Bahçeli, Demirtaş'a selam gönderdi...
Bebek katili Abdullah Öcalan'ın avukatları ile görüştürüldükten sonra okutulan mektubun perde arkasında ne olabilir?.. Önce hatırlatmakta fayda var... 2016 yılında dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda gerçekleşen anayasa değişikliğine CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu geçit vermişti. Kılıçdaroğlu, kürsü dokunulmazlığı dışında, dokunulmazlıkların kaldırılmasının parti programında bulunduğunu söyleyerek değişikliklerin Meclis'te kolayca yapılaması sağlamıştı.
İşte o tarihten sonra, HDP, başta Selahattin Demirtaş olmak üzere tutuklamalardan dolayı hep Kılıçdaroğlu ve CHP'yi suçladı, hedef tahtasından hiç indirmedi. Selahattin Demirtaş, hapishaneden kaleme aldığı bir yazısında CHP'yi eleştirdi: "ana muhalefet partisi, Meclis'te dokunulmazlıklarımızın kaldırılarak tutuklanmamıza evet dememiş olsaydı, tarih başka bir çizgide olacaktı" demişti.
İstanbul seçimlerinin iptal edildiği, Öcalan'ın mektubunun okunduğu kara Pazartesi'nin ardından Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında YSK üyelerini oldukça sert bir dille eleştirmişti. Grup toplantılarını Salı günü sabah saatlerinde yapan Devlet Bahçeli ise bir gün erteleme ile kutsal metini (!) okumayı Çarşamba gününe bırakmıştı. Bahçeli, Kemal Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığının kaldırılması teklif etmişti. R.Erdoğan'ın da destek vermesi ile tartışmalar devam ediyor. Öcalan'ın mektubuna Suriye ölçeğinde bakılması gerektiğini yazdığımda okurlarımızdan "hiç mi iç siyasetle ilgisi yok" diye sorular aldım. Tornadan geçirilen o mektubun sadece satır aralarını değil perde arkasını da bilmek lazım;
"Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığı kaldırılsın" teklifinin ardında Selahattin Demirtaş'a ve HDP'ye çakılan selam var, "size yapılanın aynısını onlara da yaparız" mesajıyla. Devlet Bahçeli bu teklifi getirirken iktidar ortaklığının gereği, raketlik yaptı. Yani, teklifin asıl sahibi AKP, masada oyuna sokan Devlet Bahçeli. "Ya nasıl olur böyle bir şey?"... Seçim kampanyası boyunca karşındakileri "PKK"lı, "terörist", "PKK işbirlikçileri" diye suçladıktan sonra HDP'ye ve Öcalan'a selam çakmak için milliyetçi görünümlü bir partiyi kullanmaktan daha büyük kurnazlık olabilir mi?.. Kemal Kılıçdaroğlu'nun dokunulmazlığının kaldırılması tartışmalarına bir de bu açıdan bakın. Adamın her konuştuğunda tazminat davaları açılırken ve bir dünya para ödemeye mahkum edilirken ve bu yol hala geçerli iken, sizce neden dokunulmazlığının kaldırılması isteniyor?.. İşin sırrı İmralı'da!..
Gündeme yeni çıkartılan şer mektubunun perde arkasını aralamaya devam edelim;
Sözde Rojava bölgesi konusunda çetin pazarlıklar döndüğü satır aralarından da belli. Türkiye'nin sözde Kürt özerk bölgelerinin yönetiminde söz sahibi olması ima edilirken, kapı arkasında TSK'nın Suriye'de kontrol ettiği bölgelerden çekilmesi pazarlığı yapılmış. "Çözüm sürecinde" meşhur Nevruz mektubuna yapılan ısrarlı vurguda da Suriye pazarlıklarını teyit ediyor. Terörist Öcalan'ın Suriye aşkını ve özlemini, kurduğu hayalleri de bilenler son İmralı pazarlıklarının perde arkasını kolayca görebilir!..
Eveet!.. İçerde türlü tezgahlar çevrilirken Suriye'de neler oluyor?.. Astana süreci sonrasında, Rusya'nın İdlib konusunda gösterdiği sabır sona erdi. Esasında, Putin, 31 Mart seçimlerinin geçmesini bekliyordu ve hemen harekete geçti. Türkiye'nin gözlem noktaları bulunduğu İdlib'de Rusya destekli Suriye rejimi HTŞ terör örgütüne var gücü ile vuruyor. Dışişleri Bakanlığı'ndan "Türkiye Rusya ile koordineli çalışıyor" açıklamalarına inanmak da çok güç. Sormak lazım ateş çemberi içindeki gözlem noktalarımızda ne oluyor?.. Boşaltılanlar var mı?.. ABD ile S-400 krizi yaşadığımız gergin dönemde Rusya'dan da bir kazık yiyebileceğimiz devlet koridorlarında konuşuluyor. Güvenilir bir kaynaktan ulaştığım bilgiye göre, Yüzbaşımızın şehit olduğu Binbaşımızın yaralandığı PKK'nın kontrol ettiği Tel Rifat saldırısından önce güvenlik güçlerimiz bir köye operasyon düzenlemişler. Rus yetkililer de "burada biz varız" diyerek operasyonu engellemişler. Tel Rifat'taki, İdlib'deki gelişmelere bakarsanız, destekler gibi görünen Rusya'nın nasıl Türkiye'yi sıkıştırdığını kolaylıkla görürsünüz. Rusya, İdlib'i de PKK/YPG'ye bırakırsa şaşırmayın!..
Yanlış dış politikalar, çorap söküğü gibi gidiyor. ABD'ye kızıyoruz Rusya'ya yanaşıyoruz, Rusya'ya kızıyoruz İran'a yanaşıyoruz. İran'a kızıyoruz bir başkasına yanaşıyoruz... ABD ile Rusya'nın Suriye konusunda kapı arkasında anlaştıkları o kadar belli ki!.. Birbirlerine dokunmadan işlerini yürütüyorlar. Türkiye-Suriye rejimi arasında teknik heyetler bazında sürdürülen görüşmeler bir sonuca ulaşamıyor. İdlib krizi üzerine sos oldu!.. Hatta Dışişleri Bakanlığı sözcüleri geçen gün "Türkiye Suriye'den çekilsin" açıklaması yaptı. Türkiye bu noktaya gidiyor. Suriye'nin kuzeyinde, doğu batı ekseninde Türkiye tost edilmeye çalışılıyor. Yakında, "Türkiye Suriye'den çıksın" diye BM kararı çıkarsa, Rusya da desteklerse şaşırmayın!..
İktidar ortakları da ne yapsın?.. Sıkışınca İmralı'ya koşuyorlar!..