Atatürk’ün bu sözleri herkese ders olmalı. Atatürk kitapları yazarı Yaşar Gürsoy yazdı
Gazeteci-Yazar Yaşar Gürsoy Atatürk’ün siyasi yaşamına ışık tutan ve siyasetçi ile yurttaşlara ders olacak nitelikteki bazı sözlerini hatırlattı…
“Milletin içinde serbest bir birey olmak kadar dünyada mutluluk var mıdır? Gerçekleri bilen, kalp ve vicdanında manevi ve kutsal hazlardan başka zevk taşımayan insanlar için, ne kadar yüksek olursa olsun, maddi makamların hiçbir değeri yoktur.”
1922 (Nutuk II, s. 663)
“Bizim yüzümüz, her zaman temiz ve lekesiz idi ve daima temiz ve lekesiz kalacaktır. Yüzü çirkin, vicdanı çirkinliklerle dolu olanlar, bizim vatanseverce, vicdanlıca ve namusluca hareketlerimizi, küçük ve çirkin tutkuları yüzünden çirkin göstermeye kalkışanlardır.”
1927 (Nutuk II, s. 882)
“Milletin kişilere, kendini unutacak ve kendini kaptıracak kadar tutkun olması, iyi sonuç vermez. Bunun tarihte Örnekleri çoktur.”
1930 (Afet İnan, Atatürk Hakkında H.B., s. 265)
“İnsan yaşadığı, bulunduğu ve çalıştığı çevre içinde, o dönemi yönetenlerle beraber ve bir görüşte olursa aynı çevre ve dönemin adamı olmaktan çıkamaz.
1918 (Falih Rıfkı Atay, Atatürk’ün B.A., s. 67)
“Şu ve bu biçimde, birtakım kuş beyinli kimselere kendinizi beğendirmek hevesine düşmeyiniz; bunun hiçbir değeri ve önemi yoktur. Eğer şunun, bunun güler yüz göstermesinden kuvvet almaya tenezzül ederseniz, halinizi bilmem, fakat geleceğiniz çürük olur.”
1908 (Atatürk’ün S.D.V, s. 112)
“Benim havarilerim yoktur. Memleket ve millete kimler hizmet eder ve hizmet yeteneği ve kudretini gösterirse havari onlardır.”
1923 (Nutuk II, s. 794)
“ İnsanlar daima yüksek, temiz ve kutsal amaçlara yürümelidirler. Bu hareket şeklidir ki insan olanın vicdanını, beynini ve bütün insani kavramını tatmin eder. Bu şekilde yürüyenler, ne kadar büyük özveride bulunurlarsa, yükselirler ve bu hareket şekli kesinlikle açık olur. Çünkü alnı açık, beyni açık, kalp ve vicdanı açık insanlar tarafından yönetilen toplumlar, ancak bu anlamda hareketlerin izleyicisi olabilirler. Fikirlerini, duygularını ve girişimlerini gizli tutanlar, gizli yollar uygulamaya kalkışanlar, kesinlikle utanma ve sıkılmayı gerektiren, akıl ve mantığın dışında hareket edenler olabilirler. Bu gibi işlere girişenlerin sonu en geç, acıdır.”
1926 (Atatürk’ün S.D. III, s. 80-81)