Atatürk’süz ve ilkesiz

CHP depremini yorumlayan köşe yazarları, satır aralarında partideki dönüşümün kodlarını sıraladı. Öngörülen tarz-ı muhalefet şöyle: Atatürk ve ilkeleriyle bağını koparmış, AB’nin dümen suyunda, terörle müzakereye açık...

2010 yılında “Atatürk ilke ve inkılaplarına” bağlı bir parti Türkiye’de hayatiyetini sürdürebilir mi?
Bence, kendini “Atatürk ilkeleriyle” tarif eden hiçbir partinin yaşama şansı yok.
Bir kere, Atatürk’ün bir ilkesi yok.
Daha doğrusu tek bir ilkesi var, “demokrasisiz” bir ortamda ülkeyi yönetme gücünü elinde tutmak.
Siz, ülkeyi tam bir diktatörlükle yönetmiş birinin “ilkelerine” sahip çıkarak bu halkla bir “bağ” kurup siyaset yapabilir misiniz?
(...) Atatürk’ün ve CHP’nin “ilkeleri” 2010 yılının Türkiye’sine uymuyor, onun için koskoca parti, siyaset tarihinde eşine az rastlanır biçimde parçalanıyor.
CHP’yi, Önder Bey’le Kemal Bey’in kavgası değil, hayatın değişen gerçekleri paramparça ediyor.
* Ahmet Altan / Taraf

Brüksel’e angaje
KIlIçdaroĞlu, CHP Genel Başkanlığına geçen mayıs ayında seçildi. Üst düzey bir AB yetkilisinin ağzından aktaracağımız şu cümle, AB cephesindeki bakış farkını anlatmak açısından önem taşıyor: “CHP ile AB Komisyonu arasında Kılıçdaroğlu geldikten sonraki 5 ay içinde yapılan temas sayısı, Türkiye ile AB arasında tam üyelik müzakerelerinin başlamasından (2005) sonra Komisyon ile CHP arasında yapılan temastan fazladır.”
AB yetkilisi, “Türkiye’nin AB’ye katılım sürecindeki eksik unsur ana muhalefet partisinin süreç dışında olmasıydı” diye devam ediyor ve ekliyor: “Yeni CHP’yi AB sürecine daha angaje buluyoruz...”
* Sedat Ergin / Milliyet

Dİyalog açIlImI
Hİçbİr değişim sancısız olmuyor. Türkiye değişirken CHP’nin değişiyor gibi yapması artık mümkün değil.
Bu yüzden tatsız ve sancılı olsa da CHP’de yaşanan kavga ’değişim sancısı’nın son noktası. CHP bu kavgadan ya gerçekten yenilenerek çıkacak ya da prematüre bir doğum yapacak. Türkiye CHP içinde yaşanan parti içi savaşı daha çok konuşacak. Kurultaya kadar ’Savaşma Konuş’ diyen radikal CHP’liler çıkana dek...
* Eyüp Can / Radikal

AB’ye entegre model
Şİmdİ ufukta görünen şudur:
“Sağa kaymayan, laikliğe sahip çıkan ama katı laikçilikten uzak, dar gelirliyi de servet biriktirenleri de kucaklayan, yaşam tarzlarını koruyan, etnik ve mezhep ayrışmasına gitmeden farklılıkları bir arada tutan, bölgesindeki dış gelişmeleri yönlendiren, AB’ye entegre model!”
* Okan Müderrisoğlu / Sabah


En fazla onlar sevindi
Sakarya’da bize idamlık ip atan ulusalcıları kınayan bir açıklama yayımlayan Kemal Kılıçdaroğlu Kemalizm’in marjinalleştirilmesine, CHP’nin ABD’de son seçimlerde yükselen Ulusalcı Çay Partisi gibi bir “Kemalist olsun benim olsun” marjinal partisine dönüşmesini engellemek için harekete geçti. Tıpkı özgürlükçü-sola kaydırılan Radikal gibi, yeni devrin demokratik Atatürkçülüğü bu yeni dalga üzerinde yükselecek. Marjinalleştiğini fark eden rejim sürümünü yeniden yüklüyor.
* Yıldıray Oğur / Taraf


İyİ Şeyler oluyor
Bütün bunlar Türkiye için
güzel.
Ben kendi adıma artık ekrana çıkar çıkmaz zapladığım Hakkı Suha Okay ve diğer aksi CHP’liler yerine, genç, yeni yüzler göreceğimden memnunum.
Bütün memleket daralmıştı bu insanlardan...
* Aslı Aydıntaşbaş / Milliyet

