Bahçeli, Destici'nin Diyarbakır'da Bayram Namazı fikrini çok beğendi...
Büyük Birlik Partili dostlar ve Genel Başkan Mustafa Destici ile Çarşamba akşamı iftar yemeğinde bir araya geldik. Ankara’nın koşuşturmasından uzun süredir görüşemiyorduk. Çok hoş ve sıcak bir iftar oldu.
Gazetecilerin bulunduğu iftarda ne olur?..
Söz döner dolaşır siyasete gelir.
Mustafa Destici’yi daha tatlısını yemeden sıkıştırdık; “AKP’den,Tayyip Erdoğan’dan “gelin” teklifi var mı?” diye. Mustafa Destici net bir dille cevap verdi; “Hayır. Biz bir misyonun partisiyiz. Yolumuza devam edeceğiz”..
İftar sofrasının etrafında oturanların kaygıları ve heyecanları ortaktı. Canımızı çok yakan terör sorunu neredeyse sohbetin tümünü kapsadı. Mustafa Destici, Tayyip Erdoğan’a ve AKP zihniyetine veryansın etti;
“Başbakana kaç defa dedim,
“BDP’li Belediyelerden PKK’ya kaynak aktarılıyor. İçişleri Bakanlığı tarafından bu belediyeler sıkı denetlenmiyor” diye. Bütün BDP’li Belediyelerin görevden alınması lazım. Türkiye terörden kurtulabilir mi, kurtulabilir. Acil tedbirler alması lazım. Hem hukuki, hem güvenlik boyutunda, hem istihbarat boyutunda, hem psikolojik anlamda. Şu anda PKK’yı besleyen kaynaklar öğretmenler ve imamlar. Ben açık söylüyorum. Orada öğretmen ve imam kadrosunun mutlaka yenilenmesi lazım. Bir çoğu PKK’ya çalışıyor. Zaten PKK yerleştirdi onları oraya.”
Mustafa Destici, terörle mücadelede görüşlerini şöyle sürdürdü;
“Türkiye’nin içine ordu giriyor ve sen bunu görmüyorsun. Havan toplarıyla, roket atarlarla 300 kişi giriyor ve sen bunu görmüyorsun. Böyle istihbarat olur mu? Terörle mücadele için özel bir istihbarat birimi diyoruz. Tamamen işi PKK terör örgütünün üzerine olacak. Böyle bir devlet olur mu? Bizim şu anda Kandil’de en az sayısı yüzlerden fazla olan istihbarat elemanımızın olması lazım. Çünkü senin topraklarından gidiyor bu insanlar. Suriye’de bile, 3 buçuk milyon Türkmen’in olduğu bir ülkede bizim Esad’ın veya Suriye’nin nefesinden haberimizin olması lazım. Başbakan ile Kılıçdaroğlu’nun nefesinden değil de, PKK ile Esad’ın nefesinden haberi olması lazım...
Sayın Başbakan’ı PKK çizgisine getirmeye çalışıyorlar. “Anlaşalım artık. Bunlar özerklik mi istiyor, konfederasyon mu istiyor. Ne istiyorsa bunların taleplerini kabul edelim. Bu şeyden kurtulalım” deniyor. Ama büyük bir hata, büyük bir gaflet. Çünkü PKK öyle bir örgüt değil. İstediğini verdiğin anda silahı bırakacak bir örgüt değil. Mutlaka daha da güçlenecek. Çünkü, ‘demek ki biz bunları silah gücü ile aldık, bundan sonra daha fazlasını da alacağız’düşüncesine gidecektir. Neticede başka güçler tarafından kullanıldığı için de o güçlerin buradaki hesapları bitmeden PKK bitmez. Onun için PKK’yı bizim kendi gücümüzle bitirmemiz lazım.”
Şemdinli’deki olaylarda uygulanan karartmayı hatırlattık Mustafa Destici’ye, bir bilgi gelip gelmediğini sorduk. Oldukça ilginç bir cevap verdi;
“Tabi ben Şemdinli’de yaşanan bu hadiseyi aslında Türkiye adına bir şans olarak görüyorum. Çünkü bu Türkiye adına büyük bir tecrübe oldu. Biz bunu söylüyorduk ama birileri bunu yaşayınca ancak farkına varabiliyor. Düşünün ki, Şemdinli’de yaşanan olay Diyarbakır’da, Hakkâri şehir merkezinde, Şırnak’ta aynı anda üç-dört yerde birden patlak verseydi Türkiye bunun karşısında nasıl bir tedbir alacaktı ve uluslararası kamuoyuna bunu nasıl izah edecekti, nasıl anlatacaktı... Ama bu bizim için iyi bir ders oldu. Bu bir erken uyarı. Buradan inşallah iyi bir ders çıkarılır.”
BBP Genel Başkanı Destici, “Suriye’den sonra sıra Türkiye’de” açıklamaları hatırlatılınca, “Hayal değil. Eğer Türkiye kendi tedbirlerini almazsa, kendi problemini kendisi çözmezse biraz önce anlattığım gibi bu mesele uluslar arası boyuta taşınırsa elbette ki sıra Türkiye’ye de gelir. Türkiye’nin kimse gözünün yaşına bakmaz” dedi.
Son çayımızı yudumlayıp vedalaşmaya hazırlanırken Mustafa Destici’ye bayram namazını nerede kılacağını sordum. Aldığım cevap;
“Diyarbakır’da Ulucamii’de. Geçenlerde Sayın Devlet Bahçeli ile bir şehit cenazesinde ayak üstü konuştuk. Kerkük’te bayram namazı kılma fikrini desteklediğimi söyledim. Ben de ‘Diyarbakır’a gideceğim’dedim... Devlet Bey de bana ‘çok isabet buyurmuşsunuz’diye karşılık verdi.”