Bahçeli'nin mektubu
Dinmeyen gönül sızımız ile ilgili Yeniçağ’da Ahmet Seyhan’ın yazısı yüreğimi bir defa daha burktu. “Devlet Bahçeli’ye Açık Mektup” başlıklı yazının altına peşinen imza attığımı beyan ediyorum. Bu arada özel basılmış pullarla gönderildiği söylenen 50 bin mektubun muhataplarını da merak ediyorum.
Gün boyu yüzlerce telefon aldım. Çoğunluk kendilerine mektubun ulaşmadığını beyan ederken, ister istemez bu satırların yazarına söz konusu mektubun gelip gelmediğini sordular. Sanırım adresimi tespit edemedikleri için postaya verememişler, dedim. Canları sağ olsun.
50 bin kişilik listede kimlerin olduğunu merak ederken CKMP’den MHP’ye olan 40 yıllık süreç gözümün önünden film şeridi gibi geçmeye başladı. Bu süreçteki kadronun yaş sınırını tahmin edebiliyorsunuz. En zor günlerde hizmet edenlerin çoğunluğu hakkın rahmetine kavuştu. Geride kalanların büyük bir bölümünü iyi tanırım. Tecrübelerinden, arşivlerinden faydalanmak için zaman zaman ziyaret eder, telefonla ararım. 50 bin mektup söz konusu olunca ister istemez öncelikle onlara gönderilmiş olacağını tahmin etmiştim. Yanılmışım.
Sonra geçtim 1980 sonrası sürece... Muhafazakâr Parti MÇP döneminde görev yapanları aradım. Çoğunluğu çalışma arkadaşım olan kadrodan da ses seda yoktu. Çeşitli dönemlerde milletvekilliği, MYK, MKYK üyeliği, il ve ilçe başkanlıkları yapanlardan birkaçına ünlü mektup ulaşmış. Binlercesinin adreslerine ise ulaşmamış. Ama dostların çoğunluğu umudunu yitirmiyor. 9 Şubat’a daha bir hafta var diye postacı yolu gözlüyorlar. Umut fakirin ekmeği ne de olsa, ye babam ye... Vergisi yok, faturası yok.
“Küskünlükleri sona erdirelim. Birlik ve beraberlik içinde olalım. Geçmişte ne olduğu önemli değil. Önemli olan bugün” mesajı ve “Bir Hilal Uğruna 40 Yıl” yazısının yer aldığı mektubun ulaşmadığı ülkücülerin bir bölümü de çok seviniyor. “Sayın Genel Başkan Dr. Devlet Bahçeli, bizim küskün ve kırgın olmadığımızı çok iyi bilir. Bu yüzden de bize mektup göndermemesi normal” diyerek kırgın olmadıklarının kanıtlanmasından da ziyadesiyle memnunlar. Bulundukları yerde belediye başkan adayı, il genel meclisi ve belediye meclis üyelerini beğenmeseler bile çalışmalara faal olarak katılıyorlar.
57. hükümetteki icraatları, 3 Kasım seçim kararını, Erciyes Kurultayı’nın iptalini, Türk Kurultayı’nın yapılmayışını, Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki tavır ve AB üyeliğindeki tutumu da “Sayın Genel Başkan’ın bir bildiği vardır” teslimiyeti ile savunuyorlar.
Bir bölümse “Seçim öncesi böylesi tartışmalara gerek yok. Partimizi yıpratmaya yönelik provokasyonlara gelmeyin” nasihati veriyor.
Bu arada, “Size ihtiyacımız mı var? Sizin döneminiz bitti. MHP’nin sizin oylarınıza ihtiyacı yok” çıkışı yapanların sayısı da az değil. Bıyık altından şu timsahlardan kurtulduk diye sevinenler de işin cabası.
Ahmet Seyhan’ın Bahçeli’ye açık mektubuna cevap geleceğini hiç sanmıyorum. Üstelik öfkeyle, “Bunlar da kim oluyor. Ben size bu gazeteyi okumayın, okutmayın demedim mi” çıkışı ile yasaklama emrini tekrarlayacağını da biliyorum.
Sonuçta gönül bu. Ferman dinlemiyor. Hâlâ gözleri yolda, mektup bekleniyor.