Ayşe KKTC’ye gidemiyor...

Allah (C.C) gani gani rahmet eylesin. Büyük Türk Mücahidi Rauf Denktaş’ı bugün son yolculuğuna uğurluyoruz. Rabbim kederli ailesine ve büyük Türk-İslam âlemine sabırlar
versin.
Gerçekten Türklük davasının sembol isimlerindendi rahmetli Rauf Denktaş. Onun davasının ve mücadelesinin de önemli bir sembolü vardı: “Ayşe”...
Gözlerimiz bugün TV’lerde Rauf Denktaş’ın cenaze töreninde olacak. Ama ne yazık ki bu son yolculuğa uğurlama
töreninde “Ayşe”yi göremeyeceksiniz.
Genç kuşaklar “Ayşe”nin kim olduğunu bilmeyebilir.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtımızın sembol ismi.
Zamanın Dışişleri Bakanı Turan Güneş, İngiltere’den Başbakan Bülent Ecevit’e “Ayşe tatile çıksın” diyerek şifreli mesaj göndermiş, Barış Harekâtı da böylece başlamıştı. “Ayşe” rahmetli Turan Güneş’in kızı.
Kıbrıs Barış Harekâtının sembol ismi Prof. Dr. Ayşe Ayata, şimdi ODTÜ’de öğretim görevlisi. Aynı zamanda Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu yönetim kurulu üyesi.
Merak ettim...
Bu kederli günde, rahmetli Rauf Denktaş’ın son yolculuğunda “Ayşe”yi hatırlayan, arayıp soran, “KKTC’ye gelir misiniz bizimle” diyen devlet büyüğümüz var mı?..
Aldığım cevaba şaşırmadım, doğrusu..
Ayşe Ayata, Denktaş’ın cenaze töreni için kendisini arayan soranın olmadığını söyledi.
“Siz gidecek misiniz?” diye sordum;
“Hastayım, ameliyat oldum, hiçbir yere gidecek durumda değilim. 15 gün önce düştüm ve bunun sonucu olarak bir ameliyat geçirdim.”
Kendisine “geçmiş olsun ve acil şifa” dileklerimizi ilettikten sonra hasta yatağında fazla zamanını almamak için kısa iki soru sordum:
“Rahmetli Denktaş’la ilgili duygu ve düşüncelerinizi alabilir miyim?”
“Tabii ki Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için çok önemli bir şahıs. Kurucu Cumhurbaşkanı. Onun gösterdiği çok önemli bir siyasi doğrultu var Kıbrıs için. Kendisinin sağ olmaması bu açıdan çok ciddi bir kayıp ve sıkıntı. Herhalde Kıbrıslılar tarafından çok ciddi olarak aranılacak bir insan olacaktır. Eminim ki, Türkiye Cumhuriyetinde de kendisinin yokluğu çok ciddi olarak hissedilecek, çok ciddi olarak onun her zaman için manevi varlığına başvurulacak bir
insandır.”
“Sayın Denktaş’ın son günleri çok üzüntülü ve çileli geçmişti. Özellikle Annan Planı ile birlikte iktidarla arası açıktı ve sık sık tartışıyordu. Sayın Denktaş ile bu konularda hiç görüştünüz mü?”
“Bu da çok hassas bir konu. Kendisinin kaybedilmesinin hem Türkiye için hem Kıbrıs için çok önemli bir kayıp olduğunu düşünüyorum. Ama onun dışında siyasi içerikli bir şey söylemek istemiyorum. Benim bu konu ile ilgili olarak tarihi bir sorumluluğum var. Bununla ilişkin olarak bir şey söylemekten şimdiye kadar çok imtina ettim. Üzerime düşen bir sorumluluk olduğu için bunun ağırlığını hafifletecek bir şey söylemek
istemem.”
Ayşe Ayata’nın büyük hassasiyeti ve titizliğine büyük saygı duyuyorum. Söyleyemedikleri de söyledikleri kadar önemli.
Büyük Türk Mücahidinin ardından timsah gözyaşı döken iktidar...
Denktaş hayattayken ona yapılan zulmün bir bölümünün canlı tanığı oldum. Türk milletinin bütün sembollerine havadan-karadan saldıran AKP, Kıbrıs Harekâtının sembol ismini, son görev için uçaklardan birine davet edemez miydi?..
Yağcılardan yine yer kalmadı herhalde!..


