"Atatürk'ü duydun mu" be gafil?..
Daha dün yapıldı bir büyük operasyon... Kayseri merkezli operasyon 13 ilde FETÖ'nün "mahrem yapılanması"nı hedef almış... Çünkü ordu içerisinde halen kontörlü telefonlarla irtibat sağlayan FETÖ militanları varmış...
Gün geçmiyor ki, darbeci cemaatin devletin içerisinde yuvalanmış militanlarına yönelik operasyon yapılmasın... Neredeyse her gün polis ve jandarma cemaat müritlerini deşifre etmek için uğraşıyor...
Tüm bunlar yalnızca Türkiye Cumhuriyeti ordusu içerisinde bir "terör" yapılanmasının uzantılarının halen faaliyette olduğunu göstermiyor, aslında daha yaşamsal bir dışa vurum da var bu operasyonlarda;
"Tarikat örgütlenmesi yüzünden ordu içerisinde cumhuriyetçi, Atatürkçü subay kaldı mı?.."
Ve bir başka önemli soru da, bu operasyonlar daha nereye kadar gidecek, karanlıkta- dehlizlerde kendilerini "mahrem" adı altında gizlemiş daha kaç mürit-militan var acaba?..
FETÖ'ye halen "hizmet" etmekten kaçınmayanlara yönelik operasyonların gidişatı ürkütücü bir yapılanmayı deşifre etmeye devam ediyor ama bu tehdit gerçekten nereye uzanacak?..
İçişleri Bakanlığı'nın rakamlarına bakılırsa, Türkiye'de neredeyse 50 kentin nüfusundan fazla insanı hedef almış operasyonlar... Çünkü 550 bin kişi FETÖ'den soruşturma geçirmiş...
Gazi'yi yok saymanın bedeli!..
Durmayan operasyonlara bakınca asıl soruyu bir kez daha vurgulamakta yarar var; bu kadar FETÖ'cü yakalanıyorsa, cemaat Atatürkçü subayların büyük bölümünü çok önceden tasfiye mi etmişti?..
Bu soruları şüphesiz operasyonların gidişatı yanıtlayacak...
Ancak geçen hafta İstanbul'un Avcılar ilçesinde öyle bir olay yaşandı ki, hem FETÖ'nün ne kadar tehlikeli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi, hem de cemaatle mücadele eden askerlere ne kadar sahip çıkılması gerektiğini kanıtladı...
İşte Avcılar'da, bir imam hatip okulunda Çanakkale Zaferi anma toplantısı yapılırken kürsüye gelen imam herkese dua etti ancak Mustafa Kemal'i, yani Çanakkale kahramanını bilerek yok saydı!..
Diyeceksiniz ki, "Türkiye Cumhuriyeti'nin Diyanet İşleri Başkanı bile hutbelerde Atatürk'ü görmezden gelirken, sıradan bir imam Atatürk'ü anmaya cesaret edebilir mi?.."
O imam Atatürk'ü ağzına almaya cesaret edemedi ama orada cumhuriyetin bir askeri vardı ve haklı olarak yaşananlara tahammül edemedi, tepkisini ortaya koydu...
Kalktı o asker, Atatürk'ü yok sayan imama "sen Atatürk'ü duydun mu, ona neden fatiha okumadın" diye sordu, sonra da salonu terk etmek zorunda kaldı...
Gerici takımı o askerle ilgili hedef gösterici yayınlar yapsa da, Albay Önder İrevül kendi sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şöyle dedi;
"Başta ebedi komutanım Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, tüm şehitlerimizi ve rahmete kavuşmuş gazilerimizi 33 yıldır aynı üniformayı giymiş olmanın onuruyla, saygı ve minnetle anıyorum... Eğer benim bulunduğum mekanda Atatürk'ün adını anmaktan imtina edersen, hele hele Çanakkale'nin yıldönümünde şehitleri anarken, yanına gelir gözüne baka baka sorarım, 'sen Atatürk diye bir adamı duydun mu?..' Herkes hakkını-hukukunu, haddini-hududunu bilecek..."
Evet; FETÖ'nün TSK içerisindeki unsurlarına operasyonlar devam ederken, Avcılar'da bir subayın Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusuna sahip çıkmasını sakın ola kimse kaos malzemesi yapmasın...
İrevül gibi askerlerin hareketleri aslında hem cumhuriyete bağlı subayların devlet için ne kadar yaşamsal olduğunu gösteriyor, hem de FETÖ'nün ordu içerisinde yarattığı tehlikeye dikkat çekiyor... Bu pencereden kaç kişi bakabildi İrevül'ün çıkışına?..
Kim kime hizmet ediyor?..
AKP'liler "Millet İttifakı"nı yıpratmak için araya HDP'yi ve tabii ki PKK'yı sokuşturarak ürkütücü bir kışkırtma propagandası yürütüyor...
Bu arada İçişleri Bakanı'nın "CHP listelerinde HDP'liler" olduğuna ilişkin açıklamasının ardından başta Hürriyet olmak üzere yandaş medya HDP'lileri deşifre etmek için çırpınıyor...
Ancak geçen hafta öyle bir olay yaşandı ki, yaratılmak istenen algı açısından AKP'nin karşıt propagandasından çok daha fazla zarar verdi Millet İttifakı'na...
HDP'nin eş genel başkanı çıktı bir televizyon kanalına ve "Mansur Yavaş da, Ekrem İmamoğlu da kazanırlarsa bizim sayemizde olacak" şeklinde gereksiz ve işgüzarca bir açıklama yaparak hem ortalığı bulandırdı ve hem de ittifaka saldıran AKP'ye malzeme verdi...
Bu kışkırtıcı açıklama yalnızca HDP'nin siyaset içerisindeki popülist bencilce reklamı için yapılmadı, yaratılmak istenen algıyla direkt AKP'nin ekmeğine yağ sürüldü...
Baksanıza; Erdoğan, bakanları ve yandaş medya günlerdir miting meydanlarında ve televizyonlarda bu HDP'linin şaşkın açıklamalarını kullanarak iktidar karşıtlarına saldırıyor...
"Siyasette kim kimi kullanıyor" ve "aslında kim kime sinsice hizmet ediyor" şeklindeki soruların arka yüzünde ters algı yaratan bir açıklama da ne tuhaf ki cemaatten geldi...
İşte Zaman gazetesinin firari yönetmeni Ekrem Dumanlı, sosyal medya hesabından sözde AKP'ye saldırırken şunları söyledi;
"Sandığa gidin... Çünkü bunun anlamı, her bir oy diyor ki, biz seni istemiyoruz... Arkadaş düş yakamızdan... Zulüm dönemi, musibet bir an önce defolup gitsin... Ta ki bu karanlık dönem bir an önce sona ersin..."
Dumanlı bu açıklamasıyla sözde AKP'yi hedef aldı ama aslında o da ters bir algı yaratarak AKP'lilere malzeme verdi.
Ne tuhaf değil mi, siyaset kendi içerisinde ittifaklar yaratırken kimileri sadece bu ittifakların başarısından pay kapmaya çalışmıyor, aynı zamanda rakibi vurma bahanesi ile kendi ayağına da kurşun sıkıyor...
İşte HDP eşbaşkanı ile Fethullahçı Ekrem Dumanlı'nın son açıklamalarını da yarattıkları bu tehlikeli algı üzerinden sorgulamak gerekiyor... Söyler misiniz, HDP'li başkan ile cemaatçi Dumanlı aslında kime hizmet ediyor?..