Bahadır Erdem'den iddialara net cevap

Son günlerde tartışmaların odağında olan İYİ Parti'de yaşananları az çok takip ediyorsunuzdur.

Ayasofya'nın ibadete açıldığı dönemde Cumhur İttifakından gelen "Bize katıl" mesajının reddedilmesiyle İYİ Parti'ye karşı sağlı sollu saldırılar başladı. Gazeteci olarak derdim İYİ Partiyi savunmak tabi ki olamaz. Ancak partinin oy oranlarının yükseldiği iddia edilirken İYİ Parti'nin bunca şeyle birdenbire gündeme çıkması şüphe yarattı.

Ben de merakıma yenik düşüp tartışmalarda en çok ismi geçenlerden biri olan Genel Başkan Yardımcısı Bahadır Erdem ile bir röportaj yaptım: Bazıları "tahrik edici" bile sayılabilecek sorularıma bile içtenlikle cevap aldım:

***

Ağırel: Sizce Cumhur İttifakı'nın İYİ Parti üzerinde bir planı var mı?

Erdem: Sayın Genel Başkanımızın siyasi liderliğinde, her türlü siyasi, idari ve yargı oyunlarına rağmen büyük bir cesaret ve kararlılıkla kurulan İYİ Partiyi, halkımız tarafından, Türkiye'nin 18 yıllık AK Parti iktidarının sonunda bugün geldiğimiz çıkmaz görünen sokaktan, ülkeyi tek çıkaracak Parti olarak görülüyor.

Dolayısıyla İYİ Parti'nin başarısının, Cumhur İttifakının dikkatinden kaçtığına inanmak ve %50+1'lik seçmeni bölmek üzerine kodlanan bu sistemi savunanlar bakımından büyük bir tehlike teşkil ettiğini görmemek için her halde bir parça saf olmak gerekiyor.

Ağırel: İYİ Parti Milletvekili Ümit Özdağ'ın size hatırlattığı önceden yaptığınız paylaşımlar var. Bu paylaşımlarınızı nasıl açıklarsınız?

Erdem: Ben hukukçu bir akademisyen olarak, Twitter'a girdiğim 2011 senesinden beri 38 bini aşkın tweet atmışım. Tek bir tanesi bile hukuka, ahlaka ve bu ülkenin aleyhine değildir.

Ancak 15 gün önce bir anda sosyal medyaya servis edilen eski tweetlerim üzerinden her akşam televizyonlarda hakkımda saygısızca konuşan, iftira atan ve tweetlerin başını sonunu keserek hakkımda inanılmaz ve gerçekten şaşırdığım bir algı yaratmak isteyenlere söyleyecek iki çift lafım var.

2012 yılında dönemin başbakanı ve bütün AK Partililer tarafından, o zamanki adı ile henüz Fethullah hoca olan şimdiki terörist başına 'yurda dön, Türkçe olimpiyatlarına katıl, gözlerimiz yollarda kaldı' çağrıları yapılıyordu.

Ben de Atatürkçü bir hukukçu olarak, buna sonuna kadar karşıyım. Zira bu dönüşün Türkiye'nin imajına zarar vereceğini, bu laiklik karşıtı, Türkiye'yi İran'a benzetmek istediğini düşündüğüm tarikat liderinin Türkiye'ye gelmesi halinde, kadın haklarında, Cumhuriyetin kazanımlarında kayıplar yaşanacağını düşünüyorum.

14 Haziran tarihinde attığım iki tweet var. Birbiri ile arasında sadece saniyeler var.

İlki, 'Fethullah hoca döndüğünde Havaalanına karşılamaya gidenlerin araba kuyrukları İzmit'ten Edirne'den başlar Humeyni'nin İran'a dönüşü hiç kalır' Saat 23.43

İkincisi, 'Eğer yaratılmak istenen manzara buysa Türkiye'nin vay haline Umalım ki Fethullah hoca çağrı yapanlardan daha öngörülü ve akıllı davransın.' Saat 23.45

Şimdi ben açıkça bu yapılan çağrıların Türkiye'ye zarar verdiğini, bu çağrıya uyar da gelirse, Türkiye'nin İran'a döneceğini düşünüp, bu işe kesinlikle karşıyken, bu nasıl akla izana sığmayan bir suçlamadır.

