Bahçeli o öneriye yanaşır mı?..

CHP'nin geçtiğimiz Cumartesi günü Ankara'da gerçekleştirdiği Anayasa Çalıştayı'nda Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan'ın "muhalefet hakkı Anayasal güvence altına alınmalı" önerisi çok dikkat çekiciydi. O gün, kaleme aldığım yazımızda yer darlığından bu konuya yeterince eğilemedim. Sadece siyasette değil tüm yaşam alanlarımızı kapsayacak şekilde bu önerinin  üstünde çok durmak lazım. Eğer, sözde değil özde demokratsak!.. Eğer, dikta, Baas, tek adam rejimlerine ve onların sadece iktidarda değil tüm yapılardaki faşist yönetim tarzlarına itiraz ediyorsak...

"Muhalefet hakkının Anayasal güvence altına alınması" ile ilgili önerilerini,  CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan ile daha geniş konuştuk.

"İktidar her sistemde vardır ama muhalefet sadece demokrasilerde vardır" diyerek söze başladı Tezcan. Ardından şu tespiti yaptı;

"Öyle bir noktaya geldik ki; muhalefet hakkı hem yasal düzenlemelerle, pozitif hukuk düzenlemeleriyle hem de fiili uygulamalarla tamamen ortadan kaldırılıyor. Kanunlarda muhalefetin hakkı var gibi gözüküyor demokrasinin özü olan ama uygulamada birçok sebeple ortadan kaldırılıyor ya da yasal düzenlemeyle tanınmıyor bu hak. Oysa demokrasinin gelişmesi için en önemli şey muhalefetin kendini güvende hissetmesi. Bu sadece parlamentodaki muhalefeti kasteden bir şey değil. Bütün bir toplumsal muhalefeti kasteden; sivil toplum içerisinde, derneklerde, basın aracılığıyla, medya aracılığıyla, parlamento içinde toplumsal olarak farklı düşüncelerin iktidara gelebilme hakkının güvencesi aslında. Bu çerçevede muhalefet hakkının Anayasada siyasi haklar bölümünde bir özel madde ile güvence altına alınıp devletin muhalefetin gelişmesi konusunda yani muhalefetin kendisini özgürce ifade edebilmesi için devlete pozitif görev yükleyen önlem alma ve muhalefetin önünü kesmeme görevi yükleyen bir Anayasal güvenceye, düzenlemeye ihtiyaç var."

Bülent Tezcan, muhalefet hakkı Anayasal güvence altına alınırsa nasıl olacak sorusunu ise şöyle yanıtladı;

" * Bu durumda muhalefeti fiilen ortadan kaldıran uygulamalara karşı örneğin; Anayasa yargısında bireysel başvuru yoluna gittiğinde Anayasanın bu maddesine dayanabileceksiniz. Benim muhalefet yapma hakkım ortadan kaldırıldı diye.

 * Mesela medya özgürlüğü ile ilgili konuda basın mensupları sadece medya özgürlüğünden değil muhalefet hakkından da gidebilecek.

* Örgütlenme özgürlüğü ile ilgili bir alanda örgütlenmeyi tıkayan, sıkıştıran bir alan varsa muhalefet hakkı ile gidecek.

* Cumhurbaşkanı tarafsızlığına aykırı hareket ediyor buna aykırı olarak devletin bütün imkânlarını kullanarak yapmaması gereken bir şeyi yapıp iktidar partisi lideri gibi seçim bildirgesi propagandası yapıyor. Muhalefet, bu eşitsizliğe karşı muhalefet hakkının fiilen devlet imkânları ile hukuka aykırı engellendiğini söyleyip buna karşı denetim isteyebilecek bu çerçevede.

* Özellikle yasalarla ilgili anayasa yargısının denetim imkânında yeni bir alan açacak. Meclis, kanun koyarken muhalefetin uygulamalarını ortadan kaldıracak, muhalefetin özgürce gelişmesini engelleyecek düzenlemeler yapamayacak. Örneğin; devlet kaynakları sadece iktidarın kayırmacılığı çerçevesinde paylaşılmasına imkân veren düzenlemelere karşı bu anayasal haktan da yola çıkarak itiraz edilebilecek."

CHP'nin, "Muhalefet Hakkı"nın Anayasa metnine girmesi ile ilgili düşüncesi ise şöyle;

"Türkiye Büyük Millet Meclisi içinde veya dışında demokratik esaslar çerçevesinde her türlü muhalefet vazgeçilmez bir haktır. Devlet bu hakkın kullanımı önündeki engelleri kaldırmakla yükümlüdür. Demokratik muhalefeti etkisiz hale getirmeye yönelik her türlü girişim yasaktır."

Bülent Tezcan, "Bu zamana kadar anayasalarda hiç yer almamış bir hak. İlk defa tartışılıyor bu. Başka ülke anayasalarında da yok bu" diyor.

"Türk tipi başkanlık" diye sahte algı operasyonları düzenleyenlere "haydi buradan buyrun o zaman" diyeceğim... Nafile bir gayret olacağını çok iyi biliyorum. Bu öneri, al gülüm ver gülüm yapan R. Erdoğan ile Doktor Devlet Bahçeli'nin işine gelir mi?..

Demokratik direniş mitingleri

CHP'nin, "demokratik direniş" vurgusu irili ufaklı tüm dikta yapılarının keyfini bozdu. Ne de güzel gidiyorlardı "Yenikapı ruhu" diye!.. Fiili diktayı hukukileştireceklerdi tereyağından kıl çeker gibi ama rahatları kaçtı!.. "Darbe" söylemi ile belden aşağı vurmaya başladılar CHP'ye... Bülent Tezcan'a Adana'dan başlayacak mitingleri sordum. Şunları söyledi;

"Bu tamamen anayasal meşruiyet sınırları içerisindeki direnme hakkını ifade ediyor. Direnme hakkı, meşru alan dışına taşan iktidarı demokratik meşru kanallarla meşru zemine çekmeyi ifade eder. Yoksa, meşruiyet dışı bir alanda iktidarı sınırlamak değil bütün demokratik kanalları kullanarak gayrimeşru noktaya sürüklenen iktidarı demokratik yöntemlerle meşru alana çekme mücadelesidir. Toplantı, gösteri yürüyüşleri, mitingler, sivil örgütlenme alanları. 81 ilde Türkiye'nin her yerinde özgürlükçü, demokratik, hukukun imkân verdiği bütün alanları kullanacağız. Tabii burada şu önemli, iktidar hukuku yok sayarak çiğneyerek hukuk dışı alanlarla sizin sözünüzü, konuşmanızı engellemeye çalışacaktır. Buna karşı da direneceğiz. Tabii bu da hukuki sınırda kalmak demektir."

Muhalefet muhalefetse, demokratik parlamenter rejimden de yanaysa, sizce, nerede durmalı?..

Yazarın Diğer Yazıları