Azerbaycan halkına yazık oluyor
Türkiye Ermenistan, Dünya Kupası eleme maçının Kayseri’de oynanacağı açıklanmıştı. Kayseri halkı “Hocalı Katliamcılarını şehrimizde istemiyoruz” diye tepki verince maç Bursa’ya alındı. Medya önceki gün, Futbol Federasyonunun Bursa’nın da aynı tepkiyi vermesinden korktuğunu yazdı.
Türkiye, Karabağ sorununu kendi sorunu olarak görüyor. Aliyev de her zaman “Biz bir millet iki devletiz” diyor.
Türkiye ve Azerbaycan bastırırsa, Karabağ sorunu çözülür.. Ancak kazın ayağı öyle değil... Öyle olmadığını insan Bakü’ye gidince rahatça görebiliyor. Ve Aliyev’in söylediklerinin uygulamada farklı olduğu anlaşılıyor.
Karabağ’ın işgali nasıl oldu? Ermenilerin topu- tüfeği ile mi oldu? Elbette hayır... Açıktır ki Karabağ’ı Ermenileri kullanarak Ruslar işgal etti... Giren tanklar Rus tankları.
O halde Azeri Hükümetinin Ermenilerle olduğu gibi Ruslarla da siyasi ilişkiyi kesmesi gerekir. Ne var ki tam tersi, Azerbaycan’a Ruslar hakim... Azerbaycan, Bağımsız Devletler Topluluğunun en sadık üyesi...
İş çevrelerinde, satış mağazalarında Rusça konuşanlar daha çok.
Televizyonlarda ilk kanallar Rus kanalları... Havaalanında açık televizyonlar Rus kanalları.
Her alanda Rus kültürü hakim olmaya başlamıştır. Azeri halkı geleneklerini ve kültürünü sürdürmekte zorluk çekiyor.
Özellikle dış ilişkilerinde Azerbaycan Rusların kabul etmeyeceği hiçbir adımı atamıyor. Nabucco örneğinde de bu sorun su yüzüne çıktı.
Azerbaycan’da halkla iktidar arasında demir perde var.. Sovyetler döneminde halk daha demokrat davranabiliyordu... Şimdi zaten bağımsız bir medya yok... İktidar böyle bir medyayı yaşatmaz. Halk da konuşmaya korkuyor.
Aslında 1991- 1993 arasında, Elçibey’in gidişinde de en önemli etken yine Ruslar oldu. Elçibey, kendi bakanlarından ve koyu bir Rus taraftarı Rahim Gaziyev’i değiştirmek istiyordu. Ayrıca Gence dolayındaki Rus askeri üssünü kapatmak istiyordu. Her ikisini de yaptı. Ancak bu iki tasarrufu, kendisini de götürdü.
O dönemde, Ferman Demirkol’un anlattıklarına ben dahil pek az insan inanırdı. Ancak bu gün Azerbaycan’a gidip gerçekleri görünce, kendisine hak vermemek imkanı kalmıyor.
Azerbaycan’da, Eğitim ve Sağlık hizmetleri ihmal ediliyor.
Örneğin kamuda çalışan bir doktorun maaşı 150 dolardır. Bunun içindir ki bazı özel doktorlar dışında, sağlık hizmetinin kalitesi çok düşüktür. Bu durumu Türkiye’deki doktorlar da aynen teyid ediyorlar.
Eğitim de ihmal edilmektedir. Bir asistan 150 dolar, eski bir profesör 240 dolar maaş alıyor. Bu maaşlarla bu insanların lüks bir lokantada bir öğün yemek yeme hakları dahi yoktur. Bakü’de fiyatlar İstanbul’a eşittir.
240 dolar maaş alan bir profesörün eğitim ve araştırma yapması fiilen imkansızdır.
Doktorun 150 dolar, profesörün 240 dolar maaş aldıkları Bakü’de, üç-beş yıl önce mezun olup bankada çalışan bir şef veya müdür ise 2000 dolar maaş almaktadır.
Geçtiğimiz Salı günü Aliyev iktidarının kırkıncı yılı kutlanıyordu. Demokrasi sorunu bu kırkıncı yıl nedeniyle açık-seçik ortaya çıkıyor.
Haydar Aliyev’le ilgili bir de fıkra anlatılıyor... Rahmetli Aliyev’in hasta döşeğinde danışmanları soruyor.
- Sizden sonra ülke yönetimi için ne yapacağız?
Aliyev cevap veriyor... Oğlum var ya...
Danışmanlar:
- Halk ne der? Bu demokratik değil diye sormazlar mı? diyorlar.
Aliyev “Eğer iki oğlum olsaydı, halk demokratik olarak beğendiğini seçsin derdim... Halkın şansı yok. Tek oğlum var” diyor.