Bağdat ziyaretim
Irak'ta faaliyet gösteren "Al-Rafidain Diyalog Merkezi"nin (RDC) davetlisi olarak 26-28 Eylül tarihlerinde Bağdat'ta organize edilen "Ekonomi ve Güvenlik Forumu"na katıldım. Foruma, Iraklı eski ve yeni bakanlar, üst düzey bürokratlar ve akademisyenlerin yanı sıra Arap ve batılı ülkelerden ekonomi, güvenlik ve politika alanlarından uzman şahsiyetler katıldı.
Oturumlarda; Güvenlik ile ilgili Irak güvenliğinin bölge güvenliğinin temeli olduğu, güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması ve bölgesel yardımlaşmanın önemi, terörle mücadelenin devam ettirilmesi, güvenlik kurumlarının yapılandırılması ve silahların sadece devletin elinde bulundurulması konuları görüşüldü.
Ekonomi ile ilgiliyse Irak ekonomisinin içinde bulunduğu zorluklar ve fırsatlar, iletişim sektörü, sanayi ve tarımsal projelerinin rolü, enerji projeleriyle ilgili öngörüler, petrolün konumu gibi konular masaya yatırıldı. Söz konusu forumda farklı görüşler ortaya çıkmıştır.
Toplantıya konuşmacı olarak iştirak eden İngiltere, ABD, Fransa, İspanya, Türkiye gibi ülkelerin Bağdat büyükelçilerinin yanı sıra, AB, BM, İran, Umman, Katar, Kuveyt gibi ülkelerin üst düzey devlet ve kurum temsilcileri de konuşmacı olarak yer aldılar.
Bölge ile ilgili her türlü bilgiye sahip olan İngiltere'nin Bağdat Büyükelçisinin bir Iraklı gibi çok düzgün Arapça sunum yapması herkesin dikkatini çekmiştir. Konuşmasında fazla suya sabuna dokunmayan ABD Büyükelçisi ise DEAŞ'ın temizlenmesinin sevindirici olduğunu dile getirmiştir.
Türkiye ile Irak arasında ekonomik ilişkiler hakkında kapsamlı bilgi aktaran Türkiye Bağdat Büyükelçisi Fatih Yıldız, İngilizce yaptığı konuşmasında, "Irak'ın Türkiye'nin yalnız ticari ortağı değil, aynı zamanda güvenlik konusunda da ortağı olduğunu" söyledi ve bir soru üzerine açılması öngörülen Ovaköy sınır kapısının neden hayata geçirilmiyor sorusu üzerine gerekli bilgileri aktarmıştır. Bu bilgileri daha sonraki bir yazımda ele alacağım.
Forum münasebetiyle Bağdat'ı ziyaretim esnasında Irak Türkmen Cephesi'nin (ITC) Bağdat bürosuna bir ziyaret gerçekleştirdim. ITC Başkanı Erşad Salihi, Başkan Yardımcısı Hasan Turan, ITC Bağdat Büro Başkanı Niyazi Mimaroğlu, Türkmen Gücü Kuzey Ekseni Komutanı Yılmaz Şaban, Türkmen Gücü Telafer Ekseni Komutanı Seyid Muhtar, milletvekili Ahmet Haydar, Musul Vali Yardımcısı Nurettin Kaplan, eski milletvekili Hasan Özmen'in iştirakleriyle toplantı yapıldı. Toplantıda Türkmenler için önem arz eden Irak'ta 1 Nisan 2020 de yapılacak yerel seçimle ilgili Türkmeneli bölgesinin durumu ve alınması gereken tedbirler detaylı bir şekilde ele alındı.
Forumda kısaca izlenimlerime gelince; Konuşmacıların neredeyse tamamı Irak'ın güvenliğinin bölge güvenliğini ilgilendirdiğini ve terörle mücadelede ülkeler arasında yardımlaşmanın gerekli olduğunu ileri sürmüşlerdir. Terör konusunda konuşmacıların sadece DEAŞ ile başlayıp DEAŞ ile biten konuşmaları ve diğer terör örgütlerine değinmemeleri düşündürücü olmuştur. Bazılarına göre Irak yönetiminde devletle rejim arasında çifte standart bulunmaktadır.
Bazıları Peşmerge, Haşdi Şabi ve aşiret milislerinin ortadan kaldırılması gerektiğini ileri sürdüler. Örneğin, silah ve mühimmat tamamen devletin elinde mi? Merkezi Hükümet veya Ordu Peşmergeleri bulundukları bölgeden başka bir bölgeye çekebilir mi? Ya da Irak ordusu kuzeydeki Kürt Bölgesine girebilir mi? gibi sorular gündeme geldi.
Ekonomiye gelince; Irak'ın ekonomisi, rantiye ekonomi düzenine dayalı petrol gelirleri üzerine kuruludur. Ham petrol ihracatı Irak milli gelirinin %60'ını, kamu gelirlerinin ise %90'ını oluşturmaktadır. Her yıl ortalama 80-90 Milyar Dolar dış ithalat transferlerine gitmektedir.
Bu durum Irak'ın ekonomik yapısının tüketim toplumu yapısına dayalı olduğunu göstermektedir. Ekonomik raporlar arasında dikkatimi çeken en önemli husus; Devlete ait olan 277 fabrikanın yalnız 134'ü çalışır, 129'u atıl durumda ve ayrıca hayata geçirilmemiş 14 yatırım amaçlı proje mevcuttur. Özel sektöre ait 54 bin fabrika ve işletmenin yaklaşık %10'u çalışır durumda, % 5'i kesintili olarak çalışmakta ve % 85'i ise atıl durumdadır.
Bize göre; işsizliğin had safhada olduğu, yolsuzlukların kol gezdiği, alt yapı sorunlarının çözülemediği, elektriğin gün içerisinde belirli saatlerde sağlandığı gibi olumsuzlukların Irak'ta son günlerde yaşanan hükümet karşıtı büyük çaptaki gösterilere sebep olduğunu söylemek mümkündür. Protestolara karşı güvenlik güçlerinin sert müdahaleleri sonucu şu ana kadar onlarca kişinin hayatını kaybettiği, binlerce kişinin yaralandığı ve tutuklandığı bildirilmektedir. Irak hükümetinin kapsamlı sokağa çıkma yasağı ilan etmesine rağmen protesto gösterilerinin artarak devam etmesi durumun vehametini göstermektedir.
Katıldığım Bağdat Ekonomi ve Güvenlik Forumu'ndan hemen 5 gün sonra böyle bir olayın patlak vermesi yeni bir "Arap Baharı"nın habercisi midir?!