010 şurasında da Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na atanarak, neden üç sefer ödüllendirildi? Bu ne anlama geliyor? Darbeler ve darbeciler ile mücadele ettiğini iddia eden Tayyip Erdoğan, 28 Şubat’ın neresinde?
* Tayyip Erdoğan, 2002 seçimlerinden önce Kalender Orduevi’nin süit odasında Kenan Evren’i ziyaret etti mi? Ettiyse kaç sefer? Evren’den icazet ve destek aldı mı?
* Egemen Bağış, 2005 ve 2006 yıllarında, İlker Başbuğ ile 1’inci Ordu Karargâhı’nda gizlice ve kayıt dışı olarak görüşmelerde bulundu mu? Bulunduysa, Başbuğ’a, Tayyip
Erdoğan’ın herhangi bir mesajı
iletildi mi?
Abdullah Gül’e soru...
* e-Muhtıra veren Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’nın 2’nci Başkanı(Ergin Saygun-aht), 1’inci Ordu Komutanlığı’na getirildikten sonra, Abdullah Gül tarafından Huber
Köşkü’ndeki yemeklere davet edildi mi? Edildiyse kaç sefer? Anılan
general katılmış ise bu e-Muhtıra’nın danışıklı dövüş olduğu anlamına
gelmiyor mu?”