Aydınlar'daki özgür inekler
Manisa’nın Aydınlar Köyü’nün inekleri 1942 yılında güdülmekten kaçıp, ormanda koloni kurarak özgürlüklerini seçtiler. Özgür ineklere imrendim ve sadece; güdülmenin inekleri dahi ineklikten çıkarttığını bilmenizi istedim
İnekler karar verdiler...
Manisa’nın Aydınlar Köyü’nün inekleri 1942 yılında güdülmekten kaçıp, ormanda koloni kurarak özgürlüklerini seçtiler...
Ben onları dün televizyonlarda, gazetelerin ön sayfalarında gördüm.
Baktım; saygınlar...
Kimlikli, kişilikli, asil...
Ve muhterem...
Aydınlar’dan kişilikli davrananlar bunlar...
Bir avuç arpaya mahkûmiyetleri yok... Boyunlarına bağlanan iple çekiştirilmeye tepkileri var demek ki... Sopa ile dürtüle dürtüle güdülmeye karşılar anlaşılan...
Sahip istemiyorlar...
Sahipleri; özgür iradeleri...
Ahır sahibi onları ağıla kapatıp, bir kucak saman
vererek istediği gibi kullanmayı denedi, ama başaramadı
diyorlar...
Ey aziz inekler...
Yücelerden yüce...
Ve saygıdeğer...
Aydınlar’da başka inekler
de var...
Onlar arpa-saman verene hizmetlerini sürdürüyorlar...
Sahiplerinin elinde ucunda
çivi olan bir uzun sopa vardır. Kalçalarına dürtünce adım
atarlar...
Dürtmeye göre artık, sola da giderler, sağa da...
Yönlerini onları güden belirler...
Nereye gideceklerine de, nereye bağlanacaklarına da, nerede otlanacaklarına da onları güden karar verir...
Güdülmeye tepki duyanlar öyle değil; onlar bağımsız, özgürler...
Ey kimlikli-kişilikli varlıklar...
Ey mübarek canlılar...
Ey saygın inekler...
Aydınlar’dan çıkan kimi inekler böyle kişilikli-asil davranarak insanların gözünde “saygıdeğer” olabildiler. Medya onların adını “özgür inekler” koydu, televiz-yonlar-gazeteler onlardan “özgür inekler” diye söz ediyor...
Ya hâlâ güdülenler?...
Onlar sadece “inek”ler...
Ben “özgür ineklere” imrendim...
Ve sadece; güdülmenin inekleri dahi ineklikten çıkarttığını bilmenizi istedim.
Bekir Coşkun / Hürriyet
+++
TSK silah bıraksın..mı?..
TSK ne demek?
Türk Silahlı Kuvvetleri...
Ordu... Asker...
Ancak bugünkü Türkiye’de TSK’ya yer yok... Bizim kafadan frikler artık ülkeye egemen olduklarından TSK’nın toplumda yeri yok...
Ordusuz ülke ve devlet olur mu?..
Olur mu olur...
Son günlerde bir laf dolaşıyor...
-Silahları bırakalım...
Dinci, liboş, PKK tayfası bu lafı çok seviyor, sürekli yineliyor:
-Silahlara veda...
Kim bırakacak silahları?..
TSK... Ve PKK... Bizim kafadan friklerin içinden bir teki çıkıp da şunu söylemiyor:
-Ey terörist PKK, silahlarını bırak...
TSK silahını PKK’ya karşı keyfinden mi kullanıyor?..
Bir yabancı devlette örgütlenmiş ve üslenmiş terör örgütü Türkiye’ye saldırıyor; Türk topraklarına üslenmek, vatanı parçalamak istiyor; hedefi Türkiye Cumhuriyeti’dir...
TSK ne yapsın?..
Gereğini yapıyor...
Bu durumda silahlı terör örgütüne dönerek “Kayıtsız şartsız silahını bırak” demeyen kişi nedir?...
Vatan hainidir...
Kendi ordusuna düşman halk, ulus, devlet olur mu?..
Döndük dolaştık nereye geldik?..
Artık düşmanımız PKK değil...
TSK...
Elimizden gelse kendi askerimizi bir kaşık suda boğacaız...
