Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER
Agah Oktay GÜNER

Atatürk'e düşmanlık hainlerin işidir

Atatürk, Türk Milleti'nin ebedi lideridir. O'na düşman olanlar iftiralarıyla O'nu yaralamak, küçük düşürmek, yok etmek isteyenlerin hedefi Türk Milleti'ni lidersiz bırakmaktır.

Milletler için tarih sahibi olmak büyük bir bahttır. Paris'te Alman işgal kuvvetlerinin yakalayıp duvar diplerinde kurşuna dizdiği Fransızların hatırasına hürmeten duvarda adam boyu yükseklikte, küçük bir oyuk yapıldığı ve el büyüklüğünde mermer bir taş konulduğu görülür. Taşın üzerinde "3 Nisan 1943 günü Alman işgal güçleri François'i burada kurşuna dizdi. Hatırasını unutma!" yazılıdır. O gün mutlaka, kurşuna dizilenlerin hatırasına bir demet sümbülün bırakıldığını görebilirsiniz. Polonyalılar kara yollarındaki kazalarda ölenler için yolun kenarına bir Meryem Ana heykelciği diker, her yıldönümünde heykeli çiçek bahçesine çevirirler. Amerikalılar, Kızılderililerle çarpışırken ölen askerlerin toprağa düştüğü yere ışıklı bir pirinç yuvarlak levha koyup ismini yazmışlardır.

Fransızlar zengin tarih arşivlerine rağmen neden böyle yapıyor? Polonyalılar hüsranlı, iniş-çıkışlı tarihlerine rağmen neden böyle davranıyor? Ya Amerikalılar? Hepsi tarih şuurlarını diri tutmak için böyle davranıyor. Amerika kıtası keşfedildiğinde -1492-, Türkler Osmanlı Sancağı altında İstanbul'u bir dünya medeniyet merkezi yapmıştı. Sahn-ı Semân Üniversitesi dünyanın en değerli ilim adamlarını bünyesine toplamıştı. Osmanlı Devleti bütün kurumlarıyla mükemmel denilmeye layık bir düzeye ulaşmıştı. Toprak Düzeni, Vergi Sistemi, Sulama Teşkilatı, Teşkilat-ı Adliye (Adli Teşkilat), Ordu Düzeni, Ahi Teşkilatı, Eğitim Sistemi, Devlet Teşkilatı ile örnek bir düzene sahipti. Avrupa'ya Kuzey Amerika'dan gelen gümüş ve Güney Amerika'da gelen altın, yenilmez Osmanlı Devleti'ne mağlubiyeti tattırdı. Devlet gelirlerindeki dengesizlik önce toprak düzenini bozdu. Tımar sisteminden, iltizam sistemine geçildi. Amerika'dan Avrupa'ya gelen servet Akdeniz'deki İstanbul, Venedik, Barcelona üçgenini okyanusa taşıdı. Madrid, Londra, Amsterdam üçgeni doğdu.

Medeniyetin ışıklı yolu...

1839'da İngiltere ile yapılan Gümrük Anlaşması Osmanlı ekonomisine vurulan öldürücü darbe oldu.

Emperyalizm muhteşem Osmanlı coğrafyasını parçalama planları yapıyordu. 1856 Kırım Savaşı, Osmanlı Devleti'ni borçlandırmak için icat edildi.

Artık Kurtuluş reçeteleri gündemdeydi. 1839 Tanzimat Fermanı, 1856 Islahat Fermanı devlet çapında önemli adımlardı. Zaman içinde Türkleşmek, İslamlaşmak, Garplılaşmak toplumun bünyesindeki sloganlar oldu. İnsanımız başındaki fesi koruyor ancak garplı kıyafetini çoktan tercih etmiş bulunuyordu.

M. Kemal Paşa yerinde ve zamanında aldığı cesur kararlarla memlekette haklı bir ün sahibi olmuştu. Bu millî kimliğin O'na verdiği güçle; milletimize medeniyetin ışıklı yolunu gösterdi. Millî Devlet, vatandaşlık hukuku, kadın hakları, Devlet eliyle kalkınma; Kamu İktisadi Devlet Teşekküllerinin kurulması, yabancıların elindeki yol, liman, tramvay, vapur işletmelerinin millîleştirilmesi, köye hizmetlerin götürülmesi ve planlı kalkınma fikrine geçilmesi genç cumhuriyeti güçlü bir sosyal yapıya ve özellikle güçlü bir ekonomiye kavuşturmuştur. Bir ABD Doları Atatürk'lü yıllarda 80 kuruştur...

Zavallı düşünce fukaraları

Eğitim politikasının özü bizim insanımızı yetiştirmektir. Bu insan her şeyiyle millî, ilim ufuklarında evrenseldir. Sağlık politikası trahom, sıtma, frengi ve veremi cumhuriyet sınırlarının dışına atmıştır.

Atatürk'e niçin düşmandırlar? "Benim en büyük iftiharım Türk yaratılmamdır" dediği için. Türk düşmanı bütün şerefsizler Atatürk'e düşmandır. Savaş sonrası yıllarda ömrünü Türk Tarihi, Türk Dili ve Türk Kültürünü araştırmaya tahsis etmiştir. T.Cumhuriyeti'nin temeli "Türk Ordusu'nun kahramanlığı ve yüksek Türk kültürüdür" dediği için Türk Kültürüne ve Türk Ordusuna düşman oldular. Bu yüzden Atatürk'e düşmandırlar.

Emperyalizmin açık ve gizli uşakları, tam bağımsızlık diyen ve onurlu bir dış politikanın mimarı Atatürk'e düşmandır. Sadabad Paktı ve Balkan Paktı ile siyasi dehasını gördüğümüz Atatürk'ün ufkunu idrak etmekten aciz olan zavallı düşünce fukaraları Atatürk'e O'nun yüce hatırasına saldırarak bir varlık olmaya çalışmaktadır.

İzmir Barosu'nu millî hassasiyetleri sebebiyle tebrik ediyorum. Davayı açan Sayın Savcının örnek hukuki sorumluluk anlayışını kutluyorum.

Başka uluslar çerden, çöpten tarih yaratmaya uğraşırken bizim içimizdeki bazı soysuz, kanı bozukların Atatürk'e saldırmaları "Yel ne alır kayadan?" misali yok olmaya mahkûmdur. Ancak Atatürk ve döneminin millet hayatında başlıbaşına bir tarih dönemi olduğu unutulmamalıdır.

Mağlubiyeti tanımamış zaferlerin askeri, dünyanın gidişini ehliyetle okumuş devlet adamı, karanlık günlerin ışığı eşsiz lider Atatürk'ü minnet ve şükranla yad ediyorum.

Ne mutlu Türk'üm diyene!

Yazarın Diğer Yazıları