Günümüz teknolojisi öyle ki herkesin ayak izleri her yerde.

Atatürkçülüğümü de, vatan millet sevgimi de kimseyle tartışmam. TV'lerde Cumhur İttifakına yağdanlık yapan bazı kişilerin bu tip mantıksız laflarına da sadece gülüp geçerim.

Ağırel: 15 Temmuz akşamı darbeye destek çıktınız mı?

Erdem: Murat Bey ben tesadüfen 15 Temmuz akşamı CNN'de canlı yayındaydım. Suriyelileri konuşmak üzere çağrıldım. Program esnasında birden köprü kapandı. Kimse bir şey anlamadı önce. Terör olayı mı acaba yorumlar yaparken, başbakan çıktı ve bu olayın bir kalkışma olduğunu söyledi. Kulaklarıma inanamadım.

Başbakanın konuşması bittiği anda, Başak Şengül'den sözü hemen ilk ben aldım. 'Böyle bir darbenin kabul edilemeyeceğini, demokrasinin hiçbir zaman darbeler ile kesilemeyeceğini, sonuna kadar hukuk ve demokrasiye bağlı kalmamız gerektiğini, 21.yüzyılda darbe yapılamayacağını ve Türkiye'nin buna layık olmadığını', bu ülkenin televizyonlarında başbakandan sonra konuşan ilk insan benim. Duygularını, şaşkınlığını, kızgınlığını ifade eden ilk insan benim.

Öğrencilere tweet attığımda ben eve dönme yolundayım. Yollar kapalı eve zar zor vardık. O esnada yolda öğrenciler bana soruyor, 'hocam neredesiniz, iyi misiniz, CNN'de yayın kesildi, korkuyoruz vs'. Bu çocukların ailelerinin bir kısmı o anda şehir dışında yalnız. Hatta ülkenin büyük çoğunluğu o anda TV başında değilse, neler olup bittiğini bile bilmiyor, anlamamış. Ben bir hoca ve baba olarak öğrencilerime onları korumak için, çok kötü şeyler olduğunu, evlerine dönmelerini, saçma sapan yazılar da yazıp çizmemelerini söyledim. Ben bu tweeti attığımda eve dönüyorum. Ne daha millet sokaklara dökülmüş, ne de sayın Cumhurbaşkanı darbeyi engellemek için Hande Fırat'a telefondan bağlanarak milleti sokağa çağırmış. Bu olay ile benim öğrencilerimi korumak için attığım tweetin arasında iki saat var.

Bu ülkedeki hangi anne, baba, öğretmen, hoca benim yaptığımı yapmaz. Cumhurbaşkanı konuşmuş olsa ben o tweeti zaten devletin başının halkı çağırmasından sonra atmam.

Ağırel: Parti içerisinde il başkanları düzeyinde bazı istifa çağrıları var. İstifa etmeyi düşünüyor musunuz ya da bu çağrılara karşı bir yanıtınız var mı?

Erdem: Ben bugüne kadar edindiğim hukuki tecrübemle, insana, millete ve vatanıma saygımla, sevgimle sayın Genel Başkanımız istediği müddetçe bu yolda çalışacağım. Hayatta hiçbir zorluktan kaçmadım. Tam tersine daha çok çalıştım. Daha başarılı olmak için azmettim. Hatta bu olanları gördükçe şimdi hiç olmadık kadar millete daha da fazla hizmet etmek, bu ülkede yuvasında evlatlarıyla helalinden iki lokma yemeği huzurla yemek isteyen, kimseyle kavgası sorunu olmayan, evladının geleceği vatanımızda olsun diye uğraşan sessiz çoğunluğun sesi olmak için elimden geleni yapacağım.

Ağırel: Buğra Kavuncu ile akrabalık bağınız var mı?

