Bağımlı Türkiye'nin tam bağımlı medyası!
Türkiye’de medya giderek Pravdalaşıyor. Tabii bu arada iktidar da Sovyetleşiyor. Çok satan gazetelerin ve etkin medyanın tamamı tek ses çıkaran bir koro haline gelmiş durumda. Ajanslar derseniz onlar da öyledir. Bir zamanların Tas ajansına taş çıkartacak kadar iktidar sözcülüğüne dönüşmüş durumdadır. Hükümetin her uygulamasını kayıtsız şartsız abartıp, desteklemekle görevli olan bazı basın ve yayın organları “Yarı Resmi” olmanın da ötesine geçmiş durumdalar. İktidarın ideolojisini özümsetmek, siyasetini de meşrulaştırmak için şanlı medya her türlü spekülasyonun altına imza atmaya devam ediyor. Tabii medya bu hizmeti karşılıksız yapmamaktadır. Hâkim gücün imkânlarından yararlanmak için medya, seve seve milli çıkarlardan ve gerçeklerden taviz vermektedir. Ayarlı medya, “Siz Teksaslıysanız ben de Kasımpaşalıyım”, “Başbakan sert çıktı” vb.. söylemleriyle iktidar adına kamu oyunun gazını alma manşetleri atmaktadır.
Yaygın medya, iktidara alkışı ve övgüyü öylesine ileri götürmüştür ki, hükümete yönelik olarak yanlışlıkla yapılan en küçük eleştiri bile iktidar kanadında kıyametin kopmasına yetmektedir. İktidarın bu konuda her hangi bir imaj kazasına tahammülü yoktur. Ayarlı medya bir gün “PKK büroları kapatıldı”, bir başka gün “Kandil’e giden yollar tutuldu” bir başka günde ise “Kandil, peşmerge tarafından kuşatıldı” türünden başlıkları kullanarak pasifist iktidarın tutumunu yücelten yayınlar yapmaktadır. İşbirlikçi medya, peşmerge, PKK’ya karşı gerekeni yapıyor görüntüsünü vererek Türk kamuoyunu yatıştırmaya çalışıyor.
Medya ne yaparsa yapsın iktidara da yaranamamaktadır. Medyanın bazı mensuplarının “Tümgeneral” liğe soyunmasına ses çıkarmayanlar, konu AB/ABD nezdinde yanlış anlaşılma olunca kıyameti kopartmaktadır. Özellikle AB/ ABD ve Barzani tarafından yanlış anlaşılma iktidarın uykusunu kaçırmaya yetiyor. “PKK liderlerinin tutuklanıp, Barzani ile birlikte İtalya’ya paketlendiği” haberi Kuzey Irak’ta “Kürt kedisini bile teslim etmeyeceğini” söyleyenleri sıkıntıya düşürmüştü. İktidar, Barzani’yi incitmemeye özel bir önem vermektedir. AKP iktidarı, her şeyin Barzani’yle birlikte yapılması gerektiğine iman etmiş durumdadır. Barzani ve Talabani’nin PKK’yı kendi yan kuruluşu olarak gören onca söylemi ortada dururken Türkiye’deki iktidar, Barzani’nin insafa gelerek PKK’nın Kandil’den sökülmesinde Türkiye’ye yardımcı olacağını beklemektedir.
Bunun üzerine sırf yağcılık bağlamında El Kaide’ye yönelik Başbakana atfen çıkarılan söylentiler bardağı taşırmıştır. Başbakan, partisinin basına kapalı MKYK toplantısında, “ABD ve AB’ye dedik ki; PKK’yı terör örgütü olarak görmezseniz, biz de El Kaide’ye isyancı diyebiliriz” sözlerinin medyada yer almasına karşı gerçek olmayan haberleri yapan medyanın, bu yüzden yeterli tirajı yakalayamadığını söylemiştir. Başbakan, “Terörle mücadele gibi hassas meseleler başta olmak üzere gerek yazılı, gerekse görsel medyamızda kaynağından doğrulanmamış hayali senaryoların hâlâ haber yapıldığını görüyoruz” demiştir. Başbakan, iktidarın pasifliğini, tutarsızlığını ve beceriksizliğini siyasetlerin en yücesi gibi gösteren medyaya ise, bu yönde herhangi bir eleştiri getirmemektedir. İktidar, tam bağımlı, yüzde yüz kontrol altında ve acınacak kadar yumuşakbaşlı bir medya istiyor. Emin Çölaşan’ın Hürriyet’ten kovulması, Kanal Türk’e yönelik eleştiriler, Banu Avar’ın etkisizleştirilmesi vb.. yüzlerce olgu, iktidarın medyayı yarı resmi El Ahram tavrından kurtararak, tam bir AKP Pravda’sı haline getirmeye çalıştığının işaretidir.
TMSF bu amaç için Sabah ve Atv’yi kamulaştırdı ve satışını bu kadar zamandır geciktirdi. Bu grubun AKP yandaşı iş adamlarına satışıyla iktidar kendi kontrolü dışında herhangi bir haberin etkin medyaya düşmesini de engellemiş olacaktır. Bağımlı Türkiye için tam bağımlı medya üretimi böylece mümkün olacaktır.