Bakmayın!
Yolsuzluğu tespit ettikten sonra 14 ay boyunca dinlemişler..
Operasyonu yapmak için seçimlerin gelmesini beklemişler..
Hükümete darbe vurmak için kurmuşlar bu kirli oyunları..
Haklıydı ekranların karşısına geçtiğinde Hüseyin Çelik, ekranlarda polisin bir görevinin de suçtan caydırmak olduğunu hatırlatıp, neden 14 ay boyunca dinleyip suç işlemelerine müsaade ettiklerini sorarken!
Hâlbuki zamanında, 14 ay evvel uyarılsaydı o ‘ak bakanlar’, ‘ak bürokratlar’ ve ‘ak çocuklar’; Hayrettin Karaman’ın dediği gibi suçlarının farkına varırlar, bir daha yapmayacaklarına söz verirler, ömürleri boyunca da harama el uzatmazlardı..
Bakmayın siz parayla devletin bakanlarına her istediğini yaptıran Rıza Sarraf’ın, aylar evvel kendisini ihbar ettiğinden şüphelendiği bir emniyet memurunu, hasta olan ve İstanbul’da kalıp tedavi görmesi gereken çocuğuyla birlikte rüşvet karşılığı sürdürdüğüne... Bakmayın sayın bakanın ‘gerekirse o p...ngi meslekten attırırım, defterini dürerim’ taahhüdüne Rıza Sarraf ile yaptığı telefon konuşmasında..
***
Operasyon yapacaklar, üstlerine haber vermemişler!
Sabahın beşinde insaların evlerine baskın yapmışlar!
Bir de utanmadan evden çıkan paraları, para sayma makinalarını fotoğraflayıp medyaya servis etmişler!
Haklıydılar daha dün mülkî âmirlere haber verme zorunluluğuyla ilgili adlî kolluk yönetmeliğinde değişiklik yaparken..
Haklıydı bakanlar haklarında ortaya konan bunca belge, bunca kayıt varken istifalarını vermemekte..
Hâlbuki operasyondan evvel üstlerine haber verseler; bu silsilenin devamında operasyon bilgisi İçişleri Bakan’ına ulaştığında en nihayetinde, bakan bu yolsuzluğu ortaya çıkaranları takdir eder, hemen telefona sarılıp biricik evlâdını arar, evdeki paraları ve para sayma makinalarını da alıp emniyete gidip bizzat teslim olmasını söyler, kendisi de hemen istifasını verip teslim olurdu emniyete...
Bakmayın siz operasyonun hemen ardından bilmem kaç polis müdürünü görevden alınıp, bilmem kaç tanesinin görev yerlerini değiştirildiğine, bakmayın soruşturmayı dünün kahraman savcısının yanına iki savcı daha atayıp arkasından ihtilafa düştüklerinde ikisinin görüşünün geçerli olacağına dair yazıyı yolladıklarına bizzat başsavcıya, bakmayın hakkındaki yolsuzluk iddialarıyla ile ilgili halk arasındaki şüpheyi gideremediği için istifa eden Tokyo valisine..
***
Devlet içinde çete kurmuşlar!
Dış mihraklarla birlikte hareket ediyorlarmış..
Gayretleri, gayeleri devletin içinde devlet olmakmış..
Devletin içindeki uzantılarıymışlar dış mihrakların..
Haklıydı ‘büyük usta’ bu ithamlarla yüklenirken yolsuzluk operasyonunu yürütenlere.. Haklıydı kürsülerde hesap soracağını haykırırken hesabı ortaya koyanlardan..
Hâlbuki onlar dış mihraklara hizmet edip devlet içinde çete kurmasalar; o ahlâk timsâli bakanlar, onların güzel ahlâk dini olan İslâm’ın kaideleriyle yetişdirdikleri evlâtları zinhar rüşvet almazlar, ihalelere fesat karıştırmazlar, tüyü bitmemiş yetimlerin hakkını çalmazlardı..
Bakmayın siz o çetelerin medayadaki sesi olan gazetelerin yazdıklarına, yayınladıkları fotoğraflara, rüşveti açıkça ortaya koyan telefon konuşmalarına.. Bakmayın kollarındaki bilmem kaç bin dolarlık kol saatlerine, üzerlerindeki en lüks marka takım elbiselere, boyunlarına bağlanmış en güzel tasarımlı kravatlara.. Bakmayın evlerinden çıkan para sayma makinalarına, ayakkabı kutularının içinden çıkan milyon dolarlara..
Siz seçimlerden önce gelen yardım paketlerine bakın, cebinize hiç yansımayan büyük hızına bakın, en geç iki yılda yalanladığı sözlerine bakın büyük ustanın!
Memleket büyürken kimin aslında kimin büyüdüğüne, kendi faturalarınızla birlikte Diyarbakır’ın da faturalarını ödediğinize, kimlerin beyt’ül malı talan ettiğine sakın bakmayın..
Bakmayın siz, burası Türkiye..