Aradan yüzlerce yıl geçse de gerçek değişmediği gibi pekişiyor. "Söylesem olmuyor, sussam gönül razı değil" durumundayım yine. Fikri çizgimizi, gelişmelerdeki bakış açımızı bilen dostlar ısrarla mahkemeye götürülmek zorunda bırakılan olağanüstü kongre talebi ve MHP'yi soruyorlar. Gazetecilik refleksinden önce dinmeyen gönül sızımız olduğu için elbette yakından takip ediyor ve üzülüyoruz. Öncelikle siyasi partiler yasasaına aykırı olan tüzüğün değiştirilmesi için toplanan delege imzaları, Balgat'taki Genel Merkez yönetiminin azınlığa düştüğünü, dolayısı ile münfesih sayılması gerektiğini ortaya koydu. Daha ilk gün 543 imzanın iki ile çarpılması gerektiğinin altını çizmiştim. Fakat yasalararağmen Balga Plaza sakinlerinn partiyi kongreye götürmemek, işgal ettikleri koltukları kaptırmamak için her türlü cinliğe başvurmaktan da imtina etmeyeceklerini ifade etmiştim. Nitekim hukuk hiçe sayılıyor. Tebliğlere yasal sürede cevap verilmiyor. Zaman kazanmaya yönelik taktiğin mahkemeden döneceğine dair kanaatimi koruyorum. Bu arada gözlemlerimi aktararak okuyucularımızın tepkilerini de dile getirmek zorundayım.
***
MHP'de muhalifler dahil tüm tabanı Devlet Bahçeli'nin gizlenmeye çalışılan sağlık problemini büyük bir nezaketle takip etti. Sağlık problemlerinin siyasete alet edilmemesi erdemini sergiledi ve Sayın Bahçeli'nin sağlığına kavuşması için dilek ve temennilerini belirtti. Hatta nekahet dönemi sonrasında Bahçeli'nin ''Sağlık sebepleri yüzünden görevinden istifa ederek, yasal olarak partinin 45 gün içinde kongreye gideceği'' açıklamasını bekledi. Ancak her zamanki gibi hüsranı bile olgunlukla karşıladı. Bahçeli ameliyatından bir ay sonra parti genel merkezine geldiğinde asansörü kullanmayarak makamına merdivenden çıkıp, sağlıklı olduğuna dair mesaj vermek istedi ise de Salı günkü beklenen grup konuşmasında bütün Türkiye gerçeği gördü. Toplam yarım saat bile sürmeyen konuşmasını oturarak ve camdan okuyarak yaptı. ''Eskisinden daha sağlıklıyım" dese de durumu ortada. İnsanlarla yakın teması, tokalaşıp kucaklaşması bile virüs kapma ihtimaline karşı yasak. Konuşmasında MHP'nin 47. yılına rastlayan günden bahsetti. Oysa merhum Türkeş her fırsatta MHP tarihini Fevzi Çakmak'ın kurduğu Millet Partisi'ne dayandırır, Osman Bölükbaşı'nın da kurucular arsında olduğunu vurgulardı. MHP adını 1969 yılında Adana kongresinde almış olsa da Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi dönemini hiçe saymak olmaz. Bu konuyu fazla uzatmadan Balgat tarafından üflenen ''Bahçeli Anadolu'ya inerek il ve ilçeleri gezerek parti tabanını dinleyecek'' haberine gelelim. Bahçeli ameliyatından önce, seçim dönemlerinde bile yurt gezilerine çıkıp il ve ilçeleri gezemedi ki... AKP ve CHP nin yaptığı seçim çalışmaları ve mitinglerin yüzde onunu bile gerçekleştiremedi. Bugün böylesi üfürmeler, sağlığı bozulup 70 yaşına gelen Bahçeli'yi şeyh-mürit ilişkisinde olduğu gibi uçurmaya yönelik beyhude çabalardır...
***
Balgat'ın siyaset cinlerinin asıl amacı yasadaki boşlukları değerlendirip, partinin kapatılma cezası ve riskine rağmen bir yıllık süre kazanma girişimidir. İmza veren delegeyi tasfiye edebilme hesaplarıdır. Önümüzdeki günlerde il ve ilçeleri görevden alma, dahası kapatma girişimi ile kongre hesaplarına ulaşacaklarını sanıyorlar. Bu hesapların adına ''Cahil cüretkarlığı'' denir. Zira hukuk söz konusu suistimalleri affetmez. En basit ''Hukuka Giriş'' dersinde, ''müktesep hak'' yani ''kazanılmış hak'' kuralı vardır. Olağanüstü kongre talebi kazanılmış haktır. Fesh etmek, görevden almak, ihraç etmek gibi yasa dışı yaptırımlarla bu hakkın gaspı mümkün değildir. Özetle bir kaç aylık gecikme olması ihtimali olsa bile kongreden kaçmak mümkün değildir. İşi yokuşa sürmek, hileye başvurmak 543 imzayı 600'e yükseltti. Bu rakam 700'ü de bulabilir ki o zaman bırakınız kaçabilmeyi, partililerin değil ailelerinin yüzlerine bakacak hal bulamazlar. Ok yaydan çıkmış, hedefi tam ortasından vurmuştur vesselam...
