Bahçekrasi
Ders alınsa tekerrür eder miydi? diyen düşünürlerin tarih ile ilgili endişeleri her gün yaşanıyor. Pazar günü Ankara yine tarihi bir gün yaşadı. MHP kongresinde yaşananları, perde arkasını yazmayı görev addediyorum.
Genel Merkez Kongresinden önce ilçe ve il kongrelerinde yaşanan olayları yeniden hatırlatmaya gerek duymuyorum. Bu kongreyi Devlet Bahçeli’nin kazanacağından şüphem de yoktu. Hatta tüzüğü değiştirerek, ömür boyu genel başkan kalma ihtirasını aylar önce bu sütunlardan yazdığımda tepki yağmuruna tutulmuştum.
Öncelikle Bahçeli’nin teknolojiye uyum sağlayarak promter denen kürsünün sağında ve solundaki saydam camlardan okuduğu hamaset yüklü konuşma metninin iyi hazırlanmış olduğunu vurgulamalıyım. Yarım saati selamlaşma olarak geçen konuşma, 12 yıllık görev sürecinin dönüm noktasıydı.
“Demokrasi Şöleni” olması gereken kongreye günler öncesinden gölge düşmüş, “Salona sokmayacağız” naraları yanında tehdit ve şantajlar gırla gidiyordu. Ankara’daki tecrübeli gazeteciler “Kongre Meydan Savaşı” başlıklı haber hazırlığındayken, korkulanın olmayışı en büyük kazanım oldu. Otellerde kampa alınan delegelere nasıl yapıldığına dair haberlerin detayına girmektense, imza vermesi muhtemel illerin delegelerine istifa dilekçeleri imzalatmasını hatırlatalım. Tıpkı Koray Aydın’ın öncülüğünde olağanüstü kongre talebinde bulunan delegelere tehditle geçmiş tarihli istifa dilekçesi imzalatıp “Delegelikten düşmüştür” dendiği gibi kongrede önergeye imza verenler için de “İstifa ettiği için delege değildir” bahanesi hazırlandı. Tüzük değişikliğinde aday olabilme sayısının tıpkı CHP’de olduğu gibi 220’ye çıkarılacağı belirtilerek sayıya ulaşılamayacağı belirtildi.
Neyse biz bunları geçelim. Toplam 23 dakika süren tüzük ve program değişikliği için toplanan komisyonun aldığı kararlar açıklandı. Yani delege tüzükte ve programda nelerin değiştiğini bilmiyor. Yeni tüzük ve programın yasal olarak okunma zorunluluğu var iken “Kabul eden, kabul etmeyen... Kabul edilmiştir” şeklinde oldu bittiye getirilmesinin anlamını siz bulun!...
Ömürlerini, istikballerini Türk milliyetçiliğine vakfeden, canını, kanını, malını, mülkünü gözü kırpmadan adayan insanları yakından tanırım. Bunlar her şeylerini sorgusuz sualsiz verirler ama, haysiyetlerini, şahsiyetlerini asla feda etmezler. Oldu bittiye getirilerek oyları alınan bu delegenin tüzük ve program değişikliğinde oynanan oyunu öğrendiklerinde MHP’yi DBP haline getiren Bahçeli’yi indireceğine inanıyorum. Daha önce ifade ettiğim gibi bunu MHP delegesi yapmaz ise millet zaten yapacaktır.
Gelelim Bahçeli’nin demokrasi anlayışına. “Ders alınsa tarih tekerrür eder miydi!” diyen düşünür hep haklı çıktı.
Türk siyasi tarihine ve literatürüne Dr. Bülent Nuri Esen’in kazandırdığı, “Kakokrasi” tanımını hatırladınız mı?
Merhum Menderes’in ezici çoğunluk ile iktidar olduğu dönemde DP’nin gidişatından rahatsız olup uyarılar yapan partinin kurucularının il başkanı ve delegelerinin iradesi hiçe sayılınca Dr. Esen, Meclis’te yaptığı konuşmada “Bunun adı kakokrasi” deyivermişti. MHP’de son 12 yıllık kongre süreçlerini yakından izleyen gazeteci olarak son kongreden sonra literatürümüze yeni bir deyim de ben kazandırayım dedim. Bahçeli’nin yaptığı demokrasi değil, “Bahçekrasi” dir.
Bahçekrasi’yi hazmedenlere de kolay gelsin temennisinde bulunup bu konuyu enine boyuna irdelemek üzere, ülküyle kalın...