Komplonun zaferi...
Partinin aniden üçe bölündüğünü, komplonun pekâlâ zafere ulaştığını görüyoruz. Gelinen nokta bir bölünmenin başlangıcı. Kemal Bey’in şimdi yeni bir ekibi var. Bu ekip Kemal Kılıçdaroğlu’nun son aylarda verdiği mesajlarla bulanık bir şekle dönüşen parti çizgisini yeniden netleştirebilecek mi? Yeni bir kurultaya gidilecek mi? Çoğunluğu Önder Sav’a bağlı delegelerin oluşturduğu bir kurultaydan Kemal Kılıçdaroğlu ve kadrosu galip çıkabilir mi? Pek çok soru işareti var gündemde... Komplonun başarısı sonucu her şey ve herkes yine AKP’ye çalışıyor. Türkiye’yi yine çok zor günler bekliyor.
* Melih Aşık / Milliyet

Bu kavga partinin çıkarları düşünülerek seçim sonrasına kadar dondurulabilir mi? Sav’ı tanımayanlar bile onun
fotoğrafına baktığında rövanş peşinde koşacağını okuyabilir.
* Güngör Mengi / Vatan

Sabrını herkesi şaşırtacak kadar koruyabilen ve söz konusu olan partisi ise ’vuruşmayı’sürekli reddeden biri olarak Kılıçdaroğlu, dünkü tavrını geliştirmişse ne CHP eski CHP olabilir, ne de Kılıçdaroğlu.
* Şükrü Küçükşahin / Hürriyet

Baykal, kurultayı toplamaz, tüzüğü yürürlüğe koymaz ve yeni bir Parti Meclisi seçilmezse, yaşanabilecekler konusunda Kılıçdaroğlu’nu uyarmıştı.
* Fikret Bila / Milliyet

CHP’de tüzük-kurultay tartışmaları ile dün yaşanan krizin gerçek nedeninin ne olduğu açıktır; yaklaşan seçimlerdeki aday/liste kavgasının bir işaretidir
olanlar... Ancak, ideolojik mi, siyasi rant mı; bunun içeriği henüz ortaya çıkmış değildir. CHP ‘eski’ midir, ‘yeni’ midir; ‘eksen kayması’na mı uğruyor
tartışmaları bir odak noktası olmuştur. Gerçek olan şudur ki; parti Kemalciler, Önderciler ve ‘sütre’ gerisindeki
Denizciler olarak üç parçaya dağılmıştır. Bu da trajik bir durumdur.
* Yalçın Bayer / Hürriyet

CHP’deki zoraki evlilikmiş ki ilk sarsıntıda gümbürdedi.. Meğer gaz, fren, debriyaj arasında uyum yokmuş, akort yokmuş..
Şanzıman dağıttılar.. Araba şahin görünümlü faytonmuş meğerse!.. Gıcır gıcır kaportanın içi dandikmiş!..
* Mehmet Tezkan / Milliyet


Medya krizi böyle gördü: Birgün: CHP’de yeni rota, Cumhuriyet: CHP’de derin kırılma, Habertürk: Okunu çıkardı, Hürriyet: Sav’ı sildi, Milliyet: Sav’ın ‘No’ tuşuna bastı, Radikal: Gandi darbeyi ‘Sav’dı, Sözcü: CHP’de devrim, Star: Paramparça, Taraf: Brütüsler savaşı, Vatan: CHP’de iç savaş, Yenişafak: Gürsel Tekin darbesi, Zaman: CHP’de iç savaş


++

Ana muhalefet liderini ‘dansöz’ yapan çizere tepki büyüyor
Herkes soruyor, Salih ne olacak?
Hangi Salih!..
Karikatürist olan, Sabah’ın birinci sayfasına CHP liderini dansöz olarak çizen, atv Haber’de dansöz gibi oynatan Salih.. Aynı zamanda hükümet yanlısı Medya Derneği Başkanı olan Salih..
Ne yapmalı?
Hürriyet’in Başyazar’ı kantarın topuzunu kaçırdığı için özür diledi..
Kesmedi.. İstifa etti..
Salih de aynısını yapmalı mı? Özür ve istifa.. Hayır.. Salih yerinde kalsın, özür dilemesin.. Ama aynı kıvamda, aynı seviyede, aynı tonda, aynı üslupta bir Başbakan karikatürü de patlatsın.. Atv’de de oynatsın..
Eşitlik sağlansın.. Bundan sonrası Başbakan ile Salih’in arasındaki mesele olur.. Başbakan, Salih bizdendir diye sineye mi çeker, bu ne rezalet diye kükrer mi, grup konuşmasının bir bölümünü bu karikatüre mi ayırır, yüklü bir tazminat davası mı açar bilemem.. O da Salih’in meselesi..
* Mehmet Tezkan / Milliyet


“Majestelerinin karikatüristi” namlı Memecan kendisini savunurken “burada duruyorum orayı eleştiriyorum” demiş. Bu söz ’iktidar çizerliği“nin itirafından başka ne olabilir!

Ondan nefret ediyorum
Memecan’dan nefretimin tek sebebi. Erdoğan’ın çok daha kabul edilebilir kıyafetlerle bile çizilmesinin neredeyse imkânsız hale geldiği bir siyasal ortamda... Vicdanı zerre kadar sızlamadan... Pervasızca... Küstahça... Her şey alabildiğine serbestmişçesine... Ana muhalefet liderini “dansöz” olarak resmetmesidir. “Başbakan için yapılamayanı muhalefet lideri için de yapmayayım bari...” diyememesidir.
* Ahmet Hakan / Hürriyet

Beni üzen şey, Salih’in espri anlayışının “AKP’cilik yapacağım” diye sürekli geriliyor olması. Güçten yana olarak karikatür çizmeye çalışanların ne
acıklı durumlara düştüklerini eski Sovyetler döneminden biliyoruz. İktidarı eleştiremeyen ama sadece muhalefetle uğraşan bir karikatürcülük anlayışının kaderi de ona benziyor. Korkarım, AKP iktidarı bitene kadar Salih’in de karikatürcülüğü bitecek!
* Mehmet Y. Yılmaz / Hürriyet


++

Bazıları tokat sever!
Fatih Altaylı hakkında kaleme aldığı küfür dolu yazıdan mutlu olduğunu söyleyen Yeni Akit yazarı Hasan Karakaya, o küfür için “aynısını yine ederim” deyince Altaylı’nın cevabı sert oldu: “Eğer aileme yönelik tek bir kelime kaleme alırsa, gördüğüm yerde Osmanlı tokadımı suratına yapıştırırım. Yumruk falan da atmam. Yumruk haysiyetli bir iştir. Herkes yumruğu hak etmez. Bazıları tokatlanmak ister. Haber vereyim de, ne yapacaksa bilerek yapsın.”

++

Nohut torbası için ‘evet’ demeyen başını öne eğmesin
Yazı yazamadığım için o günlerde, içimde kaldı, işte şimdi söylüyorum:
Yüzde 42, yüzde 58’den daha büyüktür usta...
42’nin içinde soran ve sorgulayanlar vardı; eğitimliler, aydınlar, doktorlar, mühendisler, bilgisayar programcıları, akademisyenler, avukatlar, şairler, edebiyatçılar, ekonomistler, işadamları, üniversiteliler, öğretmenler...
Soran ve sorgulayan; bankacı, esnaf, çiftçi, işçi, polis, hemşire, memur...
Ama yüzde 42’nin içinde, referandum öncesi “evet” diye yırtınan, referandumdan sonra olanları görünce oturup “pişmanlık yazısı” yazan o ahmak yoktu...
Göbeğini kaşıyan adam da yoktu yüzde 42’nin içinde...
Nohut torbası için “Evet”
diyen de...
*
Yüzde 42, yüzde 58’den daha büyüktür...
Olmaz mı?...
Niye, işine geldiğinde “Bir Türk dünyaya bedeldir” diyorsun ya!..
Ama en önemlisi, yüzde 42’nin büyüklüğü, içinde Cumhuriyet sevdası taşıyanların olmasındandır... Bu toprakları dünya güçlerinin elinden alan, onun üzerinde devlet kuran, ona “Cumhuriyet” adını veren ve şimdi Cumhuriyetinin üzerine titreyen sevda vardır yüzde 42’nin içinde...
Nohutçular yok...
Kendi çıkarını ülkesinden daha çok sevenler, biat edenler, korkanlar, sinenler, susanlar olmaz orada...
Onun için yüzde 42, yüzde 58’den büyüktür...
*
Burnumu çeke çeke bakmıştım arkasından...
O başı dik, mağrur, ama gözleri ıslak dönüp gitti...
Kendime ve yanımdaki karıma, “Bir gün yine köşem olursa, ilk yazılarımdan birisinde okurlarıma ulaştırırım” sözü vererek, işte bir emanet gibi özenle sakladım o tek cümleyi:
“Başın öne eğilmesin...”
* Bekir Coşkun / Cumhuriyet


++


MİNİ YORUM
İkinci Cumhuriyet Halk Partisi(!)
Ekranda Önder Sav’ın arkasında görünce CHP Parti Meclisi Üyesi gazeteci Mehmet Faraç’ı arayıp “Safınızı neye göre belirlediniz?” diye sordum; bir dizi “anti demokrasi” yakınmasından sonra önemli bir şey söyledi: “Parti İkinci Cumhuriyetçi çizgiye kayıyordu...” Adı 2. Cumhuriyet olacakken son anda Taraf’a dönen gazetedeki sevinç de destekliyor Faraç’ın iddiasını... CHP’yi belki de isimlerle değil fikirlerle analiz etmeli önümüzdeki günlerde!

Yazarın Diğer Yazıları