Atamasız tasfiye girişimi
Kurbağanın kaynatılma hikayesinde olduğu gibi, 8 yıldır her şeyi alıştıra alıştıra yaptığı için gerçek anlamda tepki görmeyen AKP hükümeti, şimdi de kanırta kanırta devletin çivilerini söküyor. Bunu gerçekleştirirken de başta hukuk olmak üzere devletin işleyişini hiçe sayarak hedeflediği istikamete koşuyor. Muhalefetin yetersizliği, basının duyarsızlığı ile beraber işgale uğraması yüzünden itiraz edecek merci ve bunu seslendirecek platform da bulunabilmiş değil.
Mevsim ortalamasının çok üzerindeki sıcaklık beyinlerimizi mi uyuşturdu nedir, gelişmeler karşısındaki duyarsızlığın adını koyabilmek imkansız görünüyor. “Ben yaptım oldu” diyen Recep Bey ile taifesi rahat. Referandumdan dilediği sonucu çıkarıp 4-5 yıl daha, kabus gibi çöktüğü ülkeyi babasının çiftliği gibi yönetmeye kararlı.
Erdoğan ile Kenan Evren birbirlerine öylesine benziyorlar ki, Evren Erzurum’da “Ben de imam çocuğuyum” diye konuşmaya başlar, İzmir’de farklı bitirirdi. Recep Bey de doğuda, Abdullah Gül ile beraber “Norşin” deyip, Anadolu’da farklı davranıyor. En son Aydın’da “Menderes gibi” sözleriyle Menderes’in memleketinden destek isterken, Menderes’in ünlü “Gerekirse orduyu yedek subaylarla yönetirim” sözlerini sarf etmeyi unuttu. Aslına bakarsanız bunu hiç aklından çıkarmıyor. Tıpkı Evren gibi olayların olgunlaşmasını beklediği için şimdilik erteliyor.
Gelelim başkentteki atama totosuna. Günlerdir yaşanan krizi hiçe sayıp top oynarcasına farklı isimler üzerinde yorum yapan anlı şanlı yandaş yazarlar fena halde morardılar. Atila Işık’ın istifasını hesaplayamadıkları için ’u dönüşü’ yaparak yeni senaryoların peşine düştüler. Bugün - yarın boş bırakılan Kara Kuvvetleri ve Genelkurmay için atama bekleyenler yanılıyor. Ordunun direnişini kırmak için Recep Bey 31 Ağustos’a kadar kulağının üstüne yatacak. Atama yapmadığı gibi bir taşla iki kuş vurup hem Hasan Iğsız’ın, hem de Genelkurmay Başkanı olmasına kesin gözüyle bakılan Işık Koşaner’in emekli olmasını sağlayacak.
Prensip olarak “Ben daha önce söylemiştim, şu tarihte yazmıştım” demekten nefret ederim.
Ancak yoğun gündemde bazı önemli yazılar güme gidiyor. Bazen de özellikle görmemezlikten geliniyor. Tıpkı YAŞ kararlarından önce yazdığım “YAŞ’ta Özel’e özel muamele” başlıklı yazım gibi. 2. Ordu Komutanı Necdet Özel’e yandaş medya tarafından gösterilen özel muameleyi kaleme alırken, “Aman deşifre edilmesin” diye korunan Necdet Özel’in Genelkurmay Başkanlığı’na getirilmesi için 2014 yılını beklemeye bile niyetlerinin olmadığını ifade etmiştim. Atila Işık’ın istifasıyla Özel’in Genelkurmay Başkanlığı yolunun tehlikeye girdiğini görenler, Recep Beyin kulağına “Atama yapma” diye fısıldayarak yıllardır bekledikleri finalin gerçekleşmesini, yani emir komuta zincirinin kırılarak Necdet Özel’i oldu bitti ile askerin 1 numaralı koltuğuna oturtmayı planlıyorlar.
Nitekim ağızlarından baklayı çıkardılar. Yandaş medyanın kalemşorları bugüne kadar deşifre edilmesinden endişe duydukları Özel’in kıdem sırasına göre Genelkurmay Başkanı olması gerektiğini, demokratik usullere göre bunun kaçınılmaz olduğunu vurguluyorlar.
Necdet Özel ile ilgili şahsi meselem yok. Hakkında olumsuz kanaatler de duymadım, ancak yandaş medyanın çok özel muamelesi doğal olarak kafamı karıştırıyor. Allah aşkına bütün komutanlar zan altında bırakılırken, bir kişiye bu kadar özel muamele sizlerin de canını sıkmaz mı?