Erdem: Hayır Sayın Buğra Kavuncu ile bir akrabalık bağım yok.

Ağırel: Türkiye'de iktidar dışında sokaktaki vatandaşından ekonomistine herkes bir ekonomik kriz olduğu görüşünde birleşiyor. Siz İYİ Parti açısından halkın durumunu anlatır mısınız?

Erdem: Sayın Genel Başkanımız Pandemi öncesinden beri, Pandemi döneminde de maskesini takarak, il il ilçe ilçe geziyor. Eğer yanılmıyorsam şu ana kadar 18 il ile sekseni aşkın ilçeye gitti ve daha bütün Türkiye'yi gezecek. Esnafla konuşuyor, sorunlarını dinliyor. Esnafın söylediklerini dinlediğinizde insanın gözleri yaşarıyor. Milletimiz çok gururludur. Öyle kolayına açım demez. Aile ilişkilerimiz güçlüdür. Anne baba çocuğuna, çocuk ana babasına yardım eder. Ancak 18 yılın sonunda öyle bir noktaya gelindi ki kimsenin birbirine uzatacak eli kalmadı. Genel Başkanımız gezerken parti propagandası yapmıyor. Sadece dert dinliyor. Zira insanların kendilerini dinleyecek bir devlet büyüğüne ihtiyacı var. 'Bir dokun bin ah işit' denir ya, aynen o durum.

Ağırel: İYİ Partinin bu ekonomik kriz karşısındaki çözümü nedir?

Erdem: İYİ Partinin önceliği kalkınma odaklı ve istihdam sağlayan bir büyüme modelini hayata geçirmek. Türkiye'nin demografik profili incelendiğinde ve ekonomisini başarılı ülkelerle karşılaştırdığınızda 40 milyon çalışana istihdam sağlaması gerekiyor. İYİ Partinin önceliği bu istihdamı sağlamaktır.

Partimiz önceliği üretime verecektir. Çalışan kesimin, işçinin, esnafın, çiftçinin ekonomik sıkıntılarını çözmek esastır. Türkiye her bakımdan çok büyük ve güçlü bir ülkedir. Bizler rahmetli Demirel'in tabiriyle Türkiye'nin 50 cente muhtaç olduğu dönemin çocuklarıyız. Ancak eğer milletine yalan söylemeden, ülkenin imkanlarını yandaşlara değil halkın ihtiyaçlarına yönlendiren bir iktidar işi ciddiyetle ele alırsa Türkiye, bu zorlu ekonomik krizden de çıkar. İYİ Parti'nin yapacağı da budur.

Ağırel: Berat Albayrak'ın istifasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erdem: Sayın Berat Albayrak'ın sosyal medyadan duyurduğu istifası bize sadece uygulanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin ve buna bağlı ekonomi modelinin iflas ettiğini göstermedi. Devlette bugüne kadar hiç yaşanmamış olan bazı durumları bizlere gösterdi. Instagram ya da Twitter'dan sosyal medya üzerinden yapılan istifalar bu ülkenin köklü devlet geleneğine yakışmıyor. Halkın üzerinde de hiç iyi bir intiba bırakmıyor. Özetle asıl değişmesi gereken sistem. Yoksa o kişinin ya da bu kişinin Merkez Bankası başkanı yapılması ya da bakanlığa getirilmesi bir şeyi değiştirmeyecektir diye düşünüyorum.

Ağırel: İktidar artık vatandaşı Pandemi ile baş başa bırakmış gibi gözüküyor. İYİ Parti, iktidarda olsa idi nasıl önlemler alırdı?

Erdem: Murat Bey maalesef ki iktidar milletin başına bela olan, kendisinin çözmesi hükümet olarak derman olması gereken her konuyu vatandaşın başına atıyor. Kendisinin beceremediği her konuda adeta vatandaşı suçlayan bir yaklaşım içine girmiş durumda Ak Parti iktidarı. Aynı söylem İzmir depremi sonrasında da yaşanmadı mı? Vatandaş da biraz üstüne koysun da sağlam yerde otursun denmedi mi. Aynı şey COVID için de geçerli. Bu vatandaş ne yapsın.

