Bak sen şu emperyalistlere, demek öyle yapmışlar
Duy da inanma;
Arap kültürü, kimliği, zihniyeti, ideolojisi dönüştürülüyormuş; hem de film ve diziler eliyle!
“Allah başka dert vermesin” demişim okurken; sonra tabii bir kısmını sizinle de paylaşacağım başka şeyler de!
***
“Batı medyasının sevdiği takdir ettiği bir Müslüman yönetmen”; Hayfa Al Mansur’un, Suudi Arabistan kralı tarafından da desteklenen ve pek çok uluslararası ödül alan bir filmi var, Vecide. Kızların bisiklete binmesinin yasak olduğu Suudi Arabistan’da yaşayan bir kız çocuğunun, bisiklete sahip olmak için verdiği mücadelenin anlatıldığı filmin bağlandığı yer manidar. Bisiklet parasını kazanabilmek için son çare “isteme istemeye” okulundaki Kur’an okuma yarışmasına katılan ve kazanan Vecide, ödülü olan parayla “bisiklet alacağını” söylüyor. Ama okul müdürü buna izin vermiyor ve Vecide’nin ödülünü “Filistinli kardeşlerine bağışladığını” ilan ediyor.
MBC1 televizyonunda yayınlanan Um Harun dizisi ise “Körfez Yahudileri” üzerinden İsrail’e göz kırpıyor. Yahudilerin Kuveyt’teki köklü geçmişine atıfta bulunan dizi, “Sonuçta İsrail var” ‘gerçeği(!)’ni kabullendirmye çalışıyor.
Dizi öyle ses getiriyor ki, anlattığı hikayeyi referans gösterip Kuveyt vatandaşlığı isteyen Yahudiler bile çıkıyor ortaya.
***
Uzun yıllar AK Parti’de yöneticilik de yapan, kurduğu yapım şirketi üzerinden belediye ve bakanlıklardan milyonluk ihaleler alan hanım ablamız da dizlerini dövüyor bu duruma; nasıl olurmuş da Arap dünyasının Filistin’e dair bütün tezleri ters yüz edilirmiş!
***
“Arap dünyası” demeyelim de, emperyalizmin “İslam dünyası”nın hassasiyetlerini törpülemeyi hedef alan bir toplum mühendisliği, tepkiye değer bir gelişmedir; itirazım buna değil.
Ama siz sanıyor musunuz ki yazar hanım teyzenin tanımıyla “Arap dünyası”nın “Filistin” diye bir “dava”sı var sahiden de!
Böyle bir davası olsaydı, İsrail, Arap coğrafyasının tam kalbinde, hap kadar haliyle, bunca zaman barınabilir, dahası “kafa tutabilir” miydi oradan cümle aleme!
Böyle bir davası var olsaydı; önce İngiliz, sonra Amerikan sömürgesine dönüşürler miydi, devrilen domino taşları gibi hızla ve peşpeşe!
***
Beni itirazım;
BİR: Sanki “Arap ülkeleri”nin Batının elinde kuklalaşmaması sanki hiç olmayan şey; bu yakıştıramama, konduramama hali niye? Sanırsın bugüne kadar İslam’ın sancaktarlığını yapmışlardı!
Emrine girmedikleri “Haçlı ordusu” kaldı mı?
Akdeniz’de, Kuzey Afrika’da, Kanal Seferi’nde, Filistin’de, Medine Müdafaasında; ne zaman “Batı”yla işbirliği yapıp da “İslam halifelerini sırtlarından vurmadılar?
İşgalci İngiliz generali Allenby’yi “el-Nebi” ilan etmiş, Kabe’yi yıkmaya kalkışabilmiş, son yıllarda etrafını çevirdikleri gökdelenlerle saygısızlıklarını pekiştirmiş, keza Filistin’in mevcut halinin bizatihi sebebi olan bir “kültür(!)”den aksini beklemek değil mi asıl tuhaf olan!
İKİ: Şimdi ABD eliyle Suudi Arabistan’da yapıldığından yakınılanların tamamı Türkiye’de Ermeni meselesi üzerinden yapılırken, okyanusun diğer ucundaki Ermenilerin “benim toprağım” diye Türkiye’den hak talep etmesine yol açan envai çeşit yalan, romanlar, belgeseller, dizi ve filmler eliyle yayılırken hiçbir tepki geliştirmeyenlerin, şimdi Yahudiler Arap topraklarından hak talep edecek diye feryat etmesini “yerli ve milli” bulmuyor olmak suç mu yani!