Ayasofya Camii
Müze Ayasofya aslına rücu etmesi gerekiyordu. Öyle de oldu. Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılması tıpkı elleri üzerinde iğreti bir biçimde duran bir yapının bu kararla ayakları üzerine oturtulması anlamına gelmektedir.
Türkiye'deki bir yapıya, kuruma ya da kuruluşa hangi işlevin verileceği Türk otoritelerinin bileceği bir iştir. Bir başkasının bu işe karışması Türkiye'nin bağımsızlığına yönelik bir saldırıdır.
UNESCO'nun bu konuda yaptığı açıklama da birilerine mesaj şeklindedir. UNESCO yetkilileri, "Dünya Kültür Mirası listesindeki yapıların statülerinde yapılacak değişiklik için Türkiye'nin bizi önceden bilgilendirmemiş ve diyalog başlatmamış olması üzücü." deniliyor.
Bu söylemden bir yapının müze olunca Dünya Kültür Mirası oluyor, cami olunca olmuyor sonucu çıkar ki yanlış ötesi yanlıştır. Hatırlatalım Selimiye Camii de Dünya Kültür Mirası listesindedir.
Kaldı ki Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılmış olması müze olmasını engelleyen bir sonuçta üretmiyor. Ayasofya'nın da içinde bulunduğu bölge Topkapı Sarayı, Sultan Ahmet Camii, Yere Batan Sarnıcı vb. birçok yapıyı içinde bulunduran bölge zaten açık hava müzesidir. Ayasofya'nın cami olarak işlev görmesi onun müze yönünden de hiçbir sakınca üretmez!
Neval Konuk Halaçoğlu'nun tespitleri!
Ayasofya'nın cami olarak ibadete açılması, ABD'den Rusya'ya beklenen tepkiler geldi. Yunanistan'ı ise adeta çıldırttı. Bu yapılan işin ne kadar doğru olduğunu göstermektedir.
İbadet amacıyla Kilise olarak inşa edilmiş bir yapının yine Allah'a ibadet için Cami olarak açılmış olması amacına uygun hale getirildiğinin delilidir
Ayasofya'nın ibadete açılması konusunda kimsenin söz söylemeye hakkı yoktur. Yunanistan'ın ise hiç yoktur.
Bilim insanı olan Neval Halaçoğlu, 2006 yılından bu yana Yunanistan'daki Osmanlı mimari eserlerinin envanteri üzerine bilimsel çalışmalar yapmaktadır. Onun Türklerin Yunanistan'da bıraktığı tarihi eserlerin durumlarına yönelik tespitleri şöyledir: "1458 tarihli Fethiye Camii sergi salonu, 1467 tarihli Hamza Bey Camii sinema salonu olarak kullanılıyor. 1484 tarihli Alaca İmaret Camii, 1618 tarihli Yanya Aslan Paşa Camii, 1789 tarihli Kandiye Veli Paşa Camii ve daha birçok tarihî cami müze....1530 tarihli İbrahim Paşa Camii kilise yapıldı. Serez'deki Eski Cami'nin yerinde bugün alışveriş merkezi bulunuyor… Dimetoka'daki 1420 tarihli Çelebi Mehmed Bey Camii'nin restorasyonu Kanadalı mutfak dolabı yapan bir firmaya verildi."
Türkiye'de ise son yirmi yılda 84 kilise restorasyondan geçirildi. Türkiye, bir asırlık kiliseleri ayağa kaldırırken Yunanistan altı yedi asırlık camileri, imaretleri kiliseye dönüştürüyor.
Ayasofya camiye çevrilince herkese bir şeyler oluyor da sana ne oluyor Yunanistan?
Aslı sorun!
Sorun yalnız İstanbul'daki bir yapının yapılış amacına uygun hale getirilmesi değildir. Bütün dünyada özellikle de Batı dünyasında dine, inanca ya da kiliseye olan ilginin azalmasıdır. Batı'da dini yapıların amaç dışı kullanımı öyle bir hal almıştır ki duruma Vatikan müdahale etmek zorunda kalmıştır.
2018 yılında Roma'da bulunan Vatikan'a bağlı Papalık Gregoriana Üniversitesi'nde 29-30 Kasım tarihlerinde bir uluslararası konferans düzenlenir. Konferansın amacı; cemaatsiz kalması, din adamı eksikliği gibi nedenlerle kullanım dışı kalan ve satışa çıkarılan kilise binalarının ne şekilde kullanılabileceğini tartışmaktı.
Katolik Kilisesi'nin yönetim merkezi Vatikan; satışa çıkarılan kiliselerin gece kulübü, diskotek ya da restoran gibi işletmelere çevrilmemesi çağrısı yaptı. Papa Francesco, "Eski kiliseler, insanlığa en faydalı biçimde ve özellikle de yoksullara hizmet edecek şekilde kullanılsın" demişti.
Asıl sorun dini bir yapının yine ve yeni bir hüviyetle varlığını sürdürmesi değil diskotek, gece kulübü, kütüphane ya da restoran olarak amaç dışı kullanılmasıdır.
Ayasofya'ya değil oraya bakın!