Dincisi, takkıyecisi, liboşu, vesairesi TSK’ya neden düşman?.. Çünkü TSK Atatürk Türkiye’sinin ordusu ve laik... Bu iktidar TSK’ya ve PKK ile birlikte düşman...
Tarihte çok olay görülmüştür, ama, sanırım böylesine ilk kez rastlanıyor... Dincilikle etnikçilik TSK’ya karşı birleşti... Bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi demokratik yelpazesinde Kürtlerin haklarını savunan etnik karakterli bir parti var...
Peki, niçin hâlâ terör?..
Niçin hâlâ silah?..
Niçin hâlâ ölüm?..
Niçin hâlâ şehit?..
Neymiş?..
Karşılıklı olarak silahlar bırakılacakmış...
Mecliste Kürt partisi varken PKK’ya “Derhal silahını kayıtsız şartsız bırak” demeyen, bugün vatan haini, cinayet ortağı, demokrasi düşmanı ve aşağılık katildir...
İlhan Selçuk / Cumhuriyet
+++
Açılım yapmak ABD kuklası olmak mı?
Kimseyi incitmek, suçlamak, yaralamak istemiyorum; bu yüzden açık uçlu soru haline getirip, “Açılım yapmak ABD kuklası olmak mıdır?” diye soruyorum.
Hüküm vermiyorum.
Açılım eşittir ABD kuklalığı.
Bunu söylemiyorum.
Benimki sadece merak!
Sadece gerçeği arama!
Ne kuş ne deve!
Ne kum ne kafa!
Ne kafayı kuma gömme!
1 milyon sivili öldürdükten sonra ABD ordusunu tam Irak’tan çekmeye karar verdiği sırada ”Türkiye’de açılım rüzgârı estirmek“ Orta Doğu’da ABD kuklası olmayla ilgili olabilir mi? Abdullah Öcalan, PKK’yı 25 yıl önce kurdu, 25 yıldır PKK arkasına ABD, AB desteğini aldı, Türk ordusu ile savaşıyor.
Bağımsızlık istiyor.
PKK’lılar ve terörist örgüte yandaş olanlar Türklerle bir arada, aynı ulus devletin içinde “tek bayrak-tek millet-tek devlet-tek ordu” şemsiyesi altında yaşamak istemiyorlar. Bu arzu ve isteklerini gerçekleştirmek için dağa çıktılar. Türk askerini öldürdüler, kendileri de öldüler.
25 yıldır savaşıyorlar.
AKP de 7 yıldır iktidar.
7 yıldır “açılım” düşünmedi.
Tam ABD ordusu Irak’tan çekilme kararı aldığında; “analar ağlamasın nutukları atıp ve ağlayan Arınç Baba taklidi” yaparak açılıma geçtiler.
Bu bir tesadüf müdür?
Vicdanın sesi şöyle diyor:
7 yıldır niçin açılmadınız?
7 yıldır analar ağladı.
Siz ağlamadınız.
Ağlayan anaları seyrettiniz.
Tam ABD ordusunu Irak’tan çekerken şimdi siz analar ağlamasın... Anaların göz yaşlarına ve evlat acısına artık tahammülümüz yok...“ diye kendi grubunuza nutuk
söyleyip, kendi kendinize ağlamalar yapıyorsunuz.
Tam ABD ordusu Irak’tan çekilirken sizdeki evlat acısına dayanma tahammülü de bitti! Gerçekten bu nasıl bir tesadüftür?
Necati Doğru / Vatan
+++
Adap örnekleri!
Tayyip Erdoğan, öyle anlaşılıyor ki “edep” ve “adap” konularında çok
hassas...
Konuşmalarında sık sık “edep” ve “adap” ın önemine vurgu yapıyor, bunun dışına çıkanlar olursa onları hemen “edep” e ve “adap”a davet ediyor.
Bu davetlerden sonuncusunu iki gün önce, üniversite harçlarını protesto eden öğrenciler için yaptı. Bu arada merak ettik; acaba kendisinin kimi çıkışlarını da edep ve adaba aykırı buluyor mu?
Örneğin:
- (İşadamlarına) Alışmış kudurmuştan beterdir.
- (Çiftçiye) Artistlik yapma lan... Ananı da al git.
