Bahçeli sokağı kontrol etti
MHP’nin tepkisi...
MHP başından beri bu konuda farklı bir noktada. Türk milliyetçiliği üzerinden siyaset yapan bir parti. Ancak bunları söylerken ben Sayın Bahçeli’nin bu konuda bir şans olduğunu düşünüyorum. Çünkü Bahçeli geçmişte kontrolü sağlayan, sorunların sokağa taşınmasına karşı çıkan ve bunun için uğraşan bir lider. Bu yüzden Bahçeli’ye hem saygı duyuyorum hem de bir şans olarak görüyorum. Ancak bir taraftan parti tabanı bir taraftan da önümüzdeki aylarda yapılacak parti kongresi böyle konuşmasına yol açıyor olabilir.
NEDEN YARARLANMAYALIM?
Siz 71 milyonun üzerinde uzlaşacağı çözümden bahsediyorsunuz ama Öcalan figürünü ele aldığımızda birbirine zıt iki bakış var neredeyse...
Bugün Öcalan barışa katkı vermeye hazır biri. Bu imkânı niye değerlendirmeyelim? Yeni bir sayfa açmak lazım. Geçmişteki kötü hatıralara takılırsak ileriye gidemeyiz. Barış yeni bir sayfa açarak sağlanır.
15 Ağustos’ta Öcalan’dan ne bekliyorsunuz?
Şu anda Abdullah Öcalan bu sorunun çözülmesini istiyor. Yapacağı açıklamalarla ben 15 Ağustos’un bir barış günü olabileceğini düşünüyorum. Yani Öcalan bir barış çağrısı yaparsa şaşırmam.
* Murat Aksoy / Yenişafak
++++++
İki lider ve gençler
Tayyip Beyin, kendisine “laf söyleyen” gençleri gözaltına aldırtması çok dikkat çekici. İnsanın aklına ister istemez Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi geliyor. Ayrım gözetmeden kendilerine itimat edilen gençler bir yanda, gençleri gözaltına aldıran liderin tavrı öbür yanda.
Ne yapmışlar, harçların çok olduğundan şikayet etmişler. Bir de yolda, “Bu seçimde gideceksiniz inşaallah” diyen ortaokul talebesine dâvâ açmıştı, o hâlâ sürüyor. Birkaç genç daha var böyle gözaltına aldırdığı, ama onları unuttum.
Berat Gecesi’nin yanında Mehmet Ali Şahin’in Meclis Başkanı oluşu ne kadar sönük kaldı! DTP başkanıyla Tayyip Erdoğan’ın görüşmesi, kandilin ışığının yanında daha da sönüktü. Kandil Dağı hele iyice sönüktü.
Yalnız Şahin’in Meclis Başkanı oluşu sırasında söylenen, Millî Görüşçülüğü, doğru bir saptama değildi. Millî Görüş liderlerinin belki bin defa açıkladığı Millî Görüş’ün, emperyalizm karşıtı bir doktrin olduğu gerçeğiyle örtüşmüyor, bu. Onlar sadece AKP’lidirler.
Bahçede kuraklık başladı. Sıcaktan ve yavaş yavaş yazın sona ermekte oluşundan. Bu arada masanın üstünde duran çiçeklerin kurusalar da çirkinleşmedikleri gibi bir gerçeği keşfettim. Onları istemiye istemiye, atardım. Şimdi atmamaya karar verdim. Bu gösteriyi, kurumuş çiçekler gösterisini, en az, Şahin’in Meclis Başkanı olması kadar dikkate değer buluyorum. Yahut Ahmet Türk’le Tayyip Erdoğan’ın görüşmeleri kadar. Bana mahşerdeki her birimizin 33 yaşında dirileceği vâdini hatırlatıyor.
* Afet Ilgaz / Milli Gazete
++++++
Başbakanlık sıfatına uymayan ne var?
Aslında Başbakan, DTP ile görüşmeyi portmanto kılığında da yapabilirdi.
Gerçi kendisinin açıkladığı gibi Başbakan olarak değil de “AKP Genel Başkanı” sıfatıyla yapması da iyi bir şey...
Ama televizyon gösterince kim olduğu belli oldu.
Oysa Ahmet Türk soracaktı:
“Sen kimsiniz?..”
“Portmanto...”
“Eme bizim görüşmemiz Beşbeken ileydi, hadi o olmadı AKP Genel Başkanı olarak olsun dedik. Pırt mentö ile görüşme nasıl olur?..”
* * *
Olur...
Çünkü; terör örgütüne hiçbir zaman “terör örgütü” demeyen... Türk askerini işgalci, PKK militanlarını “gerilla”... Devlete kurşun sıkarken ölenleri “şehit” sayanlarla “Başbakan” kimliği ile görüşseydi biraz ayıp olacaktı.
Şimdi ayıp olmadı mı?..
Herkes bilmiyor mu bu görüşme aslında PKK ile yapılıyor...
Yoksa niye Başbakan durup dururken “Şimdi ben Başbakan olmaktan çıkıyorum, AKP Genel Başkanı oluyorum” desin?..
İyi bir şey oluyorsa “Başbakan” olarak kalmakta ne sakınca vardı?..
* * *
Enteresan günlerdir bu günler...
Artık herkes biliyor ki ABD ile İsrail bölgede bir Kürt devleti istiyor. Özellikle Irak’tan çekilen ABD’nin, petrol kuyularının başındaki o ileri karakola gereksinimi var...
Bunun ilk adımları çoktan atıldı, bayrağı, ordusu, meclisi, başkenti ile Kürt devletinin nüvesi hazır, sıra genişletmekte...
İşte görevlendirilmiş aktörleri izliyorsunuz siz...
* * *
Bu nedenle de amaçlar-niyetler-kimlikler gizli...
Diyelim ki DTP, sanki PKK ile ilişkisi yokmuş gibi duruyor... Dışarıyı yöneten Apo hapisteymiş gibi orada oturuyor...
Olanların adı “açılım” ama kimse içinde ne olduğunu bilmiyor...
Başbakan da zaten “Başbakan” değilmiş gibi yapıyor...
Neden?..
* * *
Ben böyle Başbakan olarak kalmak için yırtınan, ama kendiliğinden “Ben şimdi Genel Başkan oldum...” diyeni ilk kez görüyorum...
“Başbakan” lık sıfatına uymayan-yakışmayan-sakıncalı ne var?..
Ne?..
* Bekir Coşkun / Hürriyet
++++++
Büyükanıt’ı sıkıntılı günler bekliyor...
Cumhurbaşkanı seçimi arifesinde düzenlenen Cumhuriyet mitingleri ülkede çok olumlu bir demokratik hava yaratmıştı... Ülkede ilk kez bu kadar büyük katılımlı bir sivil hareket gerçekleşiyordu. Ankara’da 14 Nisan’da yapılan mitingi İstanbul’daki izleyecekti. Derken birden araya Genelkurmay Başkanı Org. Yaşar Büyükanıt’ın 27 Nisan bildirisi girdi. Sivil harekete limon sıkıldı. Asker müdahalesi tepki yarattı. Gül’ün Cumhurbaşkanlığı ihtimali güçlendi...
Bu bildirinin peşinden Başbakan Erdoğan’la Org. Büyükanıt Dolmabahçe’de buluştu. Orada bir gizli mutabakat sağlandı. İçeriği hâlâ sır...
CHP Milletvekili Atilla Kart bir soru önergesiyle Başbakan’a sordu:
- 27 Nisan bildirisi acaba Başbakan’ın bilgisi dahilinde mi hazırlanmıştır?
Atilla Kart’ın kuşkusu sadece Dolmabahçe görüşmesinin gizliliğinden kaynaklanmıyor. Diğer kuşkularını şu sorularla dile getiriyor:
- Darbe iddiaları ve yargılamalarının ülke gündemini oluşturduğu bir dönemde, darbe ya da benzeri anlama gelebilecek girişimde bulunduğu sabit olan Yaşar Büyükanıt’a yönelik olarak neden hiçbir yasal işlem yapılmamaktadır?
- Başlı başına görev ve yetkiyi kötüye kullanma anlamına gelen bu eyleminden dolayı, Yaşar Büyükanıt hakkında idari ve adli süreç neden işletilmemiştir?
Başbakan bu konuda bir süre önce sorulan sorulara sudan cevaplar verdi. Atilla Kart ısrarla üsteliyor. Yaşar Paşa’yı sıkıntılı günler bekliyor...
* Melih Aşık / Milliyet
++++++
SAYIN TRT!
İktidar yandaşı bir yazar, TRT-2’de yayınlanan ve Ahmet Türk’ün katıldığı canlı yayında, terörist başından “Sayın Öcalan” diye söz etmiş...
Yakışır...
Sayın TRT’nin...
Sayın Genel Müdürü...
Sayın Yönetim Kurulu üyeleri...
Sayın denetçileri...
Çok “sayın” kişilerdir.
Bu yüzden teröriste bile “sayın” denmesinden rahatsız olmazlar...
Bakalım; sayın savcılar da onlar kadar “saygılı” olacak mı?
* Mustafa Mutlu / Vatan
++++++
MİNİ YORUM
Sapıklığın afişi sahipsiz
Büyükşehir Belediyesi dünyayı “zevk” ve “eğlence” için İstanbul’da buluşmaya çağıran 2010 afişini kendilerinin hazırlatmadığını söylüyor. İBB’nin verdiği bilgiye göre afiş 2010 Ajansının da değilmiş. Oysa sapkın bir harem hayatının vaat edildiği afiş 2010 logosuyla aylardır ortalıkta dolanıyor. İki kurumun İstanbul’u mezeleştirdiği afişlerin inkarı için böyle bir tartışmanın çıkmasını beklemesi tuhaf değil mi? Birileri çıkıp ne oluyor demeseydi afişler belki de sokaklarımızı süsleyecekti.