Ağırel: Açıkçası İYİ Partinin deprem politikasını merak ediyorum?

Erdem: Yıllardır söylüyorum; Türkiye'nin en gerçek beka problemi deprem gerçeğimizdir diye. İlk defa geçen hafta Sayın İçişleri Bakanının ağzından aynı sözleri duydum.

Peki, sorarım size kaç tane apartman yıkıldı. 10 mu - 20 mi kaç? Ya beklenen İstanbul depremi gerçekleştiğinde yıkılması beklenen bina sayısı kaç. On binler. Sorarım size, Allah korusun eğer ülkece hazırlıksız yakalanırsak bu on binlerce enkazın hangi birinin başına kim koşacak?

Demin de dediğim gibi ülke imkanlarını nereye harcamayı tercih ettiği önemli bir iktidarın. Toplanan deprem vergilerini nereye harcadığı önemli. İYİ Parti bütün imkanları vatandaşların hayrına, milletin hayrına kullanacaktır. Buna emin olun. İYİ Partinin değerli vekilleri, deprem konusunda TBMM'ne beş tane araştırma önergesi verdi. Kanun teklifi verdi. Ama her konuda olduğu gibi bu önemli, Türkiye'nin beka meselesi olan konuda bile iktidar ile birlikte millet hayrına çalışmak mümkün olmuyor.

KISA KISA…

Ağırel: Merkez Bankası başkanın gece yarısı değiştirilmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erdem: Tabi ki aklı başında her insana normal gelmeyeceği gibi bence de hiç normal değil. Buradaki problem kişiler ve isimler değil. Problem tek bir kişinin her şeyi bilerek bütün ülkeyi yönetmesi anlayışı…

Ağırel: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın esnafa 'Bu bana biraz abartı geldi, al keyif çayı iç' demesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erdem: Maalesef ki milletin içinde bulunduğu büyük ekonomik sıkıntılarını keyif çayı paketlerini onlara atmak çözmüyor. Bu söylem AK Partinin dertlerinden ne kadar bihaber ve uzak olduğunun da açık bir göstergesi.

Ağırel: Joe Biden'ın ABD Başkanı seçilmesi Türkiye'yi nasıl etkiler?

Erdem: ABD Başkanının kim olduğundan ziyade önemli olan, Türkiye'nin gücü…

Ağırel: Joe Biden seçilmeden önce "Muhalefeti desteklediğimizi açıkça göstermeliyiz" demişti. İYİ Parti Biden'ın desteklediği muhalefet mi olacak?

Erdem: İYİ Parti kurulduğu günden beri olduğu üzere bundan sonra da her zaman milletin desteklediği parti olacak.

Ağırel: Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ'daki zaferini nasıl değerlendirirsiniz?

Erdem: İYİ Parti olarak, askeri alanda olduğu gibi diplomasi masasında da Azerbaycan'ın uluslararası hukukun da başından beri kabul ettiği haklı beklentilerine cevap verecek bir çözüme erişilmesine destek vermeye devam edeceğiz.

Ağırel: Doğu Akdeniz Politikasını destekliyor musunuz?

Erdem: İYİ Parti olarak 'Mavi Vatan' kavramını destekliyor olsak da Doğu Akdeniz'deki menfaatlerimizin korunması için iktidarın ortaya koyduğu yöntemleri benimsemekte güçlük çekiyoruz.

Ağırel: Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İzmir depreminden sonra yaptığı "Vatandaş üstüne biraz koyarak hızla sağlam bina inşası için harekete geçmeli" sözleri hakkında ne düşünüyorsunuz?

Erdem: Vatandaş hangi para ile evini yenileyecek. El insaf. İşsizlik tavana vurmuş. Dolar daha bir hafta önce 8.5 Tl idi. Pandeminin başladığı Mart ayından beri insanlar, 1300 TL'ye evde oturuyorlar. Hangi parayla ev yenileyecekler Murat Bey…

Yazarın Diğer Yazıları