Babüroğlu'nun anılarından kesitler

Selahattin Babüroğlu... 1923 Erzurum doğumlu bir eski Bakan ve Genel Müdür... Babüroğlu’nun adını her duyuşumda, yâdıma 1971 yılının o mayıs ayı düşer. Erzurum’da Lalapaşa Camii’nin arkasında, havuzlu parkın yanında, Kürt Selahattin’in kahvesi, bizim parti binamız. Kahvehanenin içinde bir odayı bize özgülemiş Selahattin, böylece kahvehanesi MHP lokali oluvermiş. Biz kira ödemiyoruz, o da polisle muhatap olmuyor (şimdinin bir eli yağda, bir eli balda, mazi özürlü, turfanda MHP’lileri de okusunlar, tarihlerinden önemli bir yapraktır bu).
Ve bir gün haber geliyor ki, 12 Mart’ın Nihat Erim Kabinesi’nin iki Bakanı Erzurum’a gelmişler, partimizi de ziyaret edecekler. Haydaa!... Alıyor bizi bir telaş... Yahu İl Başkanı Erzurum’da değil, il yönetim kurulunda eli yüzü düzgün adam yok. Merkez İlçe Başkanı yok. Yok oğlu yok. İş kaldı biz Gençlik Kollarına. Okan Şengöz kardeşim çekiyor lacivert takım elbiseleri, kuruluyor Selahattin’in patron masasına, biz de yanına.
Geliyorlar Başbakan Yardımcısı Sadi Koçaş’la, İmar ve İskan Bakanı Selahattin Babüroğlu. Önce şaşırıyorlar. Karşılarında duranların en yaşlısı 23 yaşında. Biz konuşmaya başlayınca, Koçaş’ın yüz hatları yumuşuyor, gülümsüyor, çayını iştahla yudumlayıp sohbet ediyor bizimle. Babüroğlu ağzını açıp tek kelime etmiyor. Arkasından hiç iyi şeyler demiyoruz: “Yahu ne soğuk adam!... Bura açmadı onu... Yahu essah niye ele etti o adam?”
Evet, aradan 38 yıl geçmiş, şimdi o adamın, o değerli adamın elimde son derece değerli bir kitabı var. “Yetiştirilmeleri millete, devlete pahalıya mal olmuş kişilerin; bilgi, deneyim ve uygulamalarını mezara götürmeye hakları olmayacağı görüşündeyim” diyerek anılarını kaleme almış. 344 sayfalık mükemmel bir eser. Bu eserden yerimin elverdiğince fazla alıntı yaparak, Sayın Babüroğlu’nun tarihe tanıklığından çarpıcı örnekler vermek istiyorum:
-1971 yılında Hınıs’ta; belediye balkonundan halka hitap eden Babüroğlu’na yaşlı bir yurttaşın dehşet verici açıklaması: “Aha şu arkadaki düzlükte gömülü silahlar çıktı!” Bunlar önceki hükümetlerin Erzurum’a gönderdikleri, çoğu Kürtçe bilen Amerikalı barış gönüllülerinin optik mercekli silahları imiş.
-Demirel yıllar önceki bir konuşmasında İstanbul’un 27 milyonluk bir megakent olacağını söylemiş. Babüroğlu, “daha olmadı ama, bir trafik tımarhanesi haline geldiği kesin” diyor. ... Ve Demirel’le müteahhit ve Başbakan olarak mücadeleleri.
-Turgut Özal’la tanışmaları, sonra takışmaları. Kendisini tanımazlıktan gelen Özal’ın özel kalem müdürüne bıraktığı Erzurumluca not: “Ona söyle, yalandan eşşek olmasın!”
-Kendisini genel kurula davet edip, protokol sırasında yer ayırmayan Türk-İş yöneticilerine Türkeş’in Başbuğ’ca tepkisi. Babüroğlu, diktatörce bulsanız da haklılığına bir şey diyemezsiniz, diyor.
-Subay ailelerine küfreden AP milletvekiline Babüroğlu yumruğu.
-Atatürk’e “fahri edebiyat profesörü” unvanı verildiğini biliyor muydunuz?
-Babüroğlu’nun annesi, Atatürk’ün kadınlara seçilme hakkı vermesini fırsat bilip, Erzurum’da İl Genel Meclisi ve Belediye Meclisi üyesi olmuş bir aydın ve öncü kadın. Kurtuluş Savaşı’nda ordumuza uçaklar bağışlayan Nafiz Kotan Bey de, eşinin annesinin dayısı.
Bu kitap, Babüroğlu’nun kendi yayını. Edinmek isteyenler için telefon numaraları veriyorum: 0312 447 63 18 ve 19

Yazarın Diğer Yazıları