Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER
Agah Oktay GÜNER

Ateşle oyun olmaz

BOP (Büyük Ortadoğu Projesi)nin tamamlanması gayretleri devam ediyor. Okyanus ötesinden; Kuzey Afrika’dan, İran’a kendine muhalif gördüğü her devlete kefen biçen bu kafa, artık taşa vurduğunu görmelidir.
ABD Ortadoğu’yu yakmış, yıkmış ve gitmiştir. Nesiller boyu altından kalkamayacağı nefret ve lanet halkaları boynundadır. Libya’da Büyükelçisini bedel olarak ödemiştir. Sözüm ona “Arap Baharı”nın estirildiği diğer ülkeler Tunus, Mısır ayaktadır. Her gün kan dökülmektedir. Asırlardır ihtilaf kaynağı olan her ayrılığın ateşlendiği Irak yanmaktadır. Ayrıca Irak Türklüğü Kerkük’te adım adım yok edilmektedir.
ABD’nin Irak’ı işgal etmesiyle birlikte, Kuzey Irak’ta kurulmuş olan “Irak Türkmen Cephesi”ne bağlı güvenlik gücü fesh edilmiştir. Aslında Türkmenler en çok bu dönemde askeri güce muhtaçtır. ABD sonrası Irak’ta askeri gücü olmadan kendi bölgelerini korumaya çalışmaları nasıl mümkün olabilir?
Suriye alevler içindedir. Bu alevler bizim Suriye sınırımızda yerleşim yerlerindeki hayatı da felç etmektedir. Suriye Türklüğü de Irak’taki soydaşlarımız gibi çaresiz, sahipsizdir. Dünyada zulme uğrayanlara ilgi göstermek, yardımcı olmak güzeldir. Ancak öncelikle kendi soydaşlarımızın elemini, çilesini duymak lazımdır. Bugüne kadar Hükümetten Irak ve Suriye Türkmenleri ile ilgili, bu konuları kapsayan ses getirici tek demeç işitmedim. Tam tersine basından takip ettiğim, Suriye’deki Türkmenlerin silahlandırılarak Esad muhaliflerinin ön safında çatışmalara girdiği yönündeki haberler üzüntü veriyor.
Türkiye’yi bu ateş denizine atmak için bekleyen Okyanus ötesi güçler, bizim tutucu harcımızı bitirmek için gayrettedir.
Arap Baharı, Arap Cehennemine dönmüştür. Ölüm, yıkım getirmiş, kan, gözyaşı ve parçalanmış sosyal yapılar bırakmıştır.
Hükümet bütünüyle dış politikayı ve bilhassa BOP’taki yerini, sorumluluğunu Türkiye’nin menfaatlerine göre yeniden düzenlemelidir. ABD gelir ve gider. Ama biz bu coğrafyanın ağırlıklı, ciddi devleti olarak kalırız. O halde bize yakışanı yapalım. ABD Büyükelçisi’nin hepimizi üzen sözlerinin dayanağının BOP’daki teslimiyetimiz olduğunu görelim.
Bu tabloyu bu toprağın çocukları çok iyi görüyor. Millet olanların karşısında alev alev yanıyor. Bu, yangının en tehlikelisidir. Alevleri göremezsiniz ama bir anda her yeri sarar. İşsizlik, aydın işsizliği, gelir dağılımındaki dengesizlikler, sanayi yatırımlarının durması, kaynakların üretim için yönlendirilmesi yerine tüketim ekonomisine kaydırılmasıyla memleket ümitsiz; “Ne olacak? Sonumuz hayrolsun!” diyen karamsar bir haldedir. Bu toplum hali, ateşlenmeye hazır bir bomba gibidir. Bunun üzerine, hıyanet stratejisi; her gün şehit cenazeleri gönderir, yürek yakarken; millet “kahrolsun Kürtler” dememiş, “kahrolsun PKK” diyerek meydanları doldurmuştur. Çünkü bu toprakta bin yıldır kaynaşmış, Anadolu’nun bereketiyle millet olmuşuz. TC devleti vatandaşı olmanın iftiharını yaşıyoruz! “Bir olalım, diri olalım, iri olalım” diyen veli himmeti ile “insan olmayı” hayat gayesi bilmişiz. Dağdaki hayvanların kışın nafakasını düşünen, yeşil kesen baş keser diyen, örnek bir medeni düzeye erişmişiz.
Nitekim, Anayasa çalışmalarında da aynı yanlış yaklaşımı görüyoruz. “Ben Anayasayı yapar, referanduma giderim” zihniyeti işi baştan çıkmaza sokmak demektir. Halbuki Anayasa toplumun bütün kesimlerinin üzerinde uzlaştığı, devletin varlığını koruması temel niteliklerinin yaşaması için her türlü tedbirin alındığı hükümlere sahip bir metin olmalıdır.
Halimiz hikmet ehlinin sözlerine çok muhtaç olduğumuzu gösteriyor. Mesnevi’den bir hikayeyle yazımızı tamamlayalım: “Adamın birisinin atadan kalma bir evi varmış. Duvarı çatlasa, temelde bir taş oynasa, çatı aksa hemen çamur karar, çatlağı, akan yeri kapatırmış. Yıllarca bu böyle devam etmiş. Bir akşam adam eve gelmiş ki ne görsün! Ev yıkılmış, yerinde sadece bir enkaz var. Başlamış ağlamaya; “Kırk yıl birlikte oturduk. Böyle habersiz gitmek olur mu?” Enkaz dile gelmiş; “Ne zaman ağzımı açsam sen çamurla doldurdun. Ne yapabilirdim ki?”

Yazarın Diğer Yazıları