- (Oğluna iş isteyen kadına) Senin de çocuğun işsiz kalsın.
- (Doktorlara) Gözünüzü toprak doyursun.
- (Gazeteciye) Ağzın leş gibi kokuyor.
- (Gurbetçiye) Kim bu artist.
- (CHP Milletvekili Prof. Esfender Korkmaz’a) Sen bu işleri anlamazsın hoca.
- (Şehit anasına) Askerlik yan gelip yatma yeri değildir.
- (Koruma polisine) Senden de bi cacık olmaz.
- (Deniz Baykal’a) Ben sana sen diyor muyum?
Melih Aşık / Milliyet
+++
Sazak’tan Amerikan ağzıyla yorum:
Milliyetçi sol
PKK’yı ‘dağdan indirme’ meselesini Türkiye’yi ayrıştıracak, ‘cumhuriyetin sonu’nu getirecek bir proje gibi takdim edip, içinden çıkılmaz hale getirmeyi başardık. Güneydoğu’da 25 yıldır devam eden çatışmaları bitirme ve Kürt sorununa demokratik çözüm üretme arayışları, ‘Türk kimliği’ etrafında bir büyük çarpıtmaya dönüştü.
PKK’ya silah bıraktırmak, ‘vatana ihanetle eşdeğer’ gösterilmeye çalışılıyor.
CHP ve MHP, İçişleri Bakanı’na ‘randevu’ bile vermediler.
Türkiye’de bir muhalefet paradigması var; 40 bin insanımızın hayatını kaybettiği bir savaşın artık sonuna gelindiği ortadayken, AKP bundan kazançlı mı çıkar diye, ‘negatif’ siyaset üretmek. AB sürecinde, Kıbrıs’ta aynı şey oldu, şimdi PKK’ya silah bıraktıracak noktaya gelinmişken, CHP ve MHP liderleri, hükümetin nasıl bir proje üzerinde çalıştığını ‘merak’ etmiyorlar.
Ecevit’in CHP’sinde ‘Soğuk Savaş’ dönemi politikacıları yoktu. Günümüzün CHP’sini ise eski ‘soğuk savaşçılar’, Ergenekoncular kuşattılar. MHP ile ‘yeni MC’ ittifakı oluşturarak, ‘milliyetçi sol’ bir iktidar seçeneği çıkartmaya çalışıyorlar. Kürt meselesini, 12-15 milyon nüfusun sorunu gibi gösterip 60 milyonluk Türk çoğunluğa oynuyorlar.
Derya Sazak / Milliyet
+++
AKP’de tedirginlik
Başbakan Erdoğan Kürt açılımı için “bedeli ne olursa olsun” diyor ama AKP çok tedirgin. Çünkü özellikle batı ve orta Anadolu’daki AKP teşkilatları “Kürt açılımı denen şeyi soranlara anlatmakta güçlük çekiyoruz” diyorlar. Bu yüzden AKP yönetimi muhalefete yüklenerek “Çözüme sen de katıl, sorunun parçası olma” çağrıları yapıyor. AKP çözüm dediği şeyi göze alabilse muhalefete hiç gitmeyecek aslında. Medya CHP ve MHP’ye ağır hakaretlerle saldırıp “Neden AKP’ye yardım etmiyorsun?” diyor. Önce AKP’nin “çözüm”ün ne olduğunu açıklaması gerek. Ama AKP istiyor ki hiçbir şey söylemesin, tepkiler bütün partilere yönelsin. Siyasette böyle bir şey yok.
Can Ataklı /Vatan
+++
MİNİ YORUM
Krizin maliyeti
Okuyucularımızdan Habip Hamza Erdem yazıyor: “IMF’ye göre içinde bulunduğumuz ekonomik bunalımın, en iyimser hesapla, Türkiye’de 5 kişilik bir aileye maliyeti 75 bin (yetmişbeş bin) ABD dolarıymış. Bunun ne kadarı ’teğet’, ne kadarı ‘icra’ ve ‘iflas’ olacak, önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ve ne kadarı ‘intihar’, ne kadarı ‘kavga’ ve ne kadarı ‘savaş’ olacak?” Göreceğimiz bir şey daha var; görmemiz gerekenleri göremememiz için sergileyecekleri karartma tiyatrosu.