Güncele dair notlar...

İç siyasete yönelik elimdeki sağlam duyumlardan bazı notlar aktarayım.
Medya’ya dün düşen, “Elektrik ve su giderlerini kendileri ödemeye başlayınca mali sıkıntıya düşen orduevlerinde oda ücretlerine yüzde 500 zam yapıldı” diye bir haber okudum.
Orduevlerinden başlamak üzere yine yeni bir özelleştirme dalgasının psikolojik alt yapısı mı hazırlanıyor?
“Ne alâka” demeyin.
Uzun süredir bürokrasiden kulağıma, “kamu misafirhanelerinin oda ücretlerine büyük zamlar” yapıldı diye haberler geliyordu.
“Ne var bunda!.. Siz de bedava otellerinizden vazgeçip biraz da vatandaş gibi elinizi cebinize atın” dediğimde şu cevabı alıyordum:
“İş bildiğiniz gibi değil. AKP’ye büyük destek veren topluluk, uzun zamandır kamu misafirhanelerinin özelleştirilmesi için çok büyük baskı yapıyor. Aldığımız haberler; güvenlik hizmetlerini vererek işe başlayacakları yönünde. Burada da büyük rant var.”
Yandaşlarına rant dağıtmakta adaletli olan AKP bu işi de çözer!..
Fakat anlayamadığım Orduevlerine ne olup bittiği.
“Genelkurmay, Orduevlerinin yanı sıra diğer, kantin, kuaför, pastane, lokanta gibi sudan ucuz hizmetlerin de fiyatlarını artırırsa, biraz içim rahat edecek” diyeceğim ama yine de belli olmaz!..
Ankara dışında statlardan kaldırılan 19 Mayıs törenleri için de kısa bir haber verelim. Milli Eğitim Bakanlığı bu kararı alırken Gençlik ve Spor Bakanlığı’na görüş bile sormaya gerek duymamış..
Bayramlarla ilgili Cumhurbaşkanlığında, Genel Sekreter Mustafa İsen başkanlığında yapılan çalışmalara gelince.
Çankaya, bu toplantının ilkinin Milli Eğitim’in 19 Mayıs genelgesiyle aynı zamana denk düşmesini “talihsizlik” olarak değerlendiriyor. Konuyla ilgili konuştuğum Çankaya Köşkü’ndeki üst düzey bürokrat, Mustafa İsen başkanlığında yapılan çalışmaların yalnızca bayramları kapsamadığını, bütün kutlama ve törenleri ve hatta cenaze törenlerini de kapsadığını açıkladı.
İlk toplantıda kurum ve kuruluşlardan sadece amaca yönelik görüş ve tekliflerin alındığı bildirildi. Amaç ise şöyle tarif edildi:
“Tüm bayram ve törenleri günün koşullarına uygun ve daha modern hale nasıl getirebiliriz. Bayram ve törenlerinin biçim ve yöntemlerini ele aldık. Daha toplantılar devam edecek.”
İç siyasete dair son not da, “Kabinede revizyon” beklentilerine dair.
Tayyip Erdoğan, geçenlerde sorulan bir soru üzerine, “Benim gündemimde yok” demişti.
Gazetecilere böyle diyen Erdoğan parti içinde farklı konuşuyor. Tayyip Erdoğan, kabine revizyonu bekleyenlere yaklaşık 1 yıl sürecek sabır tavsiye ediyor, “Büyük kongreyi bekleyin, ondan sonra yapacağım” diyor.
Kıssadan hisse:
Ya sabır!..

Yazarın Diğer Yazıları