“Ayak üstü”nde patlatılan bavul

Büyük bir diplomatik skandala imza attılar!..
Çok ayıp ettiler.
Kremlin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 5-6 Eylül tarihlerinde St. Petersburg şehrinde ev sahipliği yapacağı G20 Ülkeleri Zirvesinde bir dizi konuk ülke lideriyle ikili görüşmeler gerçekleştireceğini açıklarken, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’a protokolde sadece “ayaküstü temas” olarak tarif edilen bölümde yer ayıracağını altını çize çize duyurdu.
Büyük dünya lideri (!) Recep Tayyip Erdoğan’a bu yapılır mı?..
Ne de güzel hazırlanmıştı zirveye..
Çırakları devamlı pompalıyordu yanaşma medyaya;
“Petersburg G20 Zirvesinde, ikili görüşme yapılması ve Suriye konusunun ele alınması için Erdoğan, Başkan Putin ile anlaştı” diye.
Esad’ın kullandığı kimyasal silahların kanıtlarını bavuluna bir bir doldurmuş gidiyordu Rusya’ya Recep Tayyip Erdoğan. Valizde belgelerden yer kalmadığı için iç çamaşırlarını bile poşete doldurmuştu Usta. Baş başa uzun uzun görüşeceklerdi. Erdoğan kanıtları gösterdikçe Putin küçük dilini yutacaktı. “Vay anasına bu kadar da olur mu?” diye hayretler içinde kalacaktı. “Çok mahcup oldum Sayın Erdoğan, ben böyle bilmiyordum, aman bunu dışarıda kimseye çaktırmayın” diye yalvaracaktı. “Muhteşem” in acar danışmanları görüşmenin hemen sonrasında Putin’in karşısında ayak ayak üstüne atmış Erdoğan fotoğraflarını servis edip yanaşmalara destanlar yazdıracaktı.
Çok ayıp ettiler Vallahi!..
Dünya liderine(!) yamuk yaptılar..
Ayaküstünde bırakıp ayağa düşürdüler!..
Ne yapsın şimdi “Muhteşem” ?
İçi kanıt dolu koca bavulu ayaküstü mü versin?
Stratejik çukurda debelenen Dışişleri buna hemen bir çare üretmeli.
Kanıt dolu bavul için mutlaka bir şeyler yapılmalı.
Yardımcı olayım. Mesela;
“Putin’in bavula karşı ölümcül alerjisi olduğu için doktorları baş başa ikili görüşmeye müsaade etmedi.Onun için planlanan randevu ayaküstüne alındı” diye derhal bir açıklama yapılarak kamuoyu ikna edilmeli.
İşin bir de Obama tarafı var.
Çıraklar, zirvede ayaküstü de olsa mutlaka Obama’nın Usta’ya vakit ayıracağını anlatıp duruyorlardı. Obama, kriz boyunca herkesi telefonla arayıp durdu ama hala o beyzbol sopalısına bile razı olunan meşhur telefon trafiklerinden haber yok.
Kabuslar görmeye başladım!..
Yoksa, Obama “Muhteşem”e işaret parmağı ile gel buraya bakalım yapıp iki dakika ayak üstünde 2 saatlik görüşme içeriği vermeyecek mi?
Yoksa, Obama ayaküstü poposunu dönüp “Muhteşem”i kıç üstü mü oturtacak ?
Ne olur!.. Biri bana “bunların hepsi yalan” desin..

Çekilen güç
Peşinen ailelerinden ve sevenlerinden beni yanlış anlamamalarını istiyorum. Dileğim ve duam; Lübnan’da kaçırılan THY pilotları Murat Akpınar ile Murat Ağca’nın en kısa zamanda sağ salim yuvalarına dönmeleri.
Biz gazetecilerin en sevimsiz işlerinden biri de en sevimsiz zamanlarda gerçekleri dile getirme zorunluluğu.
Lübnan-İsrail sınırında BM Barış Gücü komutasında görev yapan Türk Birliği tası tarağı topladı Türkiye’ye dönüyor.
Hatırlayacaksınız, Türk pilotların, Lübnan’da daha önce ismi duyulmamış “İmam Rıza’nın ziyaretçileri” adlı bir örgütün Suriye’de esir tutulan 9 Lübnanlının serbest bırakılması karşılığı kaçırıldığı duyurulmuştu.
İsrail’in, sınırının dibindeki Türk Birliği’nden çok rahatsız olduğu yıllardır Ankara’nın derin kulislerinde bilinen gerçek. Bu birliğin çekilmesi için çok baskı yaptı İsrail ama TSK buna engel oldu. Sonunda birlik Hükümet kararıyla çekildi.
Bence, “İmam Rıza” kamuflajlı MOSSAD operasyonu başarıya ulaştı. AKP Hükümeti, İsrail’in bir isteğini daha yerine getirdi.

Kimin intiharı?
“Muhteşem”in baş danışmanı Yalçın Akdoğan buyurmuş;
“Esad’ın Türkiye’ye saldırması intihar olur...”
Peki, AKP’nin maceracı politikaları yüzünden Suriye’ye saldırı koalisyonu içerisine herhangi bir şekilde girerse Türkiye’ye ne olur?.. Deneyimli diplomat CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu’na sorduk. Gelen cevap;
“Başdanışman Yalçın Akdoğan’ın mantığını şu şekilde alırsanız daha sağlıklı bir sonuca gidersiniz. Beşar Esad’ın halkına karşı kimyasal silah kullandığı iddiası var. Bu Beşar Esad için siyasi bir intihar olmuyor anlaşılan. AKP hükümeti elimizde kanıtlar var diyor. Siyasi mantıkla bu şartlar altında Beşar Esad’ın böyle bir şeye kalkışması kendi açısından bir siyasi intihar olarak algılanabilir. O zaman bunu yapabiliyor ise, kimyasal silah saldırısı yapabiliyor ise, Türkiye’ye saldırmayı da pekâlâ aklından geçirebilir. Mantık orada çürüyor bana göre. Suriye’ye bir saldırı olduğu takdirde ve Suriye buna herhangi bir şekilde mukabele vermek istediği takdirde, tek adres var. Irak değil Lübnan, Ürdün değil Türkiye. Öteden beri Türkiye’yle bir gerilim yaşıyor Suriye. Türkiye NATO ülkesidir, mukabele gücü vardır, bunlar hikâye... Önemli olan Türkiye’nin saldırıya uğradığı takdirde buna vereceği cevap ve bunun neticesinde de Türkiye’nin içine sürükleneceği bataklıktır.
Türkiye toplumunun büyük bir çoğunluğu Suriye’yle savaş istemiyor. Türkiye’nin girip de içinden ne alacağı belli olmayan, ama içinden çok büyük kayıplara, ekonomik mali can güvenliği açısından zararlara sebep olacak böyle bir maceranın içine sürüklenmesinin AKP’nin kayba uğrama sonucunu çıkarması gerektiğini düşünüyorum.”

Yazarın Diğer Yazıları