Bahçeli, Kılıçdaroğlu’nun resepsiyona gelmemesine üzüldü mü?..

Taa başından beri “ilklerin resepsiyonu” diye servis edildi ya!..
Ama ne yaparlarsa yapsınlar güneş balçıkla sıvanmıyor işte..
Först leydiler arasındaki kavgaya rağmen Emine Hanım’ı ikna ederek Çankaya Köşkü’ndeki 29 Ekim resepsiyonuna getirmeyi başaran Tayyip Erdoğan ne kadar şekil yaptıysa da durumu kurtaramadı. Devletin zirvesindeki soğukluk ve Gül-Erdoğan arasındaki derin çatlak, resepsiyondaki sahte gülücüklere rağmen tüm çıplaklığıyla ortadaydı.
Komutanlar, eşleri ile gelmişlerdi ama hanımefendilerin huzursuzlukları yüzlerinden okunuyordu. Genelkurmay Başkanı ile komutanlar resepsiyonda uzun süre kalmadılar. Bulundukları süre içinde de diğer kalabalığa karışmadılar. Kendileri dışında pek kimseyle (gazeteciler dahil) konuşmamaya özen gösterdiler.
Erdoğan ile Gül arasındaki derin ayrılıklar ise gazetecilerin sorularına verdikleri cevaplarda açıkça ortaya çıktı. Abdullah Gül, 29 Ekim kutlamalarında vatandaşa polis vasıtasıyla şiddet uygulayan Ankara Valisinin “daha ileri gitmesini ben engelledim” havasını verdi. Tayyip Erdoğan ise belli ki, iki arada bir derede kalmış Validen pek hoşnut değildi ve “Polis görevini yapmadı. Barikatların kaldırılması talimatını ben vermedim” diyerek Gül ile arasındaki çatlağı ortaya koymaktan hiç çekinmedi. PKK yandaşlarının cezaevlerindeki açlık grevleri ile ilgili Abdullah Gül “insani”, “ciddi sorun” değerlendirmeleri yaparken Tayyip Erdoğan da “yiyip içiyorlar” diyiverdi.
AKP ağırlıklı 29 Ekim resepsiyonunda sohbet imkanı bulduğum isimlere Büyükşehir yasa tasarısını sordum. Çok sıkıntılı olduklarını gözlemledim. Hatta bir isim, tasarıdan, Meclis İçişleri Komisyon Başkanı Muammer Güler’in de hiç hoşnut olmadığını ve yüzde 100 karşı olduğunu söyledi. “Peki o zaman nasıl bu kadar kolay komisyondan geçti” soruma ise “grup kararı ne yapalım” demekle yetindi. Bir başka AKP’li ise gruptaki milletvekillerinin neredeyse yarısının Büyükşehir yasa tasarısına karşı olduğunu söyledi. Aramızda şöyle bir diyalog geçti;
- Bu tepkiler Tayyip Erdoğan’a iletilmiyor mu?
“Tabii ki iletiliyor söyledik kaç defa.”
- Ne cevap verdi?
 “Gidin işinize bakın, bu yasa geçecek.”
- Buna nasıl tahammül ediyorsunuz?
“Kızılcahamam kampında tepkilerimizi dile getireceğiz.”
Araya başka bir partiden siyasetçi girdi. “Gizli oylama olsa bu yasa Meclis genel kurulundan geçmez” dedi. AKP’li mebuslar onaylar mahiyette kafa sallamakla yetindiler.
Başta yerel seçimlerin erkene alınması ve 29 Ekim kutlamaları olmak üzere AKP’yi destekleyen politikalar yürüten MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise resepsiyonda en uzun süre kalan siyasetçilerden biriydi. Bahçeli, kalabalığa karışıp davetlilerle sohbet etmek yerine bir köşede masa etrafında kurmaylarıyla beraber olmayı tercih etti. Devlet Bahçeli ile sohbet imkanı buldum. Bahçeli, “Türkiye’nin durumunu iyi görmediğini” ifade etti. Son zamanlarda başta siyasiler ve çeşitli çevrelerin “ülke gündemini krize çevirme çabasında olduklarını” iddia etti. Devlet Bahçeli, “Ülkede kargaşa kaos yaşanıyor. Bu bakımdan iyi görmüyorum yoksa aşılmayacak sorunlar değil” dedi.
Devlet Bahçeli, “CHP liderinin Çankaya resepsiyonuna katılmaması” ile ilgili soruyu da “Sayın Kılıçdaroğlu’nun da burada olması gerekirdi” diye cevaplandırdı.
Son soruyu Sözcü gazetesi Ankara temsilcisi Saygı Öztürk, 4 Kasım kongresi ile ilgili sordu. Tek sıra halinde Bahçeli’nin yanında bekleyen kurmayları, birdenbire kıpırdandılar. MHP Genel Başkanı çok kısa cevap verdi soruya;
“İyi olacak İnşallah”...


 

Sıra hurda gemilerde mi?

Amerikalı silah tüccarlarına para kazandırmak için tezgahlardan biri olan “Zeplin Projesi” ile ilgili Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri Ümit Yalım’ın belge niteliğindeki açıklamalarına kaldığımız yerden devam edelim;
“1992 yılında, ABD’nin 8 adet Knox sınıfı fırkateyni, hurda vaziyette olduğu için satın alınmadı. Bunun üzerine Muavenet fırkateyni füze ile vuruldu ve hemen arkasından hurda fırkateynler Türk Deniz Kuvvetleri’ne satıldı.
Silahlı Kuvvetlerin harekat ihtiyacını karşılamadığı gerekçesiyle iptal edilen Zeplin Projesi, 5 yıl sonra harekat ihtiyacını nasıl karşılayacak? İhtiyaç sahibi makamdan, Savunma Sanayi İcra Komitesi’ndeki Başbakan, Genelkurmay Başkanı ve Milli Savunma Bakanı’na kadar, süreç içerisinde projeye imza ve parafe atan herkesin yasal sorumluluğu var. Zeplin tedarik edilir ve sınırda kullanım sırasında şiddetli rüzgar nedeniyle halatlarını kopararak kullanılmaz hale gelirse; Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 8’inci maddesi kapsamında, projeye imza ve parafe atanlar, milyon dolarlık zararı ceplerinden ödemek zorunda kalırlar.
Balyoz davasında yargılanıp ceza alanlar arasında, MİLGEM (Milli Gemi) Projesi’nde çalışan subaylar ile Amerika’nın 10 adet hurda fırkateyninin alınmasını engelleyen Deniz Kuvvetleri mensubu subaylar da var. Amerika önümüzdeki günlerde bu hurda fırkateynleri de Türk Deniz Kuvvetleri’ne satacak mı, hep birlikte göreceğiz.”

Yazarın Diğer Yazıları