Avrasya Tüneli'nde uygulanan 4 kat ceza
İstanbul trafiğini rahatlatmak amacı ile 20 Aralık 2016 yılında Avrasya Tüneli hizmete açıldı. Avrasya tüneli işletmesini Başar Arıoğlu'nun Yönetim Kurulu Başkanı olduğu ATAŞ (Avrasya Tüneli İşletme İnşaat ve Yatırım A.Ş.) yapıyor. ATAŞ şirketinin iki eşit ortağı Türkiye'den Yapı Merkezi ve Güney Kore'den SK E&C şirketi. Koreli şirketin Ceo'su ise Sungjin Lee…
Bu şirket, Avrasya Tünelini tam 25 yıl işletecek.
Devlet tarafından verilen garanti rakamı yıllık 25.6 milyon araç. Avrasya Tüneli için 2017 ve 2018'de bu rakamlara ulaşılamadı ve Hazine'den ATAŞ firmasına 279 milyon TL ödendi.
2019 yılı şubat ayı içerisinde, Hazine tarafından görevli şirkete 155 milyon 684 bin 443 TL garanti ödemesi gerçekleştirildi.
Bu bilgileri neden verdim?
Açıklayayım…
Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar, 28 Ocak 2019 tarihinde Avrasya Tüneli işleticisi ATAŞ'ın Yönetim Kurulu Başkanı Başar Arıoğlu ile bir röportaj yapmıştı.
Röportajın bir kısmında Arıoğlu şöyle demişti:
- Belirlenen günlük geçmesi gereken araç sayısı 68 bin 500. İlk yıl bu rakama ulaşamadık. Ancak, ilk açılış günlerine göre geçen araç ikiye katlandı. Geçen yılı günlük ortalama 41 bin araç geçişiyle kapattık.
Bu yıla ortalama günlük 45 bin araç geçişiyle girildiğini vurguladı:
- Bu yılın sonuna doğru garanti rakamını yakalarız. 2019'dan itibaren devletin bize fark ödemesi biter. Ayrıca, garantiyi aşan gelirin yüzde 30'unu devlete ödeyeceğiz.
- İhlalli geçişler ilk ay yüzde 5.92'ydi. Nisan 2017'de yüzde 6.77'ye kadar yükseldi. 2017 sonunda yüzde 2.38'e indi.
İhlalli geçişin içeriğini açıkladı:
- HGS veya OGS'si olup, hesaplarında para bulunmayanlar bu kapsama giriyor. Sürücü kısa cep mesajı ile uyarılıyor. Söz konusu sürücülere 15 gün süre tanındığını vurguladı:
- Bu süre içinde hesabına para yatıranlar var. ATAŞ'ın web sayfasından, banka şubesine gidip ödeyenler oluyor.
Ödemeyenler için ceza uygulandığını anımsattı:
- İşin icraya kadar yolu var. Çünkü, devlet "alacağımın peşine düş" diyor.
Gerçi sayın Vahap Munyar daha önce TMSF Başkanı ile röportaj yapmış ve ben "keşke soru sorsaydın Sayın Vahap Munyar" başlığı ile yazı yazmıştım.
Bu yazıda da bence aynı başlık geçerli.
Neresinden düzeltmeye başlayacağım bilmiyorum.
"2019 yılında Devlet'in bize fark ödemesi biter" açıklaması 2019 yılı şubat ayına kadar yapılan geçişler için 155 milyon 684 bin TL ödenmesi ile gerçek dışı kalmış oldu. "Ayrıca, garantiyi aşan gelirin yüzde 30'unu devlete ödeyeceğiz" açıklaması da doğal olarak hayal ürünü oldu.
Biz bu tünele elimizi vermedik kolumuzu kaptırdık. Deli Dumrul tüneli gibi.
Neyse devam edelim…
Arıoğlu, 2017 sonunda kaçak geçiş oranının yüzde 2.38'e indiğini, sürücülerin kısa cep mesajı ile uyarıldığını söylüyor. Söz konusu sürücülere 15 gün süre tanındığını, ödemeyenler için ceza uygulandığını belirtiyor ve işin icraya kadar yolunun olduğunu, icra işlemini yapmalarının da sebebi olarak "devlet 'alacağımın peşine düş' dedi" diye açıklıyor.
Geçen gün sevdiğim bir dostum ile ülke gündemi içerikli biraz sohbet ettik.
Araç kiralama şirketi sahibi kendisi.
Yap-İşlet Devret projeleri ile kimlerin nasıl zengin edildiği, zar zor geçinen yurttaşların cebine nasıl ek maliyetler yüklendiğinden konuşuyorduk. Sorma kardeşim sorma dedi ve başladı.
Hani bir dokun bin ah işit derler ya o misal başladı anlatmaya…
Masasındaki bir icra kağıdını gösterdi. İcra Anadolu Adliyesi'nden. İcrayı isteyen Avrasya Tüneli işletmecisi ATAŞ. 30 adet aracın kaçak geçişi için tam 46 bin 336 TL isteniyor. Kaç geçiş için mi bu? diye sordum. Aslında anapara 11 bin 584 TL imiş. Yani araç başı 386 TL. Ancak ATAŞ 4 katı ceza ve onun da faizini istemiş!
Nasıl olur mahkemeye vermediniz mi dedim?
Verdik dedi ve olayı anlatmaya başladı.
Yabancı uyruklular aracı kiraladığında nereden geçtiğini bizler göremiyoruz. Adam kredi kartı ile de kiralama yapmıyor. Pasaportu ile kiralama yapıyor. Biz hemen kiralama yapıldığında otellerdeki gibi emniyete bildiriyoruz. Araç bakiyesi kiralama yapılmadan önce mutlaka kontrol ediliyor ancak kullanım esnasında nereden ne zaman geçtiğini takip edemiyoruz.
Yüzlerce araç var. Kaçak geçiş olduğunda da bize bir uyarı yapılmıyor. Hemen ceza da gelmiyor. Mesela söz konusu kaçak geçişler 4-5 ay önce olmuş. Bize yeni bildirdiler. Ben şimdi hangi yabancı müşteriyi bulacağım. Kaçak geçişlerden bizim aylar sonra haberimiz oluyor. Adamın kredi kartı yok. Kredi kartı ile kiralama yapanda kredi kartını yurt dışına kapattırıyor. Cezaları mecburen biz ödüyoruz. Bu bana gelen ilk posta. İki tane daha var gelecekmiş toplamda yüz binlerce TL. Artık kapatacağım ben de şirketi. Başa çıkamıyorum.
Tabii hemen sordum. Ya yurt içi müşteri?
Yurt içi müşteri de aynı. Cep telefonundan bilgi veriyoruz. Sonra bir daha ulaş ulaşabilirsen. Haciz, dava derken aylar yıllar sürüyor. Biz parayı ödemiş oluyoruz. Çoğuna da ulaşamıyoruz.
Sadece bu olsa… Araçlarımız çalınıyor. Biz hiçbir şey yapamıyoruz.
"Nasıl yani" dedim. Anlamadım.
Benim bir aracım çalındı. Olay da şöyle oldu. Araç kiraladı bir şahıs. Araç sonra teslimat zamanında teslim edilmedi ve aracı birine verdim çalınmış dedi. Hemen suç duyurusunda bulunduk . Davalar açtık. Araç ortada yok parçalanıp gitmiştir muhtemelen. Dava, kiralayan çaldırmadığı için çalıntı değil "İyi niyeti suistimal" diye kapatıldı. Bu yüzden kaskodan da paramızı alamadık. Kiralayan belli çaldıran belli ama hukuki bir yaptırımı yok. Araç kiralama şirketleri bu dolandırıcılık şebekesi yüzünden çok zor durumda.
Sen söyle bana kardeş. Ben nasıl işletmeyi ayakta tutayım. Dolandırıcılarla mı uğraşayım yoksa işimi mi yapayım sen söyle.
Akıl alır gibi değil…
Suç duyurularına baktım. Dilekçeleri okudum. Gerçekten de öyle.
Avrasya Tüneli İşleticisi, kendini devlet yerine koymuş ve vatandaşın sırtından kazandıkları yetmemiş kaçak geçiş için 4 kat para tahsil etmeye çalışıyor. Anayasa'nın 10. ve 40. maddesi ne için var? Bir cezanın adı üzerinde bir cezanın tahsili için cezanın uygulanmasına dair bir karar veya işlem olması gerekmez mi? ATAŞ kendini nasıl devlet veya devlet kurumu yerine koyar ve para cezası verme yetkisini kendin de görür? Bu bir yetki gaspı değil midir?
Karayolları Genel Müdürlüğü işletmeci kuruluşa kanun yoluna tabi olmaksızın kişiler hakkında ceza uygulama ve bu cezayı tahsil etme yetkisini nasıl tanır?
Şimdi tekrar Munyar'ın röportajına dönelim. Hani cep mesajı ile uyarılıyordu vatandaş. Hani 15 gün süre tanınıyordu?
Ortaya başka bir durum daha çıkıyor. Ne diyordu röportajda?
Yazıktır günahtır. Zaten hepimiz ağır vergiler altında eziliyoruz. Geçmediğimiz tünele dahi para veriyoruz. Devlet hazineden bu projeyi yapan firmaya devamlı bizim paramızı veriyor. Üstüne 4 katı ceza nedir?
Sayın devlet yetkililerin dikkatine… Bu uygulama Anayasa'ya aykırıdır. Vatandaş da, şirket sahipleri de artık kan